Multimedya; Her multiye amin yazmaktan klavyemde tüy bitti...
12 Mart için 132 gün
Azer'den ;
Yanımda oturan Kızılcanın işkence ettiği patlıcanı önünden alarak kendi önüme çektim.
Gözlemlediğim kadarıyla patlıcanların içinde ki biziller yüzünden rahat yiyemiyordu. Ağzını yakıyor, dilini kabartıyor olmalıydı.
Bana şaşkınca bakan pandanın elinin üzerini hafifçe okşadım. Tabağı önüme çekerek patlıcanın üzerine biraz yoğurt kattım. Tabağı tekrardan önüne ittim. Hala bana şaşkınca bakıyordu. Kulağına doğru yavaşça eğildim. Fısıldayarak,
" Dilinin yangısını başka şekilde de almak isterdim ama sonraya artık kızıl " Göz kırparak geri çekildiğimde nefesini tuttuğunu fark etmiştim.
Yanaklarının ışık hızı ile kızarması karşımda oturan adi herife rağmen keyiflenmemi sağladı.
Bir anda burnuma hızla dolan yasemin kokusu ile kızıl hatun yavaşça üzerime eğildi. Kokuyu ciğerlerime daha çok sığdırmaya çalışarak istemsizce öne doğru eğildim. Canset minik ağzını kulağıma yaklaştırarak " Bu konuda ne kadar yetenekli olduğunuzu biliyorum beyim " gözlerini arka arkaya kırpıştırdı.
" Sabırsızlıkla bekliyor olacağım" tıpkı benim ona yaptığım gibi göz kırparak benden yavaşca uzaklaştı.Sikeyim.
Bu kadın cidden...
Hiç bir şeyin altında kalmıyor.
Kasıklarıma hücum eden kanı umursamadan boğazımı temizleyerek sandalyede biraz doğruldum.
Şimdi olmaz. Hayır ! Şimdi sırası değil ! Onu kolundan tutup odaya götürüp o küçük ağzını...
Başımı hafifçe sallayarak kendime gelmeye çalıştım. Bu kadının üzerimde ki etkisi bambaşkaydı. Akla zarardı.
Dikkatimi yanımda ki oyuncu pandadan uzaklaştırmak için Şahin'e baktım.
Sarı bok.
Depomu patlatıp, mallarımı kaldırıyor, ağalıkta bana meydan okuyor sonra da gelmiş karşımda pişkin pişkin zıkkımlanıyor.
Ulan bir insan hiç mi akıllanmaz... Bu piç akıllanmıyordu.
Çocukluk arkadaşıydık. Beraber büyüdük. Babalarımız ve annelerimiz de samimiydi ama onunla ben , sanki doğduğumuz andan beri kıyasıya bir rekabet içindeydik. Bu önce oyuncaklarla başladı. Benim oyuncağım ister, alamaz ve kırardı. İntikam olsun diye koyun oyuncağını kırardım.... Milyonlarca alabilecek olmana rağmen onun elindeki şekeri gözdikerdim, neden bilmem hep daha tatlı gelmiştir.
Daha sonra bu Ufak tefek şeyler büyüdü. Liseye geçtiğimizde daha da ciddileşmeye başladı. Bir kız... Arkadaş grubu...
Ağalığa babamın yerine geçtiğim de , o da babasının koltuğunu devralarak babasının yerine geçti. Bu sefer işler çok daha ciddiye bindi. Artık elimizde hem aile şirketimiz, hem de yeraltı koltuğu vardı.
İllegal yoldan silah ticareti yapıyor. Amerika, Rusya, belgova gibi özel silah üretiminin babası olan yerlerden silah kaçırarak burada Mehmetçiğe çok ucuz, su parası bile etmeyecek şekilde satıyorduk.
Taa büyük büyük Yelkıran Ağa'nın döneminden beri bu düzen böyleydi.
Tüm işlemler, tüm getir götür , alım satım yasa dışı olduğu için askerler tabii ki ilk başta yanaşmak istememişler ama silahlar o kadar nadir ve ender ki karşı koyamamışlar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANSET | TAMAMLANDI
ChickLitYayınlanma tarihi (Başlangıç) : 1 Mart 2023 🍃🍃 Kızılca kadınlar serisi #1 İki ailenin birbirinin kızlarını karşılıklı olarak gelin almasına berdel denir. Size pekde ilginç olmayan bir bilgi söyleyeyim ; Berdelin kelime anlamı ' Değiş tokuş ' dur...