74

9.1K 402 50
                                    

🦋

Ayaklarım beni, tutamadığın da, kendimi yere bıraktım. Göz yaşlarım aktığın da, ya ona bir zarar verirlerse diye düşündüm. O benim, küçük kardeşimdi. Canımdı, çocukluğumdu.
Kapım açıldığın da, İçeri Amir girdi. Siyahları hemen kahvelerime tırmandı.

Amir yanıma çökeceği sırada, ayağa kalkarak suratına sert bir tokat attım. Eminim onun düşmanları kaçırmıştı. Başka ne olacaktı ki?! Ela kendi halinde kızdı.
Amir hiç şaşırmadan bana baktı. Boş gözlerinden çektim gözlerimi.

"Halledeceğim, ağlama"

O da öğrenmişti. Başımı hayır anlamında salladım. Göz yaşlarım damla damla yere düştü.
"Sen- senin bu işlerin! Daha kime zarar gelmesini bekliyorsun. Kardeşim nerde?! Nerde Amir!?" Ellerimi göğüsüne vurdum. Ama haraket bile etmedi.

Amir ellerimi tuttuğun da, hemen geri çektim.
"Bulacağım, söz veriyorum " çantamı alarak dışarı çıktım.
"Nereye?" Amire o kadar sinirliydim ki! Ya Elaya bir şey olursa? Nasıl öderdi bunun hesabını? Hiç bir şeyden haberi olmayan Ela, boşu boşuna mı ölecekti?!

Göz yaşlarımı sildiğim de, Amir kolumdan tuttu. Yorgun gözlerle ona baktım.
İki kolumdan tutarak, sertçe dik durmamı sağladı.
"Nereye dedim?!" Bu halde bile mi benden hesap soruyordu?! Psikopat!

"Defol Amir!"

Kollarından çıkarak, yola gittim. Taksiye bindiğim de, gözyaşlarım durmadan akıyordu.
Annem ne haldeydi kim bilir. Ya babam? Babama bir şey olsaydı? Amiri hayatımın sonuna kadar affetmezdim.

***

Annemlerin evine gittiğim de, Annemle babam oturmuş ağlıyordu.
"Anne?" Dedim koşarak ona sarıldığımda.
"Ni-nihan, Ela, Elayı götürdüler. Birşey yapamadım." Annem kesik kesik nefesi ile zar zor konuşmuştu.

Babama baktığım da, göz yaşlarını sildim. Annemi kaldırarak, kanapeye oturttum.
"Ağlama annem yalvarırım." Annemse durmadan ağlıyordu, ona ağlama diyordum ama, ben de ağlıyordum.
"Nasıl ağlamayayım? Benim kızımın kimle sorunu olur ki? Ne yaparki benim kızım kimese?"

Amirle ilgili olduğunu söylemeyeceğim. Eğer öğrenirlerse, beni asla ona vermezdiler. Tabi, Amir yine delirirdi. Beni alamayınca, önüne gelene zarar verirdi biliyorum. Ama asla! Asla bu hayattan kurtulmasa onu kabul etmeyecektim.

🦋

Akşam olduğun da, içim içimi yiyordu. Amir Fetihi göndererek, polise haber vermememizi söylemişti. Ama, böyle giderse polisi arayacaktım.
Annemlerin yanına gittiğimmde, bana baktılar.

Umut dolu gözlerle bana baktılar, başımı aşağı salarak,
"Bir haber yok" dedim. Annem yeninden ağlamaya başladığın da, keşke dönmeseydiler diye düşündüm.
Ya bebeğe de bir şey olursa? Daha büyümeden onuda böyle kaçırıp bir şey yapsalar?

***

Üç saatin ardından kapı çaldı. Koşarak kapıya gittiğim de,
Kapıyı açar açmaz üstüme atılan Elayla sıkıca sarıldım. Kalbim korku ve sevinçten ağzımda atıyordu.
"Ablam, bakayım sana, bir şey yaptllar mı? Canını acıttılar mı?" Ela gözlerini sildiğin de, yüzünü ellerimin içine aldım.

"Yapmadılar abla, çok korktum" diye ağlayarak, yeniden sarıldı.
"Kızım..Elam" annemin sesi ile Ela benden ayrılarak, Anneme sarıldı.
"Anne çok korktum, iyi ki Amir abi geldi." Kapıda duran Amire baktım.
Sadece bana bakıyordu.

"Çok sağ ol oğlum"

Dediğin de, Annemler içeri girdi.
Amire baktığım da, bir şey demeden kapıyı kapattım. Ne dememi bekliyordu?!
Ama Amir kapıyı tek eli ile, tuttu.
"Ne var?!"

"Konuşalım"

Dedi, aksini istemeyen ses tonu ile.
"Konuşacak bir şey yok, git" dedim sinirle. Amir derin nefes aldı.
"Beş dakika" dedi. Gözlerimi devirerek, kapıyı açtım.
"Gel" dedim. Zaten burası Amirin tuttuğu evdi. Ben kim olarak koymuyorum ki onu?! Ama konuşmakta istemiyordum.

Yukarı çıktığımız da, odaya girdik. Amir halsiz gibiydi. Kanapeye attı kendisini.
"Kimdi onlar?!" Dedim. Amir bana baktığın da, kaşlarını çattı.
"Sence?" Birde utanmadan, sence diyor. Kirli hayatının bize bulaştığı yanı demiyorda.

"Bu hayatının bize verdiği zararı görüyorsun değil mi?! Böylemi olacağız? Böylemi yaşayacağız?"

"Şu siktiğimin hayatını ben seçmedim! Bana sunuldu bende yaşıyorum anla artık! Bu işe iki gündür giren biri değilim. Tüm geçmişim bu, ben bıraksam da bu hayat bırakmaz beni"

Alayla güldüm.

"Yani ölelim? Ya tutsak gibi, yada korku içinde yaşayalım öyle mi?!"

"Korku falan yok, bir daha yaşanmayacak böyle bir şey."

"Ya nerden biliyorsun? Ben..ben istemiyorum. Bu hayattn kurtul gel. Yoksa ben yokum, böyle de yaşayamam." Kendimi geçtim, artık bir bebeğim vardı..

Amir ayağa kalktığın da, acıyla inledi. Kaşlarımı çatarak, ona baktım. Neyi vardı? Bir yeri mi acıyor?

Avucunun içine damlayan kanı gördüğüm de hemen yanına gittim.
Kolundan vurulmuştu. Şaşkınca elimi ağzıma tuttum.

"Kolun..kolun yaralanmış. Kan akıyor!"

Umursamaz tavırla,
"Biliyorum" dedi. Üzerinde ki, siyah paltoyu yavaşca çıkardım.
Kan, ayağında ki, siyah botlara damlıyordu. Onu kanapeye yedinden oturttum.
"Niye doktora gitmedin, o zaman?" Azarlar sesim odada yankılandı.

"Gidemedim..bana olan son bakışın aklımdan çıkmadı. Seni kaybettim sandım, bunca zaman sonra kazanmışken, yeniden kaybettim sandım. Sadece gözlerini görmek istedim, başka bir şey umrunda değil."



Ne kadar romantiğim 💅

Aşk-ı ızdırapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin