Su dolu koca bir fanusun içinde, tekrar tekrar vücuduma elektrip verirlerken çığlığım camları çatlatmak üzereydi.
Verdikleri tüm elektriği emen bedenim sonunda acıdan kıvranmayı bıraktığında içimdeki tüm enerjiyi kullanıp etrafımdaki camdan fanusu tuzla buz ettikten sonra düştüğüm yerden kalktım. Artık su olmadığı için rahat hareket edebiliyordum.
Kulaklarımdan ve burnumdan kanlar aktığını bilmeme rağmen durmadım. Etrafımda olan herkesi öldürmek için bir kez daha tüm enerjimi kullandım.
Vücudumdaki elektrik tamamen serbest kaldıktan sonra rahatlamıştım.
Ölü bedenlerin arasında ayağımın altındaki yer bir anda kaydığında aşağı düştüm. Ayağım burkulmuş gibiydi. Umursamadan ayağa kalkacakken duyduğum boğuk seslerle kafamı kaldırdım. Yine oluyordu...
Boğuluyordu. Benimkinin aynısı olan camdan fanusun içinde hava almasına yetecek kadar boşluk kalmamıştı. Hatta hiç boşluk kalmamıştı. Bana ağlayarak bakarak minicik vücudundaki bir canlık nefesle camı yumrukluyor, onu kurtarmamı istiyordu.
Hızla ona koştum, elimi cama bastırıp, "Seni kurtaracağım." dedim ve bir kaç adım uzaklaşıp tüm elektriğin vücudumdan çıktığını unutarak gücümü kullanmaya çalıştım. Olmadı.
Başka bir elektrik kaynağı bulmaya çalıştım ama çok geçti. Ciğerlerimden havanın çekildiğini hissederken zorlukla ona döndüm. Çırpınmayı bırakmıştı,yine.
Kafasını iki yana sallarken onunla birlikte nefessiz kaldım. Yere yığıldığımda hâlâ bana bakıyordu ve, zorlukla, "Carmen," diyebildiğim o anda aynı anda gözlerimizi yumduk.Ter içinde sıçrayarak uyandım. Yine aynı rüyaydı. Peşimi bırakmayan birkaç tane rüya vardı ve hepsini sırayla her gece görüyordum.
"Carmen, nefes al,"
Bucky'nin ellerini yanaklarımda hissettiğimde ona baktım güçlükle.
"Güzelim? Nefes almalısın."
Yapamıyordum. Gözlerimden yaşlar süzülürken kafamı iki yana salladım. Dayanamayacak hâle gelip vücudumun ağırlaştığını hissettiğimde duyduğum sesle şaşkınlıkla gözlerimi araladım.
"Talk to me softly, there's something in your eyes. Don't hang your head in sorrow, and please don't cry."
Yavaş yavaş ciğerlerime havanın girdiğini hissetmeye başlayıp rahatlarken alnını alnıma yaslamasıyla gözlerimi yumdum.
"İ know how you feel inside i've, i've been there before. Something's changing inside you, and dont you know."
Dudaklarıma yumuşak bir öpücük verdiğinde nefes alış verişlerim tamamen normale dönmüştü.
"Don't you cry tonight, i still love you baby, don't you cry tonight, don't you cry tonight. There's a heaven above you, baby. And don't you cry tonight."
Burnumu burnuna sürterken, "Nasıl ezbere biliyorsun?" diye sordum.
"Hiç söylemedim ama dinlediğin ve anlamlı olduğunu söylediğin şarkıları zamanında merak edip dinlemiş olabilirim."
"Ya? " dedim gülümseyerek, hâlâ biraz yorgundum. "Tam olarak ne kadar zamanında?"
"Bilmiyorum." diyip alnıma bir öpücük kondurduğunda oluşturduğu boşluğu değerlendirip boynuna ulaştım ve sulu bir öpücük kondurdum.
"Carmen,"
"Şşş."
Ellerim çıplak omuzlarında gezerken üçüncü öpücükten sonra kısık sesli inleyip ellerimi tuttu. "Olmaz, yorgunsun."
"Sana ihtiyacım var." dedim gözlerinin içine bakarak. Bir süre yüzümü izledikten sonra ikna olmuş olacak ki bir anda sırtımı yatakla birleştirip üzerime çıktı.
Beklemediği bir anda onu üzerimden atıp karnına oturduğumda kaskatı kesildiğini uyluklarımın temas ettiği karın kaslarından anlayabiliyordum. İlk olarak metal kolunun başladığı yere dokundum. Kalıcı olan yara izlerinde gezdirdim parmaklarımı. Sonra yumuşak bir öpücük kondurduktan sonra, boynundan başlayıp, sırayla göğsüne, karın kaslarına kadar sulu öpücükler bıraktığımda tam boxerına elim gidecekti ki yine beni altına aldı.
"Benim sıram."
Sırtımın yay gibi gerilmesini sağlayan öpücüklerle sırasını savuştururken tekrar dudaklarını ait oldukları yere, dudaklarıma dokundurdu. Tutkuyla dillerimiz birleşirken bedenlerimizi de birleştirdi ve tüm o stresi, korkuyu ve baskıyı unutturdu.
Hiçbiri gerçek gelmiyordu artık, tek gerçek üzerimde zevkle hareket eden ve bu şekilde zevkten dört köşe olmamı sağlayan adamın dokunuşlarıydı.
Öyle gerçekti ki hiç son bulmasın istiyordum. Terli vücutlarımızın birbirine çarpması hiç sonlanmasındı.
BUCKYY
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
Fanfiction"Neden Steve'e bir şans vermiyorsun?" "Çünkü en yakın arkadaşına aşığım... "