...
Amaris perişan haldeydi. Kaç gün kaç ay geçmişti bilmiyordu ama canı yanıyordu. Kendisini Mikaelson evinde bulunan odasına kapatmıştı. Ne gün yüzüne çıkıyordu ne de bir başkasıyla konuşuyordu.
Elijah onun için çok endişeleniyordu. Rebekah ve Klaus da öyle.
Ama nafile. Elijah onu neredeyse eliyle besliyor ve hayatta kalması için çaba sarf ediyordu. Amaris yürüyen bir ölü gibiydi.O bir anne olmuştu.
Ve aynı gün bebeğinden olmuştu.Canı yanıyordu. Bebeği ve Elizabeth için. Arkadaşı ve bebeği. İkiside onu terk etmişti. Elizabeth'ten nefret etmek istiyordu. Ondan iliklerine kadar soğumak istiyordu.
Ama o kadar yıllık birliktelik, kardeşlik unutulamazdı. Amaris de unutamıyordu. Ona öfkeliydi, nefret edecek kadar. Yapamıyordu. Hala daha onu seviyordu. Ve bunun için kendinden nefret ediyordu.
Hayal kırıklığına uğramıştı. Sırtından bıçaklanmıştı. En sevdikleri tarafından hem de ikinci kez. Kendisine acıyor ve kızıyordu. Ne kadar aptal olduğu hakkında konuşuyordu.Tam anlamıyla dibi boylamıştı işte rezil bir şekilde.
Elijah da onun gibi perişandı.
Rebekah onlara bakarken acı çekiyordu, Klaus ise kendi içine hapsolmuş ve katliamlara devam ediyordu. Sanki daha vahşileşmişti.
Bir de başlarına çıkan yeni sorunlar vardı.Anneleri, Finn ve Kol başka bedenlerde, babaları ise kendi bedeninde geri dönmüştü. Mikaelson ailesi için durum her zamanki gibi çok karışıktı.
...Patlama ve dövüş sesleri dışarıda her yerdeydi. Amaris yattığı yerde kulaklarını kapattı. Kurt adamlar ve vampirler birbirlerine girmişlerdi. Kurtlarda Esther'in büyü kitabından bir sayfa yardımıyla yapılan yüzükler vardı. Kurtların güçlerini özgürce kullanmalarını sağlıyordu.
Ama sayılı yapabilmişlerdi. Sadece 12 tane. Ve şimdi Klaus onları geri alıp öldürmek için yeni bir savaş başlatmıştı. Aylardır çok bile sabretmişti. Malikane savaş alanıyken, Elijah Amaris'e, o kadının, kurtların liderinin işini bitireceğini söyleyip gitmişti. Amaris kendi kendine düşündü. O kadının, Frencesca denen o kadının kendisine ve oğluna neler yaptığını düşündü.
Onları cadılara o kadın telsim etmişti. Canlarını o teslim etmişti.
Yumruğunu sıktı. Bir anda ayağa kalktı. Çatışma sesleri gelmeye devam ederken yüzündeki karanlık ifadeyle odasından çıktı. Botları tahta zeminde ses çıkarırken ilerlemeye devam etti.O kadını gebertmek istiyordu.
Kan istiyordu.Merdivenlere yöneldi. Hayley ve bir kaç vampir aşağıda dövüşüyordu. Genç kız Amaris'i görünce endişeyle seslendi.
"Amaris! İçeri gir!"
Genç kadın onu takmadan kapıya yöneldi. Önüne bir kaç kurt çıktı.
Ona saldırmak ve öldürmek istediler.
Hayley bağırdı."Dikkat et!"
Gerek yoktu. Amaris anında öldürdü onları. Yüzüne kan sıçradı, gözleri mavi mavi parıldadı. Pençeleri kan oldu.
Saçları uçurşurken evden çıktı.
Koşar adımlarla kadının evine yöneldi.
Biliyordu, Elijah da herhangi orada olabilirdi.Kurt hızını kullandı, kullanmak istedi.
Saniyeler içinde orada oldu. Elijah da öyle. Adam bahçedeki kurtlardan kurtuluyordu. Amaris'in geldiğini hissetti anında arkasında bitmesiyle.
Hemen arkasına doğru saldırdı ve kızı ağaca bastırdı vampir hızıyla. Kadın ile burun buruna geldi."Amaris!"
Şaşkınlıkla mırıldandı. Göğüsleri birbirlerine değdi nefes alış verişlerle.
Amaris ona baktı. İki kahve buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELIZABETH : House Of Mikaelson
FanfictionGeçici zevkler,hevesler,kalp kırıkları yarım kalan aşklar,körelmiş duygular... Kökenlerin Mystic Falls'a gelişiyle herkesin hayatı altüst olmuştu. Stefan,Elena,Damon,Bonnie,Caroline... Hepsi Klaus'un başlarına gelebilecek en kötü şey olduğunu düşünü...