Natasha ve Wanda yaşlı gözlerle camın arkasından solgun teniyle uyuyan kızı seyretti. Dudakları kurumuş, ten rengi sönük bir esmerliğe bürünmüş, saçları eski canlılığını yitirmişti. Hayat enerjisi çekilmişti resmen.
Kadını yaşatmak isterken kendi elleriyle öldürmüşlerdi sanki. Biliyorlardı bunu ama alışır sanmışlardı. Uzun sürecek olsa da alışır diye düşünmüşlerdi. Alışmasa da yaşardı en azından. Toprağın altında çürümezdi bedeni. Evet, onlar bencildi.
"Yanlış yaptık." dedi Wanda. Natasha'nın yanağından bir damla süzülürken kafasını salladı. Biliyordu. Bu şekilde yapmamalılardı. O zaman belki şu an böyle olmazdı.
Tony yorgun bir biçimde yanlarında dikildiğinde Nat, "Tam bir ay oldu bugün." dedi ona bakmadan. "Bir aydır uyanmıyor."
Wanda endişeyle Tony'ye bakıp, "Doktor ne dedi?" diye sordu.
"Uyanmak istemiyor." dedi Tony Carmen'e özlemle bakmayı sürdürerek. Onu canlı görmeyi çok özlemişti. Özellikle Bucky ile beraberken canlıydı. Hayatının kötü yanlarını onunla unutuyor, onunla tamamlanıyordu.
"Hayati fonksiyonları normal durumda ama o onu düşürdüğümüz bu durumla yüzleşmek istemiyor. Biraz bekleseydik böyle olmazdı."
"Bizi duyabilir mi? Belki ikna eder."
"Emin değilim. Şu an bambaşka bir yerde bile olabilir."
"Korkutma bizi Stark." dedi Wanda. Asla uyanmayacağı düşüncesi kalplerinde bir tümör gibi yayılıyor, bulunduğu yeri zehirliyordu.
"Bu şekilde olmamalıydı."
"Üzgünüm küçük hanım," dedi Stark alnını cama yaslayarak. "Seni daha çok sevdiğim için üzgünüm."
_____
Ertesi gün;
Karanlık dağılıp gözlerimi yakan bir ışık hüzmesi göz kapaklarımın arasından süzülürken uyandığımı hissediyordum.
Uzuvlarımı yavaş yavaş hissetmeye başlarken kolumu kaldırmaya çalıştım ve olmadı. Son yaşananlar zihnime akın edip beni kendi cehennemime hapsederken hırsla bir kere daha denedim ve vücudumu oynatabiliyordum artık.
"Carmen?"
Yüzbaşıyı heyecanla bana bakarken gördüğümde zihnine saldırdım. O kadar öfkeli ve nefret doluydum ki kimse umurumda değildi. Canının acımasını asla umursamıyordum.
"Kes sesini."
Acıyla iki büklüm olurken ellerimdeki ve burnumdaki aletleri söküp attıktan sonra hışımla kalkıp odadan çıktım.
Merdivenlerden hızla katları çıkarken ne yorgunluk hissediyordum ne de ağlıyordum.
Salt öfke vardı içimde. Hepsine öfkeliydim. Bir de göğsümde attığını hissettiğim şeyin ağırlığı altında eziliyordum.
Karşıma çıkan kişileri vakit kaybetmeden ve onlara beni durdurma fırsatı vermeden etkisiz hâle getirerek merdivenlerden koşmaya devam ediyordum.
Sonunda çatıya ulaştığımda kenara doğru yavaşça yürüdüm. Aşağı bakarken şehrin normalde olduğunun aksine sakin olduğunu gördüm.
Yanağıma yağmur damlası düşünce havada kara bulutların olduğunu farketmiştim. Her damlada hızlanıyor, sanki kaybıma ağlıyordu gökyüzü.
Göz yaşlarım yağmur damlalarına karışırken, "Neden yaptın bunu?" diye sordum kısık bir sesle, her neredeyse asla beni duyamayacağını bildiğim hâlde.
Elimi göğsüme yasladım ve yapabilir miyim diye düşündüm. Ondan kalan son şeyi öldürebilir miydim?
Ama bununla yaşayamazdım ki! Onu istiyordum ben. Sadece onu. Bu yaptıkları kendimden nefret ettirmişti. Tiksiniyordum her bir hücremden. Şu an burada olmamasının sebebi benim burada olmamdı.
"Carmen, yapma."
Kaptana dönerken göz yaşlarımın arasından gülümsedim hüzünle. "Çok geç."
Ve geriye doğru bıraktım kendimi.
"Hayır!"
Hava şiddetle vücuduma çarparken bir anda bu işlem kesildi ve metal bir vücudun vücudumu sardığını hissettim.
Stark beni son anda yakalamış ve tekrar çatıya çıkarmıştı. Tepki veremeden boynumdaki sızıyı hissettiğim an yavaşça karardı etraf. Yine aynı şekilde savunmasız bırakmıştı beni.
Sonsuza kadar süremezdi ki bu. Ben hep ona gitmek isteyecektim, her zaman yanımda olup bana engel olamazlardı. Olmamalılardı, sevdiğim adam olmadan eskisi gibi bir ölüden farksız şekilde kalacağımı biliyorlardı.
Arkadaşlar sınır koymak istemiyorum o yüzden ben gerek duymadan oylayın lütfen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
Fanfiction"Neden Steve'e bir şans vermiyorsun?" "Çünkü en yakın arkadaşına aşığım... "