1 hafta geçmişti Zeynep'in gidişinin ardından, evde duramamış yine kendini dışarı atmakta bulmuştu çareyi Gökmen. Gün geçtikçe azalması gerekmez miydi kalbindeki ağrının ? Ne diye her geçen gün şiddetlisiyle baş etmek zorunda kalıyordu anlamıyordu . Son kez ağlamış olmayı umuyordu Gökmen. Yüreği darmadağındı , bir türlü kabullenemiyordu bu gidişi. Gururdan da geçmişti, Zeynep söz konusuyken gururunu bir yere kadar dinlerdi . Asıl kırgınlığı ona bunu reva görmüş olmasınaydı. Bilmeden bir şey yaptıysa bunu konuşmak yerine kaçmak nedendi ? Bu kadar basit miydi yaşanan her şey. Yüreğine gömmeye çalıştığı acı, ne zaman sevdasına dair bir anıya değse daha fena bir halde gün yüzüne çıkıyordu sanki.
Soğuk havaya karşı direnen bedeni artık yavaş yavas etkilenmeye başlasa da Gökmen bunun farkında bile değildi. Ara ara burnunu çekiyor ama bunu bile refleksle yapıyordu . Alnına düşen saçları , soğuktan kızaran yüzü ve ağlamaktan şişen gözleriyle dışarıdan nasıl gözüktüğünü ise zerre kadar umursamıyordu. Tek bir şey düşünüyordu , Zeynep onun bu halini görse pişman olur muydu arkasında bıraktığı enkaza . Daha sonra düşüncelerine eklenen sorguyla devam ediyordu kasılmaya. Niye hala onun kendine acımasını, pişman olmasını bekliyordu. Yoktu Zeynep! Kendi isteğiyle öylece bırakıp gitmişti Gökmen'i. Neyi zorluyordu , neyin bitmeyen umuduydu bu ?
Kol dirseklerini bacaklarına koyup , yüzünü ellerinin arasına aldı . Kendine gelmesi lazımdı artık . Bir söz vardı ya hani , sen hüzünlüsün diye dünya durup sana yol vermeyecek ! Bu sözün gerçekliği acı bir şekilde vuruyordu yüzüne . Evet hala tonla sorumluluğu vardı . Onun için endişelenen annesini , abisini z ailesini , dostunu düşünmek zorundaydı. Başı elleri arasında düşünürken çalan telefonla yüzünü ovuşturup doğruldu oturduğu yerde.
Cebinden çıkardığı telefonda çalan isimsiz numara tanıdık gelse de hatırlayamayınca uzunca çalan telefonun kapanmaması için açtı telefonu.
- Alo , Gökmenle mi görüşüyorum ?
Karşıdan gelen tanımadığı kadın sesine ve sorduğu soruya anlam veremeyerek çatılmıştı kaşları .
Ekrandaki numaraya daha dikkatli baktığında geçen gün arayıp hiç konuşmadan kapatan kişi olduğunu da hatırlamıştı sonunda . O kişinin Zeynep olduğuna dair kurduğu hayaller aklına geldiğinde ise çatabilecek gibi daha fazla çatılmıştı bu defa kaşları. Sessizlikle birlikte karşıdan gelen sesle de bir cevap vermesi gerektiğini hatırlıyordu eş zamanlı olarak.
- Alo ?
- Benim evet de sen kimsin ?
Sedef yaptığı şeyin doğruluğunu bir kez daha ölçerken dudaklarını ısırarak cevap verecek cesareti toplamaya çalıştı.
Ya Allah
- Öncelikle sakin ol lütfen , çünkü senin hakkında adından önce sinirini öğrendiğim için korkuyorum
Gökmen duyduğu cevabın saçmalığını yüzünü buruşturarak dinlemişti. Neydi cidden şimdi bu ?
- Korkuyorsan niye aradın, ne söyleyeceksen söyle işim gücüm var !
Sözleri hem sabırsızlık hem de merak barındırıyordu. Zeyneple ilgisi olan biri olabilir miydi bu kişi ? Bu ihtimal yüz hatlarının iyice kasılmasına sebep oluyordu , ve karşısındaki her kimse adeta delirmesi için çabalıyor gibiydi .
- Ama bağırıyorsun işte, nasıl konuşayım ben ?
Gökmen iyice meraklanırken asla kapatmayacağı halde tehdit edercesine kükremişti karşısındaki kıza bu defa
- Kapatıyorum !
- T-tamam dur ya !
- Söyle çabuk ne var