-Ceyhun?
+...
-Ceyhun!?!
+S-sen kimsin?
-Ben Ö....
+Ne?
-Ben Ö....
+Ne diyorsun be!
Havayı tokatlayıp kafasını hızlıca kaldırdı yerinden, etrafına bakındı. Altındaki bu yumuşak zemin, az önce başının altında hissettiği yumuşaklık, bir bulutun üstünde miydi? Ölmüş müydü? Bulanık bulanık gören gözleri bir anda fal taşı gibi açıldı. Üstünde rahat ve gösterişli pijamalar vardı, oturduğu yere baktı ve altındkai yumuşak zeminin yatak, boynunda hissettiği güzel pamuk yastıktı. Şaşkınlığından ne yapacağını bilemedi, aklına kardeşleri geldi ve hemen sıcacık, hayatında hiç yatamadığı yatağından kalktı. Yatağın yanındaki pencereden dışarı baktı, çimleri düzeltilmiş, ağaçları budanmış, çiçeklerle dolu bir bahçesi olan güzel bir villadaydı. Nerede olduğunu umursamadan arkasını dönüp koştu ve odanın kapısının koluna elini uzattı. Kolu çevirmeyi denedi ama bir şey onu engelliyor gibiydi, kapı açılıyor ama açılmıyor gibiydi aralık kalıyordu.
-Ceyhun..
+"aynı ses" Sen kimsin?!
-Kır zincirlerini!!
+Ne zinciri ne diyorsun?!
-Sadece gerçekten ölen biri yaşayabilir Ceyhun, kır zincirlerini...
Göz perdelerine inen beyaz bir ışıkla yattığı yer sertleşti ve canı yanmaya başladı.
-Ceyhun abi! Abii!!
+...
Celalin sert tokadıyla ayılan Ceyhun, bacağındaki yaralardan ötürü canının yandığını ve altındaki sert yerin tuğlalar olduğunu görüp rüya gördüğünü anladı.
-Celal, Sadrettin.. Yemeğinizi yediniz mi?
+Yedik abi merak etme, sana ne oldu?
-İyiyim, yoruldum sadece.
Yanındaki ateşi gördü ve şaşırdı.
-Ateş mi yaktınız lan?
+Ben yaktım Ceyhun. Celal değil..
-İyi yapmışsın.
Yerinden kalktı ve dışarı çıktı.
-Gelicem bekleyin.
+Hızlı olsan iyi edersin, seni taşıyamayız bidaha.
-"egolu herif" Tamam olurum.
Pazara doğru yürümeye başladı, yolda nereye gideceklerini ve mafyadan yakalarını nasıl kurtaracaklarını düşündü.
Pazara geldiğinde bir yığın kalabalığa karıştı ve planını yapmaya başladı, bir çırpıda çöp torbasına yerden bulduğu giysileri, yiyecekleri ve aletleri koydu. Kalabalığın arasından zorlukla çıkıp poşetin bir tarafını bir koluna diğer tarafını da diğer koluna takıp sırt çantası olarak kullandı. Koşa koşa barakaya döndü ve çaldıklarını yere döktü.
Poşetin içinden;
-Meyve bıçağı
-Kazak
-Pantolon
-Marul,havuç,elma ve kırmızı biber
Çıkan yiyecekleri hemen bir kartonun üzerine koydu, tişörtünün sol kolunun bir kısmını yırtıp bıçağı sardı ve cebine koydu, kazağı Sadrettine verdi. Pantolonun da bacak arası kısmını kesip Celalin kafasına geçirip bacaklarına kolunu soktu. Saat öğleye geliyordu, hırsızlık dışında gün sessiz sakin geçiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümlülerin Baronu
AksiSonunda başardım mı? Kavuşabilicek miyim sevdiklerime? Yeniden doğmak istemiyorum...