"Sen burada kal."
Kaşlarımı çatıp suratına bir yumruk attığımda elini kanayan dudağına yasladı. "Bu ne içindi be!" diye bağırdığında gülmemek için zor tuttum kendimi.
"Uzun bir süredir yapmak istediğim bir şeydi."
Bana ters bir şekilde bakıp komodinimin çekmecesinden silahlarımı çıkarırken ben de Jarvis'e tüm giriş çıkışları kapamasını ve üst düzey güvenliği aktifleştirmesini söyledim.
Fury'ye durum bildirisi yapılacağı için haberi olur ve ekip gönderirdi dışarıdakiler için. İçeridekiler ise bugün cehenneme gidiyordu.
"Zarar görmeni istemiyorum."
Tişörtünün yakalarından tutup kendime çektim ve dudaklarına tutkulu bir öpücük kondurdum. "Zarar görmeyeceğim. Ama hayatta kalmak istiyorsak ghost-killer ve winter soldier olma zamanı. Her ne kadar sevmesek de. "
"Hayır, winter soldier orospu çocuğunun tekiydi."
"Bilmem," dedim diğer silahları alırken. "Bence çok ateşliydi."
Gülerek başını iki yana salladı.
Silahımı ve yedek mermileri aldıktan sonra, "Şimdi buradan çıkalım. Odamın anası ağlasın istemiyorum." dedim.
Bucky bana gözlerini devirip temkinlice kapıyı açtı. Tüm ışıklar kapalı olduğu için avantajlı olduğumuz kadar dezavantajlıydık da.
Bucky beni arkasında tutmaya çalışırken ona aldırış etmeden ters yöne doğru yürümeye başladım. "Carmen!" diye fısıldadığını duydum ama işime gelmediği için cevap vermemiştim.
Bucky'nin odasının önünde durduğumda bir anda kapı açıldı ve içeriden çıkan adam bana uzandı. Ancak o bana dokunamadan kolunu kıvırıp silahının namlusunu sonradan gördüğüm adama yöneltmiştim. Gerizekâlı refleks olarak ateşlediğinde kendi ekibindekini öldürmüştü.
Diğerinin aşağı doğru düştüğünü gördüğümde elimde olan adamın silahını yere fırlattım ve boynunu kırdıktan sonra yürümeye devam ettim. Bir anda kolumdan çekilip duvara yaslanmamla gülümsedim. Bucky olduğunu biliyordum, o gelmeden kokusu geliyordu.
"Tanrım senden nefret ediyorum." dedi ve ben uyarmadan tam arkasındaki adama metal kolunu geriye doğru savurarak vurdu. Anında yere düşen adamla gitmeye yeltenecektim ki omzumdan beni duvara sabitleyen Bucky, "Yanımdan ayrılmıyorsun." dedi. İtiraz etmedim onu dövüşürken izleyebilmek çok nefes kesiciydi.
Duvarlara yaslanarak yürürken karşı tarafta gördüğüm silüetle silahımı ona çevirip ateş ettim. Asla ıskalamazdım. Üstelik susturucu olduğu için ses de çıkmıyordu ve diğerleri teker teker öldürüldüklerinin farkına varmıyordu bile.
Merdivenlerden salona indiğimizde bir anda Bucky'nin kafasına silah dayanmasıyla olduğum yerde kaldım.
"Silahını bırak."
"Bırakırsam, gitmesine izin verecek misin?"
"Hayır, patron seni canlı istiyor ama o ölecek."
Bucky çok kolay haklayabilirdi ama onun uğruna neler yapabileceğimi merak ediyordu. Bana şeytani bir bakış atmasından belliydi bu.
Silahımı bırakıyormuş gibi yaparken bir anda silaha elimi attım ve, "Kimse ona dokunamaz!" dedikten sonra yüzüne doğru çevirip ateşledim. "Pekâlâ bu iğrençti." dedi üzerine sıçrayan kanlara bakarak.
"Sensin iğrenç, hayatını kurtardım."
Bucky gülüp arkamda bir yere nişan aldıktan sonra ateş etti. "Ödeştik."
