33- Gerçekler

519 44 53
                                    

Selam selam 🍓

Elimde çok boş zamanımın olduğu bir hafta olduğu için bölüm hızlıdan bitti. Çok özlemeyin diye ehe 🐔

İkinci kitabımı da taslakta yazmaya başladım. Çok yakında koymam çünkü ilk önce bu kitabımı yerine oturtmak istiyorum, iki kitabı aynı anda yazamıyorum maalesef. Onu da söylemek istedim (ºº)

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤️

İyi okumalar 🏵️

...

Hava, yaz aylarının en güzel havalarından birindeydi. Ne çok sıcak, ne çok soğuk ne de çok aydınlaktı. Her şey tam yerinde, hava temiz ve insanın içini açan bir gündü. Çocuklar okullardan dönüp, havanın güzel olmasından dolayı yorgunluğunu hissetmeden parka veya oturdukları sokağa gidip oyun oynuyorlardı. Gençler eğleniyor, büyükler kahvehanede veya bankalarda sohbet ediyordu. Bazı sokak aralarında ise kadınlar halılarını yıkıyordu.

Hava, güzeldi. Fakat insanın aklı ve düşünceleri dibi gözükmeyen bir çukurda olunca, etrafındaki aydınlığı göremiyordu çünkü o derin çukura herhangi bir ışığın girmesi imkansıza yakındı.

İhsan, mahalle parkının en uç bankında otururken gözleri odaksızca etrafta geziniyordu. Baktığını görmüyordu çünkü düşünceleri ona izin vermiyordu. Havanın güzelliğini de göremiyordu çünkü iç sıkıntısı İhsan'ı fazlasıyla etkiliyordu.

Bugün pastaneyi kapatmış ve herkesi evlerine uğurladıktan sonra azıcık da olsa kafa dinlemek adına parka gelmişti. Doruk'un bir süredir İtalya'daki açılacak dükkanıyla ilgili işleri olduğundan onu da pek göremiyordu çünkü sürekli birileriyle görüşmesi gerekiyordu. Fakat Doruk'un dediğine göre bugün son görüşmeleri yapacaktı. Görüşmeyi yaptıktan sonra kısaca buradaki kahve dükkanına gidip, arka taraftaki ofisinde bazı belgelerle uğraşacak ve bitirdikten sonra da İhsan'ın evine gelecekti.

İhsan, Doruk'u bir hayli özlemişti. Fakat, her ne kadar sevgilisini görmek ve sarılmak istese de, şu son haftalarda hissettiği sıkıntı ve yorgunluk kimseyi görmek istememesine de neden oluyordu. İhsan çok depresif veya sıkıntı içinde hissedince kimseyi yanında istemeyen, problemleriyle kimseyi rahatsız etmeden kendi kendine halletmeye çalışan biriydi. Problemleri düzelmeden de insanlarla iletişimde olmak, o kişileri çok sevmesine rağmen, zordu. Şu an bile zorlanıyordu ama 'beni yalnız bırakın' da diyemezdi hiç kimseye. Kalp kırmak, kızdırmak veya üzmek istemiyordu. O yüzden katlanıyordu. Kendine katlanıyordu.

İhsan iç durumunun iyiye gitmediğini hissedebiliyordu, salak değildi. Eskiden hissettiği kadar kötü hissetmiyordu ama o zamandan daha kötü hissedebilecek kadar her şeyi kendi içine atmıştı. Şu an belki de kötü değildi, ama en küçük bir olayda bile o yıllarca şişen balon çok kolayca patlayabilirdi. Eğer o balon olurda patlarsa ve İhsan'ın bütün o içine attıkları vücuduna, beynine ve duyularına dağılırsa işte o zaman İhsan'ın kıyamet günü olurdu. Kendisi bile öyle bir durumda neler olacağını kestiremiyordu çünkü bilmiyordu. Kendisini tam tanımıyordu.

Rakip ● [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin