DIRDIRCIGERÇEKLERİ BİZ YAZARIZ!
İntihar mı Cinayet mi?
Amerikada bulunan Büyücü Kanını Saflaştırma ve Koruma Vakfı Başkanı Robert Langton bir kaç gündür kayıptı. Dün akşam saatlerinde evinde yanan ışıklardan sonra, komşuları Konseye haber verdi. Yapılan kontrol sonucunda kendini asmış olarak bulundu. Yakınları intihar edecek biri olmadığını iddia ederken, MACUSA'daki soruşturma sürüyor. İlk bulgulara göre vücudunda ölüme yol açacak bir büyüye ya da darbeye rastlanılmadı.
-------------
Tom Riddle, çalışma masasında çarşaf gibi elinde tuttuğu gazeteyi okumayı bitirdikten sonra, kenara bırakarak yerinden kalktı. Hemen karşısında bulunan bir dolaba yönelerek, kilitleri kaldırdı, özenle sakladığı üzerinde ince işlemeler bulunan maskeyi eline aldı. Olan bitenden, yaşananları bilen herkesin haberi, o okula döner dönmez olmuş, aralarında ufak bir toplantı yapsalar da, maskenin kime ait olabileceğini ya da Voldemort'un bağlantısını kimse anlayamamış, onun kadim büyüyü nereden öğrendiği bilgisi bilinmez olarak kalmaya devam etmişti. Hepsinin akıllarına gelen tek benzerlik ölüm yiyenlerin de maskelerinin olmasıydı. Ancak aradaki yegane fark, simgelediği şeydi. Her bir ölüm yiyenin maskesi, korkunç bir surete bürünürken, bu maske, görenlerin aklına bunun tam tersini getiriyordu. Tuhaf bir albenisi ve ışıltısı var bile denilebilirdi. Arkasındaki adam kimdi?
--------
"Çok yavaş ilerliyor." Dedi beyazların içindeki siluet, oturduğu tahtından önünde duran açık sarı saçlı adama seslenmişti. "Hala anlamadı." Sesindeki küçümseyici neşe göze çarpıyordu.
"Efendim, her şeyi biz anlatalım isterseniz" diye atıldı adam.
"Hayır Leopold." Dedi maskeli. "Yolu aklıyla yürümeli, sonuca kendisi varmalı. Böylesi çok daha eğlenceli. Hem... henüz, her şey hazır değil." Sergilediği akıl oyunundan fazlasıyla zevk aldığı sesindeki tınıdan belli oluyordu. "Fakat, ipucu verebilirsiniz."
"Efendim." Dedi bir kez daha sarışın adam, sesi çekingen çıkmıştı. "Bugün babanızın ölüm yıl dönümü, onu anmak için bir tören düzenlememizi ister misiniz?" Birden konuştuktan sonra, tuttuğu nefesini bırakmıştı. Normalde bunu her yıl yapsalar da, bu sene efendilerinden böyle bir komut almamalarına herkes şaşırmış, başlarına bela açılmaması için yine de sorma gereksinimi duymuşlardı.
Beyazlar içindeki adam, bir kaç saniye sessiz kaldıktan sonra konuştu. "Artık gerek yok." Dedi. "Tarih kaybedenleri hatırlamaz. Biz de öyle. Çıkabilirsin." Sesi buyurgan çıkarken, yaptığı küçük gösteriden sonra onu destekleyen kimsede soru işareti kalmadığından, artık geçmişi hatırlamasına ihtiyacı yoktu. Otoritesini iyice pekiştirmiş olmanın, bir başkası ardından anılmamanın ödülünü alıyordu.
Leopold Strauss tahtın önünde eğilip, kocaman beyaz kapılardan geçerek odadan ayrıldı.
-------
Aralığın son on gününe girilirken, kış iyice bastırmış, Hogwarts ve çevresini bir süredir esir almış olan kar fırtınası, her yeri beyaza boyarken, derinliği bir metreyi bulan kar birikintilerine sebebiyet vermişti. Tüm şato, kocaman sivri kulelerinden sarkan devasa sarkıtlarla, dışarıdan bakılınca, donmuş bir sarayı andırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amon (Tom Riddle)
FanfictionOn beş sene sonra dönen Tom Riddle için hiç bir şey umduğu kadar kolay olmayacaktır. Pus'un ikinci kitabıdır. İlk kitaba profilimden ulaşabilirsiniz. Ön Sözü okumadan geçmeyiniz. Hikayede geçen tüm Harry Potter karakterlerinin hakları WB ve J.K.R'e...