2.8

687 48 68
                                    

"Gitme..."

"Biraz kafamı toparlamam gerek." dedim ona dönmeden, birkaç kıyafetimi çantama sıkıştırırken. Gözlerine bakarsam gidemezdim.

"Ben toparlarım kafanı. Gitme, çok özledim seni."

Çantamın üzerindeki elim donup kalırken yutkundum. "Bencilsin sen." dedim acımasızca.

"Sen yapmaz mıydın?"

Kaşlarımı çatarak ona baktım sorusu üzerine. Aynı durumda o olsa, yapıp yapmayacağımı düşünürken önümde durup elini yanağıma koydu yavaşça.

"Ölümünü izleyemezdim. Sen yapabilir miydin?"

Verecek bir cevap bulamadım. Nasıl bulabilirdim ki? Ölmesine asla izin vermezdim ama bana yapılınca da çok yanlış hissettiriyordu.

"Ölecek olsam ve beni kurataracak olan tek şey," diyerek işaret parmağını göğsümün üzerinden kalbime bastırdı. "Buradaki olsa gözünü bile kırpmadan feda etmez misin benim için?"

Mavilerinin hüzünlü ifadesinde kaybolurken, "Sen yaşayabilir miydin bensiz?" diye sordum. Sonra işaret parmağımı onun yaptığı gibi göğsünün üzerinden kalbine bastırdım. "Ölmek istesen bile buradaki bana ait olduğu için yaşamak zorunda kalmakla yüzleşebilir miydin? Bensiz devam edebilir miydin hayatına?"

Kafasını iki yana salladı. "Hayır, belli ki ikimiz de benciliz." dedi alnını alnıma yaslarken. Gardımı düşürmemek için ondan uzaklaşacağım sırada, "Bir ay boyunca uyanmayarak intikamını aldın zaten." dedi.

"Her gün ya öldüyse diye düşünüp, bu düşünceyi zihninden kazımak da çok zor Carmen. Sen benim öldüğümü sandın, ben senin uyanmayacağını. Üstelik bu da benim yüzümden olacaktı."

"Diyecek bir şey bulamıyorum." dedim çaresizce gözlerinin içine bakarak. İkimiz de haksız değildik.

Güldü ve, "Konuşmamıza gerek var mı?" dedi gözlerime istekle bakarak.

Ben de gülümsedim ve elimi yanaklarına yaslayarak çok özlediğim dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Onu öpmenin oluşturduğu hissi çok özlemiştim. Bir daha dudaklarımın üzerinde hissedemeyeceğimi sandığım dudaklarını.

Öpüşümüz derinleşirken, "Barıştıysanız, yerine getirmem gereken bir görev var." diyen Tony ile ayrıldık.

"Tanrım, neden kapıyı çalmıyorsun?"

"Açıktı zaten?"

Tony özlemle bana bakarken hâlâ nasıl küstahlık yapabildiğini sorgulamadan kollarına atıldım. Daha fazla kavgaya gerek yoktu, önemli olan Bucky'nin hayatta olmasıydı. Evet, kesinlikle onları öldürmeye çalışmam önemli değildi.

Sırtımı patpatlayıp, "Hadi pis cani. Sana göstermem gereken bir şey var." dediğinde mahcubiyetle ona bakarak peşinden salona ilerledim.

Tüm ekibi gelişimi izlerken bulduğumda, "Sizi öldürmeye çalıştığım için üzgünüm." dedim. Sonra Nat ve Steve'e bakıp, "Özellikle de siz ikinizden." dedim gergince gülerek.

Nat de aynı şekilde gülerken, Steve şakadan somurtup önüne dönmüştü.

Tony koltuğa oturup yanını patpatladığında gösterdiği yere oturdum. Bucky de yanıma oturduktan sonra Tony anlamadığım birkaç şeyi aktive ederken ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

Birden koltukta oturan bir kadının görüntüsüyle karşılaşınca istemsizce kalbimin hızlandığını hissettim. Kimdi bu kadın?

Bucky destek olduğunu belli edercesine elimi sıktığı zaman anlamadığımı belirten bir ifadeyle ona baktım.

Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin