Ensemde hissettiğim sıcak nefesle gözlerimi araladım. Bu da neydi? Yoksa o mu gelmişti? Heyecanla arkamı döndüğümde kimsenin olmayışı kalbime bir yumruk gibi inmişti.
Onun hakkında sevmediğim tek şeydi yokluğu. Nefret ettiğimdi hatta. Neden yoktu? Benim yüzümden.
Ağlamamaya çalışarak doğruldum ve boş boş etrafı izledim. Bucky'nin odasında olduğumu farketmem birkaç saniyemi almıştı. Etrafın onun gibi kokmasının başka bir anlamı olamazdı zaten.
Onun odasındaydım. Daha o yaşarken bulunamadığım odasına öldükten sonra gelmiştim. Bu ağırlık altında ezilirken komodinin üzerinde gördüğüm ince kaplı deftere uzandım. Üzerindeki yazıyı okurken gözlerimin tekrar dolmasına engel olamamıştım.
Hiç itiraf etmesem de deli gibi sevdiğim kadına;
Cesaretim var mıydı bana vedasına? Yoksa hâlâ bir umudum var mıydı geleceğine dair?
Elim tekrar göğsüme giderken beni bu hayatta onsuz kalmaya mahkûm bıraktığı için bir kez daha nefret ettim yokluğundan. Onun kalbiydi bu, ne durdurabilirdim ne de ona gidebilirdim.
Ağlamamaya çalışarak ilk sayfayı açtım.
Bana çok kızgın olmalısın, ama bu konudan konuşarak daha fazla üzülmeni istemiyorum. Sadece yaptığım her şeyi seni sevdiğim için yaptığımı bil...
Sensiz geçirdiğim son gecelerde sana olan aşkımdan hiç bahsetmediğimi farkettim. Şimdi söyleyince basit bir şeymiş gibi geldi. Anlatılmaya gerek olmayacak kadar basit...
Ama aslında anlatılamayacak kadar karmaşık sana olan hislerim. Bu yüzdendi suskunluğum, Carmen. Kendimi anlamaya çalışıyordum susarak. Daha önce hiç kendimi anlamaya çalıştığım olmamıştı, biliyor musun? Ama sen bir gün çıkageldin ve kendimi hiç tanımadığımı farketmemi sağladın.
Sana olan hislerimi benden önce farkettin ve o günden sonra senden nefret etmekle seni sevmek arasında sürekli olarak gidip geldim.
Güçlü birisi olduğumu düşünürken sana yenilmem gerçeğiyle nefret etmek istedim ama sen hep göz kamaştırıcıydın. Görünce kalbimin uyuşmasını sağlayacak kadar, tüm o gürültünün içinde sadece senin sesini duyarak huzur bulmama sebep olacak kadar, eğer sana bir şey olursa dünyayı bana yaktıracak kadar göz alıcıydın.
Sen haklıydın Steve umurumda değildi, sana olan hislerinin ciddi olmadığının farkındaydım. Kaçmak kolay gelmişti sadece, çünkü en büyük zaafım hâline geleceğini biliyordum ve sana, hislerine karşı koyarak güçlü olduğumu kendime ıspatlayacağımı düiünmüştüm.
Ama sen yine haklıydın; aşka direnmek cesaret göstergesi olamazdı. Aksine sevmek yürek ister, kaçmak her zaman en kolay yol olurdu.
Her şeye rağmen az da olsa yaşadık yine değil mi? Üstelik şimdi aynı bedendeyiz ve sen ölene kadar ben ölümsüzüm.
Son bir şey daha söylemek istiyorum sana. Sahip olabileceğimiz hayatı boşver, sahip olabildiğimiz aşk geleceği ve geçmişi kuşatsın. Bana bakarken oluşan o gözlerindeki ifade hiç yok olmasın sevgilim. Çünkü asıl o zaman ölürüm...
Defteri yerine bırakırken kalbimdeki sancı giderek artıyordu. Neden böyle olmak zorunda kalmıştı ki? Neden sevdiğim adamın kalbini vücudumda taşıyordum?
Kapının açıldığını duyduğumda tekrar sinirlerim gerilmeye başlamıştı. Kalbim vücuduma öfke pompalarken sakince kapıdan çıkıp salona geçtim. Bana bakacak yüzleri bile yoktu.
Natasha gözleri dolu bir şekilde bana doğru yaklaşmaya başladığında, "Hayır!" diye bağırdım.
"Carmen, dinlemelisin."