Sonra tekrar aynı yere ateş etti. "Şimdi ise, bana bir duş borcun var."
Sırıttım etrafı gözlerimle tararken. "Seve seve." onu kim reddedebilirdi ki?
"Jarvis bunlardan kaç tane var?"
"Bu katta kimse kalmadı efendim."
"Alt katta kaç kişi var peki?" diye Bucky sorduğunda, sorusuna cevap alamayınca kaşlarını çattı. "Neden bana cevap vermiyor? "
"Çünkü Stark, kendisinden başka sadece Pepper ve beni yetkili olarak programladı."
"Bu sinir bozucu."
Gülerken, "Jarvis, neredeler ve kaç kişiler?"
"Alt katınızda yedi kişi var efendim. Geç olmadan giriş ve çıkışları kapatmamı söylediğiniz için diğerleri dışarıda kaldı."
Bucky'nin telefonu aniden çaldığında irkildim. Çıkarıp kimin aradığına baktıktan sonra telefonu bana yaklaştırıp hoparlörü etkinleştirmişti.
"Barnes, dışarıdakileri hallettik içeride iyi misiniz?"
"Evet, yedi kişi daha var halletmemiz gereken."
"Tamam, kapıları açın ve üst düzey güvenliği kapatın. Geliyoruz."
Jarvis'e Fury'nin istediği şekilde talimat verirken aynı zamanda merdivenlerden alt kata iniyordum. Bucky de arkamdan gelirken birisini yukarı çıkarken tam karşımda bulmamla yüzüne ateş ettim.
"Tanrım, iğrenç olmayacak şekilde hamle yapar mısın?"
Koridordan karşımıza çıkan kişinin yüzüne ateş ettiğinde ona tersçe baktım.
"Kaldı beş kişi." derken arkamda hissettiğim hareketlilikle arkamı dönmeden eğilip kaldırdığım bacağımı tam boynuna indirip bayılmasını sağladıktan sonra kalbine bir el ateş ettim.
"Vay canına bu çok havalıydı."
Silahımı belime sıkıştırdığımda, "ne yapıyorsun? " diye sordu.
"Ben böyle eğlenmiyorum."
"Hadi ama, yaralanmadan bitirelim şu işi, çok sıkıldım."
"Eğlenmeyi bilmiyorsun çünkü Barnes."
Diğer tarafa döndüğüm anda gördüğüm dört kişiyle gülümsedim. Hemen Bucky'ye uzanıp elindeki silahı kaptığım gibi merdivenden aşağı attım.
"Silahsızız millet."
Bucky'nin, "Aptal kadın." diye homurdandığını duysam da umursamadım.
Dört adam silahlarını indirirken bir tanesinin karnına tekme attım ve o yuvarlanırken diğerinin silahını kaldırıp ona nişan alarak ateş ettim. Bucky de diğer ikisini halletmişti. Silahını tuttuğum adam yüzüme yumruk attığında geriye doğru sendeleyip sırtımı Bucky'nin göğsüne çarpmıştım.
Bucky, "Siktir, bunu yapmamalıydın." derken o silahına uzanmadan Bucky'nin bacağındaki bıçağı aldım ve tüm gücümle ona fırlattım. Boynuna saplanan bıçakla anında ölürken Fury ve adamlarının merdivenlerden çıktığını gördüm.
"Yüzüne bakmama izin ver."
Bucky'ye döndüğümde gözleri yüzümde gezindikten sonra, "Hiçbir sikim olmamış." demesiyle elini yüzümden ittim. Olması mı gerekiyordu?
Fury cesetleri hallederken Bucky ve ben, odama girmiştik.
"Dürüst olmak gerekirse son yaptığın çok ateşliydi. Tahrik olmuş olabilirim."
Bucky'nin söylediğine gülerken kan içinde kalmış tişörtümü üzerimden çıkarıp ona doğru ilerledim. "Bir duş borcum vardı?"
Ve dudaklarını yakaladım.
Beni tatmin etmedi bu bölüm ama olsun....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
Fanfiction"Neden Steve'e bir şans vermiyorsun?" "Çünkü en yakın arkadaşına aşığım... "