Her şey yoluna mı girmişti? Yoksa daha da mı kötüleşecekti? Hiç bilmiyordum çünkü Bucky o kadar dengesiz bir insandı ki sağı solu asla belli olmuyordu. Beni bile geçtiğini düşünüyordum bu konuda.
Yüzüm boyun girintisindeyken saçlarımı parmaklarını yavaşça tenime sürterek yüzümden çekerken yine tenimin yandığını hissetmeye başlamıştım.
Kulağıma yaklaşıp, "Kullanılmış hissettirmiyor mu?" diye fısıldadığında kan beynime sıçradı. O an zaman durmuştu benim için.
"Artık hissettiriyor," deyip hızla kalktım. Vücudumu yakıcı bir öfke dalgası sarmıştı ve önüme çıkan herkesi ezip geçebilecekmişim gibiydi.
"Seni seven kalbimi sikeyim!" diye bağırıp kapıya bir tekme savurdum.
"Carmen,"
Ardı ardına kapıya uyguladığım tekme darbeleriyle sözünün kesilmesi zerre umurumda değildi. Şu an sesini bile duymak istemiyordum.
Her tekmemde daha da hızlı vuruyor, bunun sonunda zarar görecek olma ihtimalimi bile düşünmüyordum. Daha fazla burada durursam sinirden sarsılarak ağlayabilirdim.
Ben sadece sevmiştim, bu davranışları hak edecek bir kötülüğüm dokunmamıştı ona.
Sonunda ağzımdan çıkan çığlıkla eş zamanlı kırılan kapıdan çıktım.
Natasha şaşkınlıkla bana bakıyordu. O anki sinirle neden yaptım bilmiyorum ama karnına sert bir yumruk atıp iki büklüm olmasını sağladıktan sonra asansöre doğru koştum son hızla.
Arkamdan bağırmaları umurumda değildi.
Garaj katına indiğimde davidsonıma atlayıp lanet kuleden çıktım. Orada daha fazla nefes alamazdım.
Son hızla eskiden iyi hissetmediğim günlerde uğradığım ama sonra yaşadığım şeyler yüzünden tehlikeli olduğu düşünülüp yasaklanan yere doğru sürüyordum.
Yarım saat sonra tepeye ulaştığımda motorumu park edip tepenin tam üzerinde duran banka oturdum. Burası şehrin arkasında kalıyordu ve önünde daha büyük bir tepelik olduğu için tamamen karanlık kısımdaydı Tam istediğim gibiydi.
Bir anda yanımda hareketlilik olunca kimin geldiğini anlamıştım.
"Demek seni gönderdiler."
"Şu an Stark, seninkinin canına okuyor."
Bir şey söylemedim. Ne söyleyebilirdim ki zaten?
"Neden çıplak geldin buraya? Hava soğuk." dedi elinde tuttuğu ceketimi omuzlarıma koyarken.
"Çıplak değilim Loki."
"Neredeyse çıplaksın."
Giyinmek aklıma gelmemişti o an sadece uzaklaşmak istemiştim.
"Thor'a söz verdim, seni geri götürmem gerek."
Ona gözlerimi kısarak baktım. Palavraydı hepsi. "Sen verdiğin sözleri tutmazsın."
Gülüp başımı omzuna yasladı. "Beyaz kurda da onu öldürmeyeceğime dair söz verdim."
Bu sefer gülen bendim. Ama her ne olursa olsun aptal birisi olarak Bucky'nin zarar görmesini asla istemezdim. Bu yüzden Tony ve Loki'nin ona asla zarar vermeyeceklerini biliyordum. Belki Loki insanlara verdiği sözleri tutmazdı ama kesinlikle beni üzecek bir şeye yeltenmezdi.
Ve Tony.
Fury ve Romanoff beni ona götürdüklerinden beri ailesinden birisi gibi davranmıştı. Hydradan kurtulduğumdan beri bir daha incinmeme izin vermemişti. Artık görevlere katılamamamı sağlayan o gün yaşananlar haricinde.
"Bunu söylemekten nefret ediyorum ama... Sanırım onu yanlış anladın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
Fanfiction"Neden Steve'e bir şans vermiyorsun?" "Çünkü en yakın arkadaşına aşığım... "