Dün bir heves hazırladığı kahvaltıyı reddettiği için bugün normal bir kahvaltı hazırlamıştı Gökmen'e . Kocası bunu fark etmeyecekti bile ama neyse işte.
Kahvaltının ardından tabiki de yeni evli çiftler olarak gezmeyeceklerdi çünkü vermesi gereken son bir sınavı kalmıştı .
Gökmen hala göreve başlamamıştı , bir hafta daha evdeydi . Aklına gelen fikirle kitaplarını hazırladı , Gökmen uyandığında ona haber verip kütüphaneye gidecekti. Gökmen'in dikkatini dağıtacağını iyi biliyordu .Saat 11' e yaklaştığında Gökmen'in erken uyanma planlarından birinin daha suya düştüğune ikna olacakken sonunda uyanmıştı kocası. 11 'de uyanmasına da razıydı gerçi.
Gökmen yarı kapalı gözleriyle eğilip yanağından öptüğünde gülümseyerek geri çekildi Zeynep .
- Günaydın bitaneemm
Zeynep'in coşkusuna kezat zor duyulan sesiyle karşılık verdi kocası.
- Günaydın
Gökmen'in ses tonundan hala uyuduğunu anladığında , kütüphane konusunu konuşmayı erteledi .
- Gökmen !!! Uyan artık ya
Gökmen hala aynı ses tonuyla konuşmaya devam edip yeterince sinirini bozuyordu Zeynep'in.
- Uyandım işte , yemek bile yedim
- Evet uyuyarak yediğin yemek ! Biraz daha şu ses tonuyla konuşursan su döküp uyandırıcam seni
Zeynep'in gözünü belerte belerte söylediği söze yandan bir bakış attı Gökmen.
- Zeynep az rahat bırak ya !
- Öyle miiii !
Zeynep'in tehdit eder gibi uzatarak sorduğu soruya onun gibi uzatarak karşılık verdi Gökmen.
- öyleee !
Daha fazla cevap vermeden ayaklandı Zeynep. En güzeli işini gücünü halletmekti. Zaten masada biraz daha kalsa geriye bir kocası kalmayabilirdi .
Deli oluyordu şu uyku hastalığına.Kütüphaneye gitmek için çantasını hazırlamakla başladı . İhtiyacı olan her şeyi tamamladıktan sonra üzerindekilere göz gezdirdi. Evde giydiği eşofman takımının rahatlığından vazgeçemezdi , zaten iç kıyafetinin üzerine ferace giyiyordu. Üzerini değiştirmekten vazgeçip mutfağa geri döndü.
Gökmen'in mutfaktan ayrıldığını düşünerek oraya gitse de içeri girdiğinde hala masada oturan kocasını gördüğünde pek de şaşırmamıştı . Hala daha önündeki tabak bitmemişti . Erkekler her gün çalışmalıydı , evet evet her gün . Çünkü evde oldukları gün çekilmez olmaları gibi bir gerçek vardı , en azından Gökmen çekilmez oluyordu. Tüm gün bulduğu yere uzanan , ne iş versen söylenen, miskin ,tembel birine dönüşüyordu resmen .
Tezgahtaki işi bittiğinde masada boşta kalanları toplamak için masaya yöneldiğinde Gökmen de bunu bekliyormuş gibi çay bardağını Zeynep'in önüne ittirdi anında.
- Bir çay veriversen ?
Gökmen'in başını eğerek sorduğu soruya sadece gülümseyip bardağını aldı . Çay doldurması için onu beklediğinden emindi ve başkası olsa asla vermeyeceği çayı hoşuna giderek vermesi aşka dahil miydi ?
Daha sonra doldurduğu çayı Gökmen'e verirken hala yüzünde olan gülümsemesiyle;
- Al canımm
Dediğinde Gökmen de karşılık verdi anında. Zeynep devamlı ismiyle hitap ettiği için 'canım ' bile dese iltifat kabul ediyordu artık Gökmen. .