"Selim?"
Yazar . 3 Saat Önce
"Bitanesin Çelebi abi. Senden haber bekliyorum."
Bilge kapattığı telefonun ardından kızları aramıştı aynı anda.
"Nolur evet dedi de."
"Benden kaçar mı hiç Baharı'ım?"
Cengiz karşısında oturan karısının hala ne çevirdiğini anlamamıştı.
"Asıl soruyu soruyorum. Hangi cesur kızımız Aysima'ya haber veriyor?"
Herkesin bakışları aynı anda Aslı'ya dönmüştü.
"Saçmalamayın bak öğrenirse benim mahveder. Karışmayın bu işe."
"Aslı haklı kızlar bence bu işe hiç bulaşmayalım."
"Bilge şu ikisini gruptan atamıyor muyuz?" dedi Sedef, Aslı ve Büşra'ya ithafen.
"Siz ikiniz ne olduğunu biliyorsunuz demi?"
"Hem evet hem hayır. Sadece bilmemiz gereken kadar biliyoruz Bilge."
"Aslı başladın yine gizemli konuşmalara. Neyse ben ararım."
"Bizi habersiz bırakma."
"Tamam."
Sonunda Bilge telefonu kapattın dermiş gibi bakıyordu Cengiz.
"Ne çeviriyorsunuz siz? Önce Çelebi usta sonra kızlar."
"KIzmıcağına söz ver."
"Güzelim önce söyle bende kızıp kızmıcağımı söylerim."
"Yeşil ve mavi barışması." bilge çekinerek bakmıştı karşısında gülen adama.
"Aysima gitti, ne düşünceyle, ne yaptığını anlamadım ama kırık bir kalp bırakıp gitti." Selim'in halini en çok Cengiz görmüştü. "Bırakalım ne istiyorlarsa yapsınlar ama karışmayın."
"Ama düğünde birbirlerine nasıl baktıklarını gördün? Hem bebeğe koyduğu ismide duydun."
"O yüzden dedim ya bırakalım bizim iki inatçı halletsin bu durum."
"Onlara kalırsa o inatçı asla barışmaz."
Bu konuda çok haklıydı Bilge. Asla barışmazlardı.
|Şimdi|
"Sen ne zamandır oradasın?"
Yutkundum ama zorla, eğer duyduysa bu işin peşini bırakmaz.
"Yumurtayı ben götürüm."
Çelebi usta elimden yumurta tavasını kaptığı gibi mutfaktan çıkmıştı.
"Bircan gel buraya!" giderken bize bakan Bircan abiye bağırmayı da ihmal etmemişti.
"Ne zaman geldin?"
"Şimdi geldim işte."
"Bir şey duydun mu?" duymamış olsun, lütfen.
Susmuş ve bir cevap bile vermemişti. Gözlerinde saf bir nefret vardı, bir zamanlar sevgiyle bakan o yeşil gözlerde.
İnsan nerede yanlış yapıcağını bilirse onunla yüzleşemezmiş. Bende bu gözlerdeki nefretle yüzleşmekten korktum her zaman.
Belki de biz artık birbirimizi konuşmadan duyamıcak kadar yabancıydık.
"Nasılsın?" vericei tepkiden korkarak sormuştum bunu.
"Çok mu umrundaki soruyorsun?"
Çok umrundaydın ama bunu sana belli edemezdim. Belli edersem senden kaçamam ki yeşilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi&Yeşil
SpiritualDağların yeşilliği, Gökyüzünün maviliğinin birleştiği hep ince bir çizgi vardır. Kavuşamazlar ama sevmektende vazgeçemiyecekleri bir çizgi. İki asker...biri Yeşil gözlü Yüzbaşı diğeri ise Mavi gözlü Astsubay. Onların ince çizgisinde kavuşmak yazıyor...