Amon (Tom Riddle)

NURMENGRAD

Yazarı Notu: Grindelwald ile zaman döndürücüsü arasındaki bağlantıyı öğrenmek isteyenler için bölüm sonuna ufak bir not bıraktım :)

Bölümü Haticerml 'e armağan etmiş olalım : )

-------------------------

Tom Riddle, Avusturya Alpleri'nin eteklerinde bulunan, başlangıçta Grindelwald'ın düşmanlarını tutmak için bizzat kendisi tarafından inşa ettiği, aynı zamanda o ve takipçileri için operasyon üssü olarak kullandığı, Dumbledore tarafından yakalanıp, kalenin en yüksek kulesindeki en üst hücresine hapsedildiği zamandan sonra ise, yetkililer tarafından Gellert ve takipçileri için bir hapishaneye dönüştürülmüş olan Nurmengrad Kalesi'nin eteklerinde, Lyncia ile birlikte duruyordu. Hapishaneyi, Gellert'ın ilerlemiş yaşı ve hastalığına rağmen, oldukça kalabalık bir seherbaz gurubu koruyor, giriş ve çıkışlarda son derece titiz davranılıyordu.

"Bol şans." Dedi kadın, adamın kolunu hafifçe sıkarak.

"Ona neden söylemedi?"  Az sonra görüşeceği adamın zamanında mürver asa konusunda Voldemort'a neden yalan söylediğini, yıllar sonra bir kez daha sormuştu.

"Bilmem." Diye yanıtladı her halinden bildiği anlaşılan kadın. Yine cevaplamamıştı. Dumbledore bunun bir sır olarak kalmasını istediyse, böyle olacaktı.

Riddle, Lyncia'ya hafifçe gülümseyip, epeyce ileride görünen kaleye doğru ilerledi. Girişte duran gardiyanların arasına karışmadan önce, dağın yamacında, uçurumun kenarına altındaki kocaman vadinin üstüne kurulmuş, duvarlarını kaplayan isle birlikte grileşmiş kaleyi süzdü. O girişe doğru yürürken, gökyüzünde huzursuzca kıpırdanan kara bulutlarda, yaklaşan bir fırtınayı haber verircesine, yağmur yağmaksızın, şimşekler çakıyor, gümbürtüleri yankılanıyordu.

"Thomas Ritz." dedi Riddle, cebinden çıkardığı özenle rulo yapılmış mühürlü bir zarfı, kimliğiyle birlikte kapının girişindeki gardiyana uzatırken. "İngiltere Sihir Bakanlığı'nın yazılı izniyle buradayım."

"Alman bakanlığından da izin alındı mı?" dedi bozuk ingilizcesiyle siyah saçlı, son derece sert görünüşlü adam.

Riddle ise başka bir parşömeni çıkarmıştı bile. Adama son derece ifadesiz bir suratla uzattı.

Siyah saçlı gardiyan ise asasını sallayarak, hemen önlerinde bulunan devasa tahta kapıların büyük bir gürültüyle yukarı kalkmasını sağlarken, Riddle, Kale'nin iç kısmına, ilerlemeye koyuldu. Bir dizi güvenlik kontrolünden daha sorunsuz olarak geçtikten sonra, asasını da teslim ederek, ona yola gösteren başka bir gardiyan'ın peşine düşmüş, bitmek bilmeyen daracık merdivenleri, gri duvarların arasında tırmanmaya başlamıştı.

Pek çok kilit ve sayısız büyüyle, kapatılmış, metal tek kişinin geçmesine ancak izin veren bir kapının hemen önünde durduklarında, Tom Riddle, derin bir nefes aldı. İçeride ne göreceğinden ya da ne bulacağından emin değildi. Gardiyan kapıları büyük bir özenle açtıktan sonra, içeri ilerledi.

Hemen karşısında incecik olmuş bir yatakta arkasına dayadığı yastıkla doğrulmuş, saçlarına tamamen ak düşmüş, yüzü zayıflık ve hastalıktan tamamen buruşmuş, biri mavi diğeri siyah olan gözleriyle, kapıdan girmekte olanlara bakan Grindelwald'i gördüğünde, ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu. Çok yaşlanmıştı. Onun bu haline üzülmeli miydi? Sonuçta bir zamanlar, o gençken ve henüz yolundan dönmemişken, bu adamın ona oldukça benzediğini biliyordu. Ancak, Grindelwald bile Voldemort'a göre çok ama çok daha insaflıydı şüphesiz.