26.bölüm

311 25 7
                                    

Gözlerini açtığında gözünü alan ışıkla geri kısıldı gözleri. Olduğu yeri sorgularken elinin üzerinde hissettiği nefesle sağ tarafına döndü . Gökmen'in yüzü elinin üzerindeydi .

Kuruyan boğazını temizleyip zor çıkan sesiyle seslendi kocasına.

- Gökmen..

Gökmen Zeynep'in sesiyle doğruldu anında .

- Zeynep .. Uyandın mı güzelim

Kocasının söylediği söze tepkisiz kaldı Zeynep . İçinde de herhangi bir duygu hissetmiyordu kaldı ki . Yorulmuştu artık bu gitgelli tavırdan . Düz bir ifadeyle merak ettiği şeyi sordu sadece .

- Neden burdayız ?

Gökmen Zeynep'in her zamankinden farklı olan tavrını anında fark etse de belli etmeden cevapladı sorusunu. Kendini de suçlamıyor değildi , içinde aşamadığı bir kırgınlık vardı ve istemsizce belli ediyordu bunu her defasında. Karısına günlerdir nasılsın diye bile sormadığı için yaşadığı stresi ve sıkıntıyı da görememişti haliyle.

- Bayıldın , ama korkulacak bir şey yok merak etme .

Zeynep olduğu yerde doğrulup bıkkın bir ifadeyle baktı Gökmen'in yüzüne.

- Merak etmiyorum hiçbir şey , yoruldum artık  normaldir .

Zeynep'in çıkışıyla bir süre hiçbir şey söylemeden durdu Gökmen.  Evlendiklerinden beri her şeyi sineye çeken taraf Zeynep olmuştu, o ise böyle olması gerektiğini düşünerek istediği gibi davranmıştı sonunu düşünmeden. Şimdi görüyordu ki onun da sabrı buraya kadardı . Bile isteye yapmamıştı bunu ama yorucu hale gelmişti sonunda yaşadıkları şey. İçindeki kırgınlık bir kenara atılamayacak kadar büyüktü ama  karısının bu hale gelmesini de görmezden gelemiyordu .

Bu düşüncelerle Zeynep'in kucağında duran ellerini , ellerinin arasına alıp karısının gözlerine baktı .

- Ben fark etmedim senin yaşadıklarını , özür dilerim

Zeynep Gökmen'i dinlerken yüzüne bakmadı bilerek . Bakışları ellerinde sabitlendi bir süre. İnanmak istemiyordu artık her sözüne. Gökmen ona en büyük haksızlığı yapıyordu farkında olmadan çünkü Zeynep Gökmen'e hak etmediği kadar güveniyordu belki de .

Ellerini Gökmen'in ellerinden çekip bakışlarını da kocasının yüzüne döndürüp söyledi içinden geçenleri .
Bir gün öncesine kadar kendi hislerini değil , ellerini ellerinden çektiği zaman Gökmen'in ne hissedeceğini düşünür ve yapmazdı bunu ama kocası onun hissettiklerini zerre umursamıyordu ki .

- Bana güzel olan hiçbir şey söyleme artık Gökmen . Ben senin gitgellerinle uğraşmaktan bu hale geldim . Düğün günü yaptığım şeyin nasıl büyük bir yanlış olduğunu ben zaten biliyorum ama ben senin kırgınlığını yaşamana da saygı duydum  . Sense canın iyi olmak istedi iyi oldun , kötü olmak istedi kötü oldun ve beni asla umursamadın .
Bana ya siyah ol ya beyaz . Ben senin ne istediğini bilmeyen tarafınla savaşamıyorum artık !

- Ne istediğimi biliyorum, dün gece sana ne söylediysem o ! En başından beri de belliydi benim istediğim şey. Dün düşünmeden konuştum ama içinden bir anda atamıyor insan her şeyi .

- Peki ne olacak böyle sen söyle o zaman . Bir adım ileri gittiğimiz yok farkında değil misin bunun?

- Bilmiyorum ...

Oturduğu yerden kalkıp ileri geri gitti bir süre . Zeynepse koluna takılı olan seruma baktığında bitmesine az kaldığını gördü . Olduğu yerde arkasına yaslanıp gözlerini kapadı . İçini yakan şeyse birbirlerini bu kadar sevdiklerini bilirken , hala bir olamıyor oluşları ; birbirlerine bu kadar uzak oluşlarıydı .

HemdemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin