...
"İşte ben, Elizabeth Black. Şeytanın ta kendisi."
Şimdi Bomba düşmüştü ve patlamak üzereydi.
...
"Elizabeth Black mi?"
Marcel, kendi kendine konuşuyor gibiydi daha çok. Gözleri karşısındaki kadını buldu, hala gülüyordu.
"Beni tanıyamadın mı?"
"Seni tanımam mı gerekiyor? Çünkü seni hayatımda bir kere bile görmedim."
Elizabeth, incinir gibi bir ifade yaptı. Elini kalbine götürdü.
"Ah! İşte şimdi kalbimi kırdın. Nasıl anlamazsın?"
Alayla güldü, doğruldu.
"Marcellus? Hatırla sadece."
Adam, sinirleniyordu. Bu kadın karşısında resmen onunla kafa buluyordu.
"Neyi hatırlamamı istiyorsun?"
Elizabeth, usulca baktı.
"Öldürdüğün cadıları. Arya, Seline, Angel ve daha fazlası. Ha, en son olan Emma'ydı. Hani şu öteki tarafı boylayacak olmak nasıl bir şey diyerek boynunu kopardığın."
Marcel kelimenin tam anlamıyla dumura uğramıştı. Tüm bu isimleri, Emma'yı hatta ölümünü nasıl bilebilirdi?
Davina'dan uzaklaştı kızın itirazlarına rağmen. Elizabeth'e yaklaştı tam karşısında durdu.
Avlunun girişinde karşı karşıyaydılar.
Dış tarafta Elizabeth vardı içerde ise Marcel ve kökenler."Söyle bana Elizabeth, bunu nasıl biliyorsun?"
Alayla güldü Elizabeth. Kollarını göğsünde kavuşturdu.
"Sana söylemiştim, daha önce tanıştık. Bütün o öldürdüğün cadılar ve Emma. Hepsi bendim. O zamanlar..."
Bedenini gösterdi.
"...Vücuduma sahip değildim, bu yüzden hedef seçtiğim kişilerin bedenlerinde konaklıyordum. Tabi bunu aylar önce bıraktım. Çünkü, kendimi geri aldım. Ve şimdide.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELIZABETH : House Of Mikaelson
FanfictionGeçici zevkler,hevesler,kalp kırıkları yarım kalan aşklar,körelmiş duygular... Kökenlerin Mystic Falls'a gelişiyle herkesin hayatı altüst olmuştu. Stefan,Elena,Damon,Bonnie,Caroline... Hepsi Klaus'un başlarına gelebilecek en kötü şey olduğunu düşünü...