MAÇ

273 34 200
                                    

Kısa bir aranın ardından devam ediyoruz :p

------------------------------------------------

Kasım uluyan rüzgarlar ve şiddetli yağmurlarla kendisini tüketirken, her sabah düşen kırağı ve açıkta kalan el ve yüzleri donduran Aralık gelmiş, Hogwarts'ı çevreleyen dağlar yavaş yavaş beyaza bürünmeye başlamıştı.

Son iki haftada, öğrendiği bilgileri Sihir Bakanıyla da paylaşan Tom Riddle, biraz daha kendine gelmiş hissediyordu. Toparlanmak için elinden geleni yapmış, en sonunda olan biteni kabullenerek yüzleşmek için kolları sıvamaya karar vermişti. Halen kitabı yakından incelemeye başladığı söylenemezdi. Yine de adını duyunca, ya da Lyncia ona şöyle bir göz gezdirmeyi teklif ettiğinde bahane bulup ortadan yok olmuyordu. Bunun yerine yavaş yavaş, sindire sindire ilerlemeyi kararlaştırmışlar, araştırmalara başlasalar da, bir süredir herhangi bir olay yaşanmaması nedeniyle o kadar da acele etmeyi gereksiz bulmuşlardı. Geçen günlerin oldukça sıradan olması karşısında, Tom Riddle gibi diğerleri de biraz olsun son gelişmeleri arka plana atabilmişti. Hem zaten, bu hafta iki binanın da uzun süredir beklediği Gryffindor-Slytherin maçı yapılacaktı.

Okulda tam bir karmaşa hakimdi. Gerçekten de ne Gryffindorlulara ne de Slytherinlilerin duru durağı yoktu. Derslerde, aralarda, bahçede, yemekte, neredeyse her yerde, birbirlerine oynanacak olan
maçın lafını atmaktan ve karşılıklı olarak yeneceklerini bastırarak söylemekten geri durmuyorlardı. Slytherinliler, sürekli yeni bir şarkı uydurup duruyor, bunu da diğerlerinin sinirini bozup provake etmek için kullanıyorlardı.

Neville Longbottom ve Tom Riddle ise, iki gün içinde toplam 3 kez, aralarında çıkan kavgaya müdehale etmek zorunda kalmışlardı. Elbette her ikisinin de kendi binalarından puan kırmak zorunda kalması, kimsenin hoşuna gitmiyordu, ancak Tom, böyle basit şeylerle uğraşarak, kafasını dağıttığını düşünüyordu. Üstelik, yaklaşan bu maç, okulda dalgalanan heyecan ile, bina profesörlüğünden keyif aldığını fark edebilmişti.

"Umarım bu maçın sonu o gün antremanda olanlara benzemez." Dedi Neville, yemekten sonra sohbet etmek için toplandıkları Profesör odasında oturan Riddle'a doğru elinde tuttuğu tüten kahve fincanıyla ilerliyordu. "Şu şarkıları söylemeyi bırakmalılar." Diye devam ettirdi kafasını iki yana sallayarak. Slytherin'in şarkı uydurma huyunu, ve ne kadar sinir bozucu olduğunu kendisinin öğrenci olduğu zamanlardan da biliyordu.

"Ağızlarını bağlayacak halim yok ya Longbottom." Diye kıkırdadı Riddle. Şarkılar için pek bir şey yapmayı düşünmüyordu.

"Eh. Umalım da sorunsuz bir maç olsun o zaman" Dedi Neville. Sıcak kahvesinden aceleyle bir yudum almaya çalışırken dilini yakmıştı.

"Şu Yılandan korkan Porsuk tekerlemesini de bir türlü bırakmıyorlar Tom. Oysa herkes bilir, porsuktan korkar yılan." Diye kıkırdadı, Riddle'ın hemen yanında oturan kızıl dalgalı saçlarıyla dikkat çeken Iona.

"Ya tabi tabii. Ne demezsin." Diye muzip bir ifade belirdi Riddle'ın suratında.

Lyncia ise, ikisinin şakalaşmasına hafifçe gülümsemekle yetinmişti. Bir de istemsizce gözlerini kısmıştı.

"Ne dersin maçtan önce ortak salonlara gidip konuşsak mı? Sorun çıkmaması için baştan uyaralım. Puan kırmaktan, ceza vermekten fazlasıyla sıkıldım." Dedi Neville, yeniden onun için porsuklardan daha önemli olan konusuna dönmüştü.

"Bana kalırsa neyi yapıp yapmamaları gerektiğini bilecek yaştalar. Hala devam ederlerse cezalarına katlanmalılar. Fazla yumuşak davrandığımız için tekrarlıyorlar." Dedi Tom. "Onların ailesi değiliz." Diye ekledi. Neville'in en ufak olayda Gryffindor'un tepesinde bitmesi ve çeşitli nutuklarla hayat dersi vermesini doğru bulmuyor, kimsenin annesi ya da babası olmadıklarını düşünüyordu.

Amon (Tom Riddle)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin