Merhabalar, uzun bir bölümle geldim. Bölüm sınırı yok, siz yine de yorum yapmayı ve oy vermeyi ihmal etmeyin. Yarı finalden önce son düzlükte bitkin düşen yazarınızın morale ihtiyacı var 🎀Bölüm şarkısı-Eminem Mockingbird 🎼
🌞🌙
İçimde bir hayatın büyümeye başlamasının, tam 35. Haftasını, bebeğimle konuşarak, ona gizlice şarkılar söyleyerek ve kitap okuyarak günbegün güçlenen bir bağla doldurmuşken, yine aynanın karşısında durup karnıma dokunuyordum. Parmaklarımı hafifçe karnımın üzerinde gezdirirken, oğlum güçlü bir tekmeyle bana yeniden varlığını hissettirdi. Kalbimin içinde sevgiyle dolan hisler, kelimelerle ifade edilemez bir şekilde yoğunlaşırken, tekmenin etkisiyle derin bir nefes aldım ve bakışlarım, aynada mutluluktan parlayan gözlerimi bulduğunda kendi kendime gülümsedim.
Onu seviyordum. Koşulsuz, şartsız, sonsuz, aynı babasını sevdiğim gibi, imkansızlıklar içinde binlerce olasılık bulup tutunacak kadar çok seviyordum. İçimde büyüdüğünü bilmeyi, karnımın hergün biraz daha büyümesini, daracık elbiselerin içinde aynada kendime bakmayı, hergün onlarca fotoğraf çekmeyi...
Perdeler, cama vuran rüzgarın etkisiyle birlikte hafifçe kıpırdarken, Alp'in bahçeden gelen sesi, yine korumalarla bir anlaşmazlık içinde olduğunu gösteriyordu. O adamın gönderdiği kırmızı gül buketi üzerimize kara bir bulut misali çöktüğünden beri, Ayaz önlemleri yüz katına çıkarmıştı ve Alp de, imkan bulduğu her an buraya gelip, güvenliği kontrol ediyordu.
İlk başta çok korkmuştum fakat hayatımızdaki bütün karanlığa rağmen, karnımda büyüyen küçük mucize, kalbimde büyüyen umut dolu geleceğin timsali oldu ve gün geçtikçe, bebeğimi tanımadan önce bile ona duyduğum sonsuz sevginin gücü, korkularımı yerle bir etmekte en etkili yola evrildi benim için.
Üzerime binen bir dünya dolusu sorumluluğun tabii ki farkındaydım, ama bu anların değerini bilerek, ona dair tüm hayallerimi, sevgimi ve umutlarımı hiç korkmadan kalbimin içinde taşımaya devam ediyordum. Her ne olursa olsun, onun geleceğini bizim şekillendireceğimizi bilmek ve Ayaz'ın bana verdiği sonsuz güven duygusu, bütün bu sürecin içinde, gücümü ve kararlılığımı bine katlıyordu. Ama yine de, doğumun yaklaşmasıyla birlikte zaman zaman endişe ve heyecanın bir araya gelip beni paniğe sürüklediği de yatsınamaz bir gerçekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşi Söndürmek
Lãng mạn"Sana dokunmak" dedi elinin tersi ile yüzümü okşarken, "günah işlemek gibi. Bile bile ateşe yürümek gibi. Ben gözümü kırpmadan o ateşe atlarım, ama sen yapabilir misin? Benimle yanar mısın Güneş?" Hayatımı onun ellerine teslim ettiğimi bile bile, b...