"Dinlemeli miyim?" diye sordum nefretle gözlerinin içine bakarak. Bir anda başını tutarak çığlık atmaya başladığında Steve, "Hayır, kes şunu!" diyerek bana atıldı. Ancak o da aynı şekilde başını elleri arasına hapsederek acıyla inlemeye başlamıştı.
Gücümü kontrol edemiyordum yine. Ve bunu sağlayabilecek adam artık yoktu.
"Neden kendini öldürmesine izin verdiniz?!"
"Carmen!" diye bağıran Tony'yi umursamadım.
"Carmen?"
Tam o sırada uyduğum sesle yutkundum. Çığlık sesleri kesildiğinde onlara gözlerim dolarak baktım. Tony bana hüzünle bakarken, "Her yerde onun sesini duyuyorum." dedim, gözlerimden yaşlar akıyordu. Bu kadarı çok fazlaydı.
"Her hücremde dokunuşlarını hissediyorum, burada olmadığı hâlde."
"Carmen..."
Tekrar aynı sesi duyduğumda tereddütle arkamı döndüm. Dimdik ayaktaydı, karşımda dikiliyordu. Hayatta gibiydi ama gözlerime güvenim kalmamıştı baktığım her yerde onu gösterdikleri zamandan sonra.
Omzumda bir el hissettim. Bu tony'di ve, "O gerçekten burada Carmen," diyordu. "Ölmedi."
Hayal görmüyordum, gözlerim yalan söylemiyordu. O ölmemişti...
Bucky bana hüzünlü bir tebessümle bakarken hızla ona doğru atıldım. Öpmek ve sarılmak arasında kalmıştım bu yüzden ben de suratına sert bir yumruk attım.
Parmağıyla dudağındaki kanı silerken, "Savaşmayı bırakıp sevişeceğimiz kısma ne zaman geliyoruz?" diye sorduğunda ona delirmiş gibi baktım.
Sinirden vücudumun titrediğini hissederken yine kontrolümü kaybetmemek için hızla çıktığım odaya girdim. Onun odasına...
Aslında sadece bana yazdığı veda notunu almak için girmiştim ama o da peşimden gelince durmak zorunda kalmıştım.
"Carmen her şey için üzgünüm ama bak bitti, buradayım, yanındayım."
"Değildin!" diye bağırarak defteri ona fırlattım. "Bu lânet olası notunu okuyup ağlamamaya çalışırken yanımda değildin!"
Yatağın üzerindeki yastıkları fırlatmaya başladım ona. "Bir hastane odasında sensizliğe gözlerimi açıp çektiğim acıyla kendimi öldürmeyi düşünürken yanımda değildin!"
Gücüm kalmadığını hissettiğimde bir şeyler fırlatmayı bırakarak ona içim acıyarak baktım. "Öldüğünü düşünerek bir ömür gibi gelen o iki günde yanımda değildin. Ne o zaman yanımdaydın ne de göğsümde sevdiğim adamın kalbini taşıdığımı zannederken..." diye fısıldadım.
Bana dolu gözlerle bakarken göz yaşlarımı silerek, "Nefret ediyorum senden." dedim.
Şu ana kadar söylediğim şeylere bir tepki vermeyen adam bu söylediğimden sonra telaşla bana doğru atılmıştı. Belimden tutup kendine çekerken, "Hayır, etmiyorsun." diye itiraz etti.
Onu itmeye çalışırken, "Ediyorum!" dedim. "Beni öldürerek ölümsüzlüğe mahkum eden bu adamdan nefret ediyorum."
Çaresizce bana bakarken, "İstemiyorum artık seni." dedim daha ne kadar acıtabileceğimi düşünmeden.
En azından o sevdiği kadını öldürdüğü gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalmamıştı.
"Sesini de duymak istemiyorum, yüzünü de görmek istemiyorum. Hiçbirinizinkini!" diye bağırdım ve odadan çıktım.
Kuleden gidecektim. Her şeyden uzaklaşacak, son zamanlarda yaşadığım şeylerin ağırlığını üzerimden atacaktım. Yapamazdım ben, hiçbir şey olmamış gibi onlarla gülüp eğlenemezdim. Hiç acı çekmemişim gibi, hiç sevdiğim adamın katili olduğumu düşünmemişim gibi.
Uzun bir aradan sonra yb geldi. Emek var emek oylayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
Fanfiction"Neden Steve'e bir şans vermiyorsun?" "Çünkü en yakın arkadaşına aşığım... "