A£ 35

11K 637 85
                                    



Multimedya; ( Derin bir iç çekiş)





Canset'ten

Benimle konuşmaya çalışan ve sürekli bana seslenen görevlinin sesi yavaş yavaş netleşmeye başlarken sanki suyun altında uzun süre nefessiz kalmışımda bir anda su yüzeyine çıkmışım gibi derin bir nefes çektim ciğerlerime.

Elim hala kalbimdeyken yavaşça doğruldum. Ne ara yere çökmüştüm onu bile bilmiyorum. Kalbim öyle bir acıyla kavruluyordu ki bunun fiziksel mi yoksa ruhsal mı olduğunu kestiremiyordum.

Ağlamak istiyordum. Tek istediğim şey kendimi duvarlara çala çala ağlamaktı...

Görevli kıza beceriksizce gülümsemeye çalıştım ve sanırım beceremedim. Pekde umrumda değildi.

" Elbiseyi paket yapar mısınız? " Elimde ki sıkmaktan buruş buruş olmuş kırmızı bebek elbisesini uzattım.

Kadın bana şok içinde baktı. " T-tabi ama... Siz iyi olduğunuza emin misiniz ? " 

" Evet " Hayır .

Mağazadan elbiseyle birlikte çıktığımda başımın döndüğünü hissettim. İçimde ki yangın sönmüştü ama korları hala içimdeydi. Hala acıyordu...

Karşı yola geçerek hastaneye yürümeye başladığım da görüşümün puslu bir hal almaya başladığını hissettim. Başımı iki yana sallayarak kendime gelmeye çalıştım fakat bir faydası olmadı.

Bir an yer ayağımın altından çekilir gibi olup kendimi düşüyorum zannettiğim de ufak bir çığlık atarak tutunacak bir şeyler aradım. Elimi yanda ki duvara koyarak destek aldıktan sonra kimseyi ve hiç birşeyi umursamadan duvarın dibine çökerek oturdum.

Gelen geçen insanlar tuhaf tuhaf bakıyor, hatta bazıları ağızının içinde homurdanıyordu. Ama kimse gelipte iyi misin diye sormuyordu.

Midem bulanmaya başlamıştı ve oturmama rağmen sanki havaydaymışım ve düşüyormuşum gibi hissetmeme engel olamıyordum.

Başımı ellerimin arasına alarak sakinleşmeye çalışırken telefonum çaldı. Ekrana bile bakmadan açarak kulağıma yasladım.

" Yavrum nerdesin ? Hastaneye geldim aşağı in seni öğle yemeğine çıkaracağım. " 

Azer'in sesini duyduğumda derin bir nefes aldım. Midem daha bir şiddetle çalkalanmaya başlamıştı sanki. " Azer ben..." 

" Canset sen iyi misin ? " Sesi tedirgin gelmeye başlamıştı. Kurumuş dudaklarımı yalayarak yutkundum. " Hastanenin yanında ki kafeye giden kaldırımda... Oturuyorum. " 

Su cümleyi bile zorlukla kurduğumu hissettim. Telefonun diğer ucundan bir kaç hışırtı gelince Azer'in yürümeye başladığını anladım. Sonra telefon yüzüme kapandı. 

Elimde ki poşeti sıkıca tutarak karnıma bastırdım. Bulanmaması için mideme yalvaracak duruma gelmiştim.

Başım aşağı eğik bir şekilde otururken omuzumda bir el hissettim. Sonra da endişeli bir ses doldurdu kulaklarımı.

" Canset ? Ne oldu sana ? " 

Çenemi tutarak yüzümü kaldırdı. Göz göze geldiğimizde kahverenginin en güzel tonu olan gözlerinde ki o endişe ve panik ona hiç yakışmıyordu.

Cevap vermek için ağzımı açtım fakat aynı anda ağzıma dolan safra ile kafamı hızlıca çevirerek sırtımı yasladığım duvarın dibine kustum.

Azer saçlarımı toplarken " Nasıl bu hale geldin sen hatun ? " Diye konuşuyordu.

Çantamı işaret ederek zorlukla ' su' dediğimde yanımda ki çantayı açarak içinden su şişesini çıkardı. Ağzımı ve yüzümü iyice yıkandıktan sonra yine çantamdan aldığı peçete ile sildi.

CANSET  | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin