...
"Anne"
Kızın gözlerinden yaşlar akarken gerçekliği reddetti. Kafasını sağa sola sallarken geriye gitti.
"Hayır,Hayır. Sen olamazsın, hayır."
Kadın gülümsedi sadece. Kollarını iki yana doğru açtı. Sarılmasını bekledi giydiği beyaz elbise uçuşurken.
"Gerçeği biliyorsun kızım."
Elizabeth annesini tanırdı, bilirdi. Hissederdi.
"Anne..."
Daha fazla dayanamadı ve koştu. Saçları rüzgarla geriye uçurşurken kadına doğru koştu ve sıkıca sarıldı. Birbirlerine sıkıca sarıldılar. Elizabeth yüzünü annesinin boynuna gömdü.
"Seni çok özledim..."
Kadın kızının artık tamamen kızıl-turuncu olan saçlarını okşadı usulca. Tek kelime etmeden onu sakinleştirdi. Elizabeth yüzyıllar sonra sonunda kalbinde o sıcaklığı yeniden hissederken usulca tebessüm etti gözlerini kapatarak. Annesinin göğsünde gözleri kapalı tebessüm ediyordu.
"Seni özledim."
Olivia güldü.
"Bende seni özledim. Bende seni özledim."
Kızının yüzünü elleri arasına alırken göz yaşlarını sildi. Elizabeth hüzünle ona baktı.
"Nasıl buradasın" dedi.
"Büyüden nefret ederdin sen. Bu yüzden seni asla geri getirmeyi düşünemedim bile nefret edersin diye."
"Haklısın. "
Tebessüm etti.
"Nefret ediyorum. Ölen, ölü kalmalıdır."
"O zaman neden buradasın Anne?"
Olivia hüzünle tebessüm etti daha çok.
Kızının hüzünle iyice sildi, saçlarını yüzünden çekti."Esther."
"Ne?"
Kız annesinden uzaklaşırken şiddetle baktı.
"O ne alaka!?"
"O rica etti. Seninle konuşmam gerektiğini söyledi. Buraya gelmemi sağladı."
Elizabeth anlamayarak baktı. O kadın mı kendisine iyilik yapmıştı.
"Ama nasıl-"
Olivia onun sözünü kesti ve kızına yaklaştı. Ellerini tuttu.
"Elizabeth."
Göz göze geldi iki yeşil göz.
"Sencede artık bırakma zamanı gelmedi mi? Ansel'le zaten konuştun değil mi?"
"Evet."
Sessizce mırıldandı genç kız. Annesi gülerek devam etti.
"Öyleyse, artık bitsin. Artık Mikaelson'lar ile savaşı kes."
"Biliyorum anne. "
"O zaman neden hala nefret ediyorsun."
Elizabeth merakla baktı.
"Kimden?"
"Mikael'dan."
Kızın yüzü donar gibi oldu. Mikael ile ilgili bütün nefretini kustu. Onları terk ettiğini, asla babalık yapmadığını, Ansel'i katlettiğini...
Olivia sadece tebessüm etti."O seni severdi Elizabeth. Ama yetersizdi."
Olivia'nın gözleri uzaklara daldı.
"Ona aşık olduğumda ailemi henüz yeni kaybetmiştim. Annem bir periydi, ölüm perisi. Çığlığı ile yaydığı dalgalarla birini öldürebilecek güçteydi. Ama kendisini saklardı. Çünkü geçmişten bugüne periler hep cadıların yemeği olmuştur. Peri olmak lanetli sayılırdı çünkü gün gelip cadının biri senin gücünü içinden çekip seni öldürebilirdi. Periler cadıların yemeğiydi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELIZABETH : House Of Mikaelson
FanfictionGeçici zevkler,hevesler,kalp kırıkları yarım kalan aşklar,körelmiş duygular... Kökenlerin Mystic Falls'a gelişiyle herkesin hayatı altüst olmuştu. Stefan,Elena,Damon,Bonnie,Caroline... Hepsi Klaus'un başlarına gelebilecek en kötü şey olduğunu düşünü...