Oda aşırı rutubetlidir ve içerisi o kadar kötü kokuyordur ki çocuklar burunlarına giydikleri kıyafetleri geçirir kendi kokularıyla uyurlardı.
Yatak gıcırdar;
-Pştt Ceyhun, bi baksana.
+Oğlum sana kaç kere söylemem lazım abi diyeceksin lan!
-Tamam be.
+Ne istiyon söyle hadi.
-Bana yemek ayarlasana biraz, he?
+Bu saatte nerden bulim yemek sado yat zıbar hadi.
-Ceyhun hadi biraz lan.
Sadrettinin karnından yüksek şiddetli bir guruldama sesi gelir ve Ceyhun'un dikkatini çeker.
-Oha! O ses senden mi çıktı lan?
+He valla benden çıktı, bi koşu bulsan gelsen hadi be Ceyhunum.
-Tamam la tamam bekle geliyorum şimdi.
Sıcak tutabildiği kadar sıcak yatağından kalkıp yırtık paltosunu üstüne giyen Ceyhun her zaman ki gibi sokakta yemek aramaya çıkmıştı.
Çöpleri karıştırıp içinden bir ekmek bıçağı, bir soğan, biraz da kuru fasulye artığı bulup bir poşete hepsini koymuştu. Eve geldiğinde kapının önünde bir cord 810 model araba duruyordu, korkudan bacakları tir tir titreyerek koştu evine Ceyhun. Evin kapısından içeri kafasını soktu ve ailesinin esir alındığını gördü, o anki panikle kapıya kafasını vurup dikkatleri üzerine çekmişti ki son anda kaçıp arka bahçeye saklandı. 10 dakika kadar plan yapmak üzerine düşünürken evinden silah sesleri duyuldu. "PAT!! PAT!! PAT!!"Ani bir sıçramayla arka bahçenin camından evine bakan Ceyhun içeride babası ve annesinin yerde yatan cesedini ve kafasına silah doğrultulmuş Sadrettini, sırasını bekleyen Celali gördü. Ceyhun'un ani öfke problemleri yeniden başlamıştı ve bu sefer kontrolünü tamamen kaybetmiş olucaktı ki poşetindeki ekmek bıçağını alıp ön kapıdan hızlıca içeri koşarak silah doğrultan adamın sırtına atlayıp sırtında ve boynunda delikler çizikler açmış hemen elindeki silahı alıp yanındaki adama silahı doğrultmuştu. Öfkeden gözü dönmüştü ve düşündüğü tek şey kardeşlerine, annesine ve babasına dokunan her eli kırmaktı. Silahı adama doğrultup beş el sıktı, rastgele ve eli titreyerek attığı mermilerin üçü arkasındaki duvara geri kalan ikisi de bacağı ve kalbine saplandı..
(3 saat sonra)
-Abi, şimdi ne olucak?
+...
-Abi!!
+Düşünüyorum kes sesini!
Karadağ kardeşler artık kimsesiz kalmışlardı, ne anne ne baba ne de bir akrabaları kalmıştı. Ceyhunun psikolojisi darmadağın olmuş öfkesi kat kat artmıştı. Ailesini öldüren adamları bulmak istiyordu ama kardeşleri vardı.
-Gidiyoruz çocuklar.
+Nereye gidiyoruz?
-Sana abi demeyi öğretebileceğim bir yere Sadrettin.
+Ölüme gidiyoruz o zaman.
-...
"umarım ölüme gidiyoruzdur" diye geçirdi içinden Ceyhun, geceyi kirli tahtadan yapılma ama eski evlerinden farksız bir barakada geçirmeye karar verdi. Kardeşlerine paltosunu verip barakanın olmayan kapısını tahtalarla kapattı ve gitti, nereye gittiğini bilmeden ne düşündüğünü, ne yapmak istediğini, kardeşlerine nasıl aile olabileceğini bilmiyordu. Mahalle bakkalından hırsızlık yapıcaktı başka yolu yoktu, çöpleri karıştırıp çamurlu bir bez parçası buldu ve ağzına bağladı. Bir süre dükkanı izledi kapanma vaktine yakındı, yaşlı bakkalın eğildiğini çuval içindeki pirinçleri kaldırmaya çalıştığını gördü. Açlıktan başı dönmeye başlayan Ceyhun bütün gücüyle koşup dışardaki ekmek dolabına ulaştı, 2 ekmeği çıkardığı tişörtüne sardı hemen içeri koşup yaşlı adamın yarım bıraktığı peynir parçalarını da tişörtünün içine koydu ve kaçtı. Yaşlı adam son anda kalkıp eline geçirdiği sopayla Ceyhunun peşinden koşmaya çalışsa da yaşının verdiği yorgunluk, bitkinlikle yetişemedi. Büyük bir mutlulukla kardeşlerine koşan Ceyhun yolun yarısında adrenalinini yitirdi ve yere düştü. Ne kadar kalkmaya çalışsa da kalkamadı, üşüdü üzerinde tişörtü de yoktu, sadece yırtık pantolonu ve terliği vardı. Sürünmeye başladı, sürüne sürüne iradesiyle kardeşlerine ulaştı, kapı olarak gördüğü tahta parçasına doğru kolunu uzattı ve bir kez kapıya vurabildi, sonrasında gözleri kapandı ve derin bir uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümlülerin Baronu
AcciónSonunda başardım mı? Kavuşabilicek miyim sevdiklerime? Yeniden doğmak istemiyorum...