Yorum yorum yoruuuum
...Elizabeth karanlıkta evin penceresini gözetledi. Birinin olup olmadığını yokladı usulca. Pencereden içeriye girdi kimsenin olmadığını görüncede.
Tahta zemin hafifçe gıcırdadı. Elizabeth yatakta boylu boyunca yatan adama baktı. Arada gözlerini oynatıyordu, yüzünde acılı bir ifade oluyordu. Esther ona zihninde işkence ediyor olmalıydı. Elizabeth yumruğunu sıktı. Bunu yapıp yapmama konusunda hala karasızdı adamın biraz uzağında dikilirken.Emin değildi, belkide korkuyordu.
En sonunda düşünmeyi keserek yavaşça ona yaklaştı. Ona yakından baktı. Yutkundu.Gözlerini kırpıştırdı ve titreyen elini onun alnına koydu. Gözlerini kapattı. İçeriyi bir hava akımı doldurdu mırıldandığı bir kaç büyüyle.
Saniyeler içinde gözleri yeniden aralanırken, acılı ifadesi dinmeye başlayan adama baktı. Cebine koyduğu kremi eline aldı. Klaus'un söylediği bitkiden yapmıştı bunu,Esther'in tarifiydi. Kremi adamın boynuna sürdü.
Tedavi bitmişti işte.Biraz geri çekilip adama baktığında aklına eskiler geldi. Küçük Elizabeth, Amaris,Klaus,Elijah ve diğerleri.
Özgürce kırlarda dolaştığı, at sürdüğü, annesinin kucağında uyuduğu günleri özledi. Her şey özledi. Gözleri yumuşadı, kendisine baktı ve utandı. İnsanlığını kapatacak kadar kendinden geçmiş olduğuna kızdı.Zayıf olduğuna kızdı.
Dikkati hareketlenmeye başlayan vampirle dağıldı. Bu sırada kulağına da merdiven sesleri gelmişti. Amaris geliyordu. Hafifçe tebessüm etti, Elijah'a baktı. Alayla güldü."Sanırım uyandığında benim yerime Amaris'i görmeyi tercih edersin."
Arkasına dönüp pencereye zıpladı. Rüzgar saçlarını dalgalandırırken son kez baktı. Amaris'in eli kapi kolunu tutup açarken o da eş zamanlı olarak kayboldu. Genç kadın içeri girdiğinde sonuna kadar açık olan pencere ve uçuşan tül perde ile karşılaştı. Onunda saçları uçuştu. İçini garip bir his kapladı kalbine ağır gelen.
Dikkati öksüren Elijah ile dağıldı ve hemen ona yaklaştı. Adam kendine gelmeye başlamıştı.
Hemen yanına oturdu Amaris, elini tuttu. Seslendi, onu çağırdı."Elijah."
Elijah gördüğü kabusun nihayet bittiğini hissederken gözleri yavaşça açıldı. Onu kabusundan çekip çıkaran Amaris'i gördü.
"Amaris."
Ne olduğunu anlayamadı. Ne olduğunu anlayamadı. Amaris ona bakarken dolu gözlerle gülüyordu. Elini sıkıyordu sıkıca.
"Sonunda uyandın."
Göz göze geldiler. Elijah onun yüzündeki hüzünlü gülümsemeyi gördü. Ona daldı, onu sevdi.
Klaus içeriye daldı elindeki bitkiyle. Ağabeyine şaşırarak baktı."Nasıl uyandın?"
Amaris gözlerini ona çevirdi.
"Ne demek istiyorsun? Sen yapmadın mı?"
Sarışın şaşkınca kafa salladı olumsuz anlamda.
"Hayır, ben değildim. Kremi daha yeni hazırladım Tanrı aşkına, nasıl ben olabilirim?"
Marcel Klaus'un hemen ardındaydı.
"Öyleyse kim?" diye sordu.
"Kim tedavi etti?"
Amaris'in içi bir garip oldu. Sanki bir şey doğdu veya hissetti. İstemsizce bakışları pencereye gitti. Gözleri açıldı yavaşça, kahve göz bebekleri büyüdü. Yüzünde heyacan,şaşkınlık ve mutluluk vardı.
Aniden Elijah'ın elini bıraktı. Hızla pencereye koştu. Diğerleri ne yaptığını anlayamadı. Genç kadın tül perdeyi iyice çekti ve pencereyi sonuna kadar açtı. Dışına baktı parmaklıklara tutunurken. Saçları rüzgarla geriye savruldu, gözüne bir çiçek çarptı.
Pencere pervazına düşmüş yalnız bir çiçek. Beyaz bir zambak vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELIZABETH : House Of Mikaelson
FanfictionGeçici zevkler,hevesler,kalp kırıkları yarım kalan aşklar,körelmiş duygular... Kökenlerin Mystic Falls'a gelişiyle herkesin hayatı altüst olmuştu. Stefan,Elena,Damon,Bonnie,Caroline... Hepsi Klaus'un başlarına gelebilecek en kötü şey olduğunu düşünü...