İki rakibin birbirine verdiği değer, kendi ailelerinin onlara verdikleri değerden daha fazlaydı.
Eşcinsel kurgudur.
+18 durumlar, argo - küfür, şiddet, bazı insanları tetikleyebilecek unsurlar bulunabilir. Rahatsız olacaklar lütfen okumasın.
Tag: Bx...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
...
Hayat, bazı kişiler için gerçekten de acımasız ve zor olabiliyordu. Diğer insanlar hayatınızı zor görmese bile, eğer sizin için, kaldırabileceğinizden daha zorsa o hayat zordur. Kim ne derse desin.
Bazıları bu zor hayatı gülerek geçirmeye, bazıları travmalarıyla şaka yaparak geçirmeye, ağlayarak geçirmeye, kin tutarak geçirmeye, hiçbir şey yapma gücü olmadan geçirmeye, saatlerce tek bir noktaya bakarak geçirmeye, hayatı başka türlü olsaydı nasıl olurdu diye düşünerek geçirmeye, onu seven arkadaşlarıyla geçirmeye, onu seven ailesiyle geçirmeye, psikoloğa veya psikiyatriste giderek geçirmeye çalışırdı. Kısacası, hayatlarını bir şekilde ilerletmeye ve hep içlerinde bir umut taşıyarak yaşamaya çalışırlardı.
Bazıları ise, hayat artık dayanılmayacak zorluğa geldiğinde, psikolojisine ve vücuduna ağır gelmeye başlayan duygularla beraber her şey birer birer çökmeye başladığında... Bu dünyaya 'hoşça kal' derdi.
Hayat zordu, evet ama onu zor hale getiren hayatın kendisi değil, insanlardı. Yakın, uzak, yabancı, aile, arkadaş veya sevgili hiç fark etmez. Eğer biri senin hayatını mahvetmeyi çoktan seçmişse, seni sözleriyle veya hareketleriyle üzmeye çalışıyorsa bu kişinin yakın mı yabancı mı olduğu önemsizdi. Yabancılardan gelen sözler ve davranışlar can yakardı, hem de çok. Fakat onca sene sizi kendince korumaya ve sevmeye çalışan, sizin de çok sevdiğiniz insan sizi bilerek üzünce, sizden uzaklaşmaya başlayınca veya size arkanızı dönünce işte o zaman canınız o kadar yanardı ki, acıyı hissetmez hale bile gelebilirdiniz. O kadar büyük bir acı düşünün ki, duygularınızı uyuşturuyor.
İhsan, duygularının uyuştuğu o noktaya daha gelmemişti ama canı çok yanıyordu. Duyguların yoğunluğundan dolayı vücudu hasta hissediyordu. İnsanlar sizi üzerek yatalak hale getirebilecekken, virüsün ne önemi kalıyordu?
Önünü görmez bir şekilde yürümeye çalışırken, mide bulantısının artmasıyla beraber bir eli karnında duruyordu. Bulantıdan dolayı başı dönüyor ve tüm kasları gergin duruyordu. Bunun üstüne tüm vücudu üşüyormuş gibi titriyor ve büyük bir panik atağın eşiğinde geziyordu.
Duygusal ve psikolojik bir çöküntü içindeydi ve bu vücudunu büyükçe etkiliyordu. Vücudunun da bu kadar kötü olması psikolojisini etkiliyordu. O onu etkiliyor, diğeri de onu etkiliyor derken her şey bir döngü içinde gidip geliyordu.