0.7

1.1K 87 11
                                    

Tıpkı gece bana söylediği gibi sabah yanımda olmayacağını bildiğimden sonsuza kadar gözlerimi kapalı tutmak istesem de uyanmak zorunda kalmıştım.

Depresyona girmiş gibi tüm üşengeçliğimle kalkıp banyoya ilerledim.

Yarım saatlik duştan sonra yine aynı üşengeçlikle siyah sporcu atleti ve kot rengi bol paça pantolonumu giyip istemeye istemeye odamdan çıktım.

Aşağıdan gelen sesleri duyduğumda kaşlarımı çattım. Natasha beni uyandırmaya gelmemişti.

Muhabbet ve kahkaha seslerinin arasından Bucky'nin sesini duyduğumda canlanmış, hızla merdivenlerden inmiştim.

Natasha'nın yanına oturduğumda dikkatleri üzerime çektiğimi gerginlikle farkettim.

"Neden beni uyandırmadın Nat?"

Natasha sanki ona beni uyandırmama sebebini sormam dünyanın en anormal davranışıymış gibi bakınca bıkkınlıkla bir nefes verdim.

Gülmemek için kendini zorlayarak, kulağıma eğildi ve, "Bucky dün seni az kalsın öldüreceğini söyleyince yorgun olduğunu ve dinlenmen gerektiğini düşündüm."

"Ha ha, çok komik."

Somurtkan bir şekilde kafamı kaldırdığımda Bucky'nin tam karşımda olduğunu gördüm. Ama o bana bakmıyordu.

Yanında oturan Steve'in ise sadece bana baktığını görünce gerildim. Şu an o bakışların sahibinin Bucky Barnes olması için her şeyimi feda edebilirdim.

Zorlukla bir gülümseme gönderip, onun da aynı şekilde gülümsemesini sağladıktan sonra gözlerimi bacaklarımın üzerindeki ellerime dikmiştim.

"İyi misin?"

Duyunca bile kalbimin hızlanmasını sağlayan sesle şaşkınlıkla kafamı kaldırdım. "Evet, evet iyiyim."

"Emin misin?"

Gergince gülümseyip, "Yaşadığıma şükrediyorum." dedim. Amacım işin içine biraz espri katmaktı ancak hoşuna gitmemiş olacak ki homurdanarak dikkatini başka şeylere verdi.

Şu an çok şapşal görünüyor olmalıydım, lanet olsun.

Thor, "Bugün Loki'nin nerede olduğunu sormayacak mısın?" diye bana takıldığında, "Artık umudu kestim." dedim.

Samimi bir şekilde gülümsedi ve, "Umudunu kaybetme şirine, sana ziyarete geliyor yakında." dedi.

"İyi, geldiğinde bana şirine dediğin için kuyunu kazmanın planlarını yaparız."

"Onur duyar kendileri."

Stark histerik bir şekilde buna güldüğünde geçmişin o kadar da kolay unutulmadığını bir kez daha anlamıştım. En azından artık sadece alay konusu oluyordu.

Akşam olana kadar avenger ekibiyle vakit geçirmiştik, sonra da herkes odalarına dağılmıştı.

Ben de gece yarısı uyku tutmadığı için gitarımla birkaç parça çalıp uykumun gelmesini bekliyordum.

"Life it seems will fade away, driftin' further everyday. Gettin' lost within myself, nothing matters no one else. İ have lost the will to live-"

Kapının aniden açılmasıyla parçayı yarıda kesmek zorunda kalmıştım.

Kapıda Bucky'yi görünce gitarımı komodine yaslayıp yatakta geriye doğru kaydım.

"Ne oldu?"

Odama aniden dalmamasını daha sonra da söyleyebilirdim, belli ki şu an iyi değildi.

Kimi kandırıyorum, zaman farketmeksizin odama istediği gibi girip çıkabilirdi.

Odamın kapısını kapatıp sırtını kapıya dayamasını izledim.

"Bana yardım et."

Nefes nefese kalmıştı, bu yine atak geçirdiğini anlamamı sağladı. Elimle bana gelmesini işaret edip uzandım. Tereddütle yanıma oturduğunda nazikçe iki elimle yanaklarından tutup kafasını göğsüme dayadım. Yine aynı sözleri mırıldanırken çok geçmeden sakinleşmiş ve uykuya dalmıştı.

Göğsümün üzerinde arada yerini ayarlamak için kıpırdanan Bucky'ye rağmen bir süre sonra ben de uyudum. Şafak söker sökmez gideceğini bile bile.

Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin