14- Sigara

2K 167 29
                                        

Çerezlik kısa bir bölüm. Yavaş yavaş okuyun çabuk bitmesin salkdmsadmwkl

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın bebeklerim.

İyi okumalar

...

"Tamam Elif'im. Siz işinizi halledin, Eren'e de sor yine burnundan başka bir yerine zarar verdiler mi diye. Ondan sonra hemen karakola gideceksiniz tamam mı? Doruk abine numaranı verdim o sana karakolun konumunu atacak. Hani tanımadığın bir numara çıkarsa bil ki Doruk'un."

İhsan derin bir nefes alıp Elif'in söylediklerini dinlerken, Doruk çoktan Elif'e konumu atmıştı ve şu an telefonda Alper'le konuşuyordu. İhsan ona yandan bir bakış atıp Elif'e birkaç bir şey daha söyleyip vedalaştı ve sıkıntılı bir nefes alarak telefonu kulağından indirip hırkasının cebine soktu. Mert'e zaten ilk başta haber verdiğinden onu tekrardan aramasına gerek yoktu.

Polisler geldikten sonra kaçmaya çalışan birkaç kişi olsa da başarısız olmuştu. Gençleri arabalara bindirirken İhsan ve Doruk neler olduğunu teker teker anlatmışlardı. Normal şartlar altında çok büyük bir olay olmadığını sürece bu tür gençler karakola gitmezdi. En azından buraya yakın olan karakola. Gitse bile hiçbir şey olmamış gibi geri dönerlerdi.

Fakat İhsan bu seferki durumun farklı olduğunu, Doruk'un polislerle içli dışlı konuşmasından anlamıştı. O polisleri, polisler ise onu tanıyor gibi görünüyordu. İhsan bu duruma şaşırsa da, en azından büyük bir uyarı almadan gençlerin mahalle dönmeyeceğini bilmek bir nebze de olsa içinin rahat olmasını sağlıyordu. Tutanak ile de ilgili bir konu geçmişti ama onu Eren'le konuşmaları lazımdı.

Eren'in de burnunun zedelenmesi haricinde gözle görülür bir sorunu yoktu. Tabii ailesi için bu büyük bir sorundu. Onun o halini görüp gençlere dava açacaklarını adı kadar iyi biliyordu. Babası bu tür konularda geri adım atmayan ve oğlunu aşırı seven, koruyup kollayan biriydi. Annesi de avukat olduğundan, grup halinde olan gençlerin üstüne gitmesi ve zarar vermeye çalışması çok mantıksızdı. Ya deli cesareti vardı içlerinde ya da gözleri bu tür şeyleri düşünemeyecek kadar dönmüştü.

Büyük ihtimalle o an kafalarında olan tek şey, Eren'i öldüresiye kadar dövüp bir şekilde olaydan sıyrılmaktı. Çünkü onların da dayanağı vardı. Neredeyse kimsenin onları şikayet etmeyeceğini, etse bile karakola kadar işin gitmeyeceğini düşünmüşlerdi. Sonuçta arkalarında duran Hasan vardı ve genelde insanlar ona saygı duyar ve bulaşmak istemezdi.

Fakat, Doruk'un işin içine girmesi düşüncelerini ters teptirmişti.

Doruk'un yardım etmesi çok güzel bir şeydi ama bugünden sonra dedikodular bir çığ hızında tüm mahallede yayılacaktı. İhsan'ın tedirginliği, bu yayılan dedikodular yüzünden Doruk'un göze daha çok batacak olmasıydı. Daha önceden bulaşanı olmasaydı bile yayılan dedikodulardan sonra illa olacaktı ve İhsan bunun olmasını istemiyordu. Sakin bir şekilde dükkanını işletmeli ve bu tür şeylerle uğraşmamalıydı ona göre.

Doruk arka cebinden sigara paketini çıkarırken Alper'le vedalaştı ve çağrıyı sonlandırıp telefonu ceketinin cebine koydu. Kafasını sağ tarafına çevirdiğinde İhsan'ın duvara yaslanış, düşünceli bir şekilde durduğunu gördüğünde oraya doğru ilerledi.

Birkaç adımda önüne gelip paketten bir sigara çıkarırken İhsan'ın bakışları da pakete kaymıştı. "Bana da bir tane verir misin?" derken gözleriyle paketi göstermişti. Genel olarak içen biri olmasa da, kafası çok doluyken veya üst üste çok olay toplandığında çareyi içmekte buluyordu. İçince az da olsa kasları rahatladığından sırt çantasında hep bir paket bulunduruyordu.

Rakip ● [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin