Medya: İhsan'ın pastanesi.
Üç - beş günde 1k dan 12k ya çıktık ve ben gerçekten nasıl tepki vereceğimi bilmiyorum lan. Teşekkür etmek istiyorum ama sanki az kalır gibi hissediyorum... Ama yine de edicem. OKUDUĞUNUZ HER SATIR İÇİN EN İÇTEN ŞEKİLDE TEŞEKKÜR EDİYORUM 🎉🥳❤️🏳️🌈😭🥺
Bu kadar insanın gelmesini dürüst olmalıyım ki beklemiyordum. Benim aklımda hep kitabın 10k olduğu güne kadar kitabı bitiririmdi. Ama beni şaşırttınız 😭😭😭
Hepinizi vallahi çok seviyorum ❤️
Okumasan önce kitabın nesini seviyorsunuz bana bi söylesenize. Hani neden okuyorsunuz, niye devam ediyorsunuz ve neyi beğeniyorsunuz gibisinden. Çok merak ediyorum ehe.
İyi okumalar ✨
...
İhsan kendini Doruk'un kahve dükkanının önündeki kaldırıma bırakmadan önce kaldırımın kenarına annesinin onun için koyduğu yemekleri yavaşça yere koydu ve derin bir derin nefes alıp kaldırımın kenarına oturdu. Kafasını kaldırıp pastanesine bakarken, dirseklerini dizlerine yaslayıp kollarını rahat bıraktı. Pastaneye bakarken havanın iyice karardığını gördü. Buradan ailesine gitmek, orada yemeğini yemeğe çalışmak en fazla kırk dakikasını almıştı. Fakat ailesinin evinden pastanesine kadar gelmek neredeyse bir saatini almıştı çünkü kafası doluydu.
Düşünceleri ayaklarına ağırlık yapar gibiydi, istese de hızlı hızlı yürüyememişti.
Normalde eve giderdi ama canı keyifsizken evine gitmek hiç istememişti. Ayakları da onu pastanesinin yanına getirmişti. Genelde İhsan morali bozukken buraya gelir, oturur ve öylece emeğinin karşılığına, çocukluk hayaline bakardı. En azından böyle yaparak içindeki çocuğun keyfi az da olsa yerine geldiğinden kendini daha hissederek evine dönerdi.
Elif ile Mert'i aramak, onlarla dertleşmek istiyordu ama kafalarını kendi ailevi problemleriyle şişirmek istemiyordu. Zaten yeterince ilgili davranıyor, onun için endişeleniyorlardı. O kadarı bile yeterdi İhsan'a. Sevildiğini hissediyordu ya gerisi önemli değildi.
Öylece pastanenin beyaz, toz pembe karışımı duvarlarına bakarken yüzünde kendinin bile haberi olmadığı bir tebessüm vardı. Bu tebessümüne tezatlık olarak gözleri hafiften dolmuştu fakat ağlamıyordu. Sadece bazı şeylere alıştım dese bile, küçükken bir aralar rol modeli olarak gördüğü adamdan duydukları yine de batıyordu. Hissettiği duygular da böyle gözlerine yer ediniyor ama asla kendini tam olarak dışa vurmuyorlardı. Öylece, göz pınarlarında asılı duruyorlardı.
İhsan bazen gerçekten de kendini yorgun hissediyordu. Onca seveni vardı, arkasında olanlar vardı evet... Fakat yorgundu işte.
Genç adam bu yorgunluktan korkuyordu. Eskiden ne olursa olsun bu kadar yorulduğunu hissetmemiş, hayatına devam etmişti. Demek ki bir süreden sonra içine attığı onca duygu, söz, gözyaşı bir yerden sonra bünyesine ağır gelmeye ve omuzlarından tutup yere bastırmaya başlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rakip ● [bxb]
Ficción Generalİki rakibin birbirine verdiği değer, kendi ailelerinin onlara verdikleri değerden daha fazlaydı. Eşcinsel kurgudur. +18 durumlar, argo - küfür, şiddet, bazı insanları tetikleyebilecek unsurlar bulunabilir. Rahatsız olacaklar lütfen okumasın. Tag: Bx...