Neresi benim yerim, nerede durmalıyım, nereye gitmeliyim? Bu soruların bir cevabı yoktu. Bu kadar acının içinde kime sığınıcam ben?
Kendime iyi gelmek istiyorum aartık. İçimde kalan o kız çocuğunun ellerini ısıtmak, yanaklarından öpmek, sırtını sıvazlamak istiyorum. Ona 'bunların hiçbiri senin suçun değil. Asma suratını, gülümse.' demek istiyorum. Belkide o kız çocuğunu bulmak istemiyordum, görmek istiyordum, görünmek istiyordum.
Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm. Nereye gittiğimi bişmeden yürüdüm. Bana eşlik eden bir yağmurda vardı,içinde ağırlıkları yamur damlası olarak düşüren bulutlar...
Nereye geldiğimi fark edince kafamı kaldırdığımda bir çift yeşil gözle karşılaştım. Sanki yıllar sonra karşılaşmışım gibi geliyordu. Sarılmak istedim, ayaklarımda adım atacak derman yoktu. Kendmi onun karşısında hiç bu kadar çaresiz hissetmedim.
Dibime kadar gelip şemsiyeyi ıslanmama