"Jarvis, Bucky nerede?"
"Kaptanın odasında. "
Hızla Steve'in odasına koştum. Kapıyı çalmadan direkt dalmayı düşündüm ama tereddüt etmiştim. Bu yüzden iki kere tıklayıp bekledim. Hiç ses gelmeyimce de temkinli bir şekilde kapıyı açıp odaya adımladım.
Aynı saniye de belimden tutulup, sırtımın duvarla birleştirilmesiyle ödüm bokuma karıştı. Aynı zamanda kapı da kapandığı için ortam loştu.
Yüzümün sadece birkaç santim uzağında duran Bucky ile korkum anında dağılıp zihnim başka şeylerle meşgul olurken sinirli bakışlarını umursayamadım.
"Gitmelisin." diye dişleri arasından konuşunca kendini bir şeylere karşı tuttuğunu anlamıştım.
Nefes nefese bir şekilde, "Nereye? " diye sordum. O bu denli yakınımdayken ve kollarıyla hapsetmişken heyecanımı dizginleyemiyordum. Doğru düzgün düşünemiyordum bile.
Yüzümün sağ tarafından duvara bir yumruk indirip o bölgede çatlağa sebep olurken, "Olabileceğin kadar uzağa!" diye bağırdığı zaman 'tamam' dedim içimden. 'Bu tam olarak korkman gereken bir zaman.'
Yine de aptallık bu ya kaldım olduğum yerde. "Sen sakinleşmeden bir yere gidemem. "
"Carmen, siktir git!"
Kaşlarımı çattım ve düzgün konuşmasını rica ettim.
"Sanırım ölmek istiyorsun." deyip boğazıma uzandığında ondan önce davranıp bileğini kavradım ve arkasına geçip kolunu sırtına bastırdım.
"Ağır ol, koca adam. O metal kolun ne kadar can acıtabileceğini biliyorsun. "
Pekâlâ her zaman o kadar acıtmayabilir.
Düşüncelerimin kurbanı olup bir anlık boşluğuma gelmesiyle Bucky beni sırtına aldığı gibi tüm gücüyle banyonun kapısına fırlattığında kapı kırılmış ve başımı fayansa çarpmıştım.
Hıncını alamamış olacak ki yine bana doğru gelirken hızlıca ayağa kalkmaya çalıştım.
Tam karşımda durup ensemdeki saçlarımı yumruğu arasına alıp başımı geriye attığında musluğu açtım ve buz gibi suyun altında ıslanmaya başladık.
O anki şokla yumruğunu gevşettiğinde öne atılıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Bir kaç saniyede şaşkınlığını üzerinden atıp bana karşılık vermeye başladığında rüyada gibi hissetmiştim.
Gerçek olamayacak kadar iyi hissettiriyordu ama rüya olamayacak kadar da gerçekti.
Bir eli ıslak tişörtümün altından belimi sararken diğer eli şortumun içine kaydığında kalp krizi geçireceğimi düşünecek kadar çok heyecanlanmıştım.
Nefes almak için bir saniyeliğine ayrılıp, sırtımı sertçe duvara yaslayıp tekrar dudaklarımızı birleştirdiğinde ellerim çıplak göğsünde gezintiye çıkmıştı. Daha fazlasını istiyordum her dakika.
Bir anda durup uzaklaştığında başımım döndüğünü hissettiğim için ellimi alnıma dayadım. Hâlâ nefes almakta zorluk çekiyordum.
Sonunda ona odaklanabildiğimde suçlulukla etrafa baktığını gördüm ve o an hatırladım Steve'in banyosunda olduğumuzu.
İyi geçirilen dakikalar için yanlış yer seçimi.
Ne diyeceğimi bilemeyerek tereddütle ona baktım. Normalde dönmüştü şu anlık ve ne tepki vereceğini kestiremiyordum. "Sakinleştin."
Bir yorum yapmayıp, "Hasta olacaksın, gidelim. " diyerek elimi tutup Steve'in odasından çıkardı beni. Sonra ıslak pantolonunu değiştirmek için odasına gittiğinde ben de üzerimdeki ıslak kıyafetleri çıkarmak için odama ilerledim.
"Bundan kimseye bahsetmemem gerekiyor değil mi bayan Carpenter?"
"Kes sesini Jarvis."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
Fanfiction"Neden Steve'e bir şans vermiyorsun?" "Çünkü en yakın arkadaşına aşığım... "