Biz bu yolun yolcusuyuz, zorlansak bile seçim yapmak bize asla düşmezdi ama bu sefer ayrılmak diğerlerinden daha zordu.
Akşama kadar vaktim kısıtlı olduğu için önce harekat merkezine geçip kızlara bir bakmak istedim hem de Aslı'dan görevin detaylarını öğrenmem gerekiyordu.
"Kız bu surat ne?" dedi Aslı, merakla. "Görev olsun diye yakamıza yapışırdın sen."
"Selim Yüzbaşı'dan ayrılıcak ya." Büşra oturduğu sandalyeyi iterek bize yakalştı.
"Sende Bora'yla ayrılsaydın görürdüm seni."
Büşra'ya baktığımdığımda gözlerini kaçırmıştı hemen.
"Ne?"
"Al bu da senin dibinde hiçbir şeyden haberi yok." Aslı koluma vurmuştu hemen. "Ya hastanede Asel Büşra'nın kucağında uyduğunda Bora üstündeki montu ikisinin üstüne örttü."
"Sende ondan başka bir şey çıkardın."
"Bakışlardan Aslı'cım bakışlardan. Senin bakışlarında uzun zamandır masum bakmıyor."
Aslı'da Büşra'da şaşkınca bana bakıyordu. Nasıl öğrendiğimi merak eder bir şekilde?
İstihbaratçı olmak bunu gerektirirdi. Dikkatli bakmak ve sessiz olmak...
"Yerin yedi kat altından haberi oluyor kızın." Büşra şok halinde mırıldansa da duymuştum.
"Sen iflah olmazsın."
"Teşekkür ederim." ikisi de hala şok halindeydi. "Görevden bahsedelim artık yeter bu kadar eğlence."
Uzun uzadıysa görev ve plan hakkında konuşmamız lazımdı artık.
"Gidiceğin yer ne kadar sessiz ve ıssızda olsa unutmayalım ki Ahtapota bu uranyumun peşinde. O yüzden de gidiceğin bölgede fazlaca adam bulunmakta."
"Peki ne kadar sürem var bu uranyumun yerini değişmek için." Büşra'ya döndüm.
"Hesaplamalara göre gece yarısı yola çıktığın için gün aymaya başladığında anca Ortadoğu'ya gitmiş olursun. Uranyumun olduğu bölgeye varman içinde çok hızlı hareket etmen lazım. Ne kadar zamanda orada olurlar bilmiyoruz."
"Bir bilinmez denklem var önümüzde onu çözmeye çalışıyoruz. Doğru mu analdım?"
"Bu sefer tek bilinmeyen de yok, birçok bilinmeyen var. Uranyumu fark ettikleri an senin peşine düşerler. Seninde Türkiye'ye dönmen zorlarşır."
"Kolay ne zaman bizi buldu ki Aslı?"
Hayatımızda imkansızlıklar ve zorluklar zirve noktadaydı.
Planı detaylı konuştuktan sonra hazırlık yapmak için üsse geçtim.
"Kaldık baş başa atmaca."
Gören deli zannederdi, silahla konuşuyordum resmen.
"Komutanım yardım lazımdı." gelen Süleyman abi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi&Yeşil
SpiritualDağların yeşilliği, Gökyüzünün maviliğinin birleştiği hep ince bir çizgi vardır. Kavuşamazlar ama sevmektende vazgeçemiyecekleri bir çizgi. İki asker...biri Yeşil gözlü Yüzbaşı diğeri ise Mavi gözlü Astsubay. Onların ince çizgisinde kavuşmak yazıyor...