0.6

1.1K 84 6
                                    

Bölüm şarkısı.

🌵🌵🌵

İyi rüyalar görüyordum. Gecenin bir yarısı zor durumda kalmış bir şekilde uyanacak kadar iyi rüyalar. Yanımda yarı çıplak vaziyette uyuyan Bucky'ye dudağımı ısırarak baktım. Hafif terlediği için parlayan kaslı bedeni zaten zor durumda kalmış bedenime iyi gelmiyordu.

Madem uykum kaçtı onu izleyeyim diye düşünerek kollarımı dizlerime sardım ve gözlerimi ona diktim.

Uyurken arada kasılan çene hatları bile çok çekiciydi. Uyurken her yanı ayrı bir çekiciydi bu adamın.

Uyurken onda sevmediğim tek şey mavinin en güzel tonuna ev sahipliği yapan gözlerini göremememdi.

Kaşlarını çatıp mırıldanmaya başladığında kâbus gördüğünü anladım. Eğer şimdi onu sakinleştiremezsem en geç on dakila içinde işler boka sarabilirdi.

Bunun bahanesiyle elimi yanağına yasladım ve, "Geçti Bucky. Bu kadar kâbus yeter, biraz rüya zamanı." diye yumuşak bir ses tonuyla onu telkin etmeye çalıştım.

Alnımı alnına yaslamak için yüzlerimiz arasındaki mesafeyi azaltırken bir anda gözlerini açıp sırtımı yatak bailığına yasladı. Yine de elimi yanağından çekmemiştim. Hatta o boşta olan bileğimi metal eliyle kırmak istercesine sıkarken bile.

Gözlerinde aynı fırtınayla fakat bu sefer daha şiddetlisiyle gözlerimin içine bakarken yanağında olan elimi yavaşça hareket ettirip, ne zaman korksam beni sakinleştiren, onda da aynı etkiyi göstereceğini umduğum sözleri mırıldandım.

"Oh tell me this isn't true.
Oh is this really the end?"

Gözlerindeki şiddet azalmaya, bileğimi kendini korumak istercesine sıkıca tutan eli gevşemeye başlamıştı.

"And as all the leaves rustle above us,
And as all the dirt covers our skin"

Yavaşça kafasını göğsüme yaslarken heyecanımın sesime yansımamasını umarak devam ettim mırıldanmaya. Zamanlaması mükemmelin ötesindeydi.

"Rest your head on to my chest, I'll tell you stories of the life we could have had. "

Gözlerimi kapatıp varlığının beni heyecanlandırdığı kadar rahatlattığı hissini hücrelerimde keşfettim.

"We danced bare-footed in the grass
We read big heavy books and we would smile
Our only drug was love,
And boy did we get high of how we smoked each other up"

Nefes almak için durduğumda bileğimi uyarı anlamında sıkarak daha fazlasına ihtiyacı olduğunu belli etmişti.

"And as all the leaves rustle above us
And as all the dark covers our skin"

"Rest your head on to my chest
I'll tell you stories of the life we could have had."

"My love my one true friend
Is this really the end?"

"We worked hard and we made lots of money
And when we had enough to be happy we gave the rest away"

"We didn't complain much, we were good with what we had
How we were happy in the life we could have had. "

Tereddütle, "İyi miyiz şimdi?" diye sordum?

"Ne açıdan sorduğuna bağlı." diye yorgun bir ses tonuyla verdiği cevaba gözlerimi devirdim.

"Sakin olup olmaman açısından. Ama şu an sadece iç çamaşırlarımla olmama rağmen göğsümde uyuman diğer açıyı pek merak ettirmiyor diyemem."

Söylediklerimden sonra hızla başını kaldırıp baktığında yüzünün aldığı şekil başımı geriye atarak kahkaha atmamı sağlamıştı.

"Yalancı." deyip tekrar kafasını aynı yere koyduğunda daha çok güldüm.

O böyle durmaya devam ederken çıplak olup olmamamın ne önemi vardı ki?

"Teşekkür ederim."

Derin bir nefes verip, "Uyu," dedim. "Teşekkürünü sabaha sakla."

Kötü hissettireceğini bile bile, "Sabah burada olmayacağım" dedi.

Sonsuza göre süremezdi zaten, değil mi?

Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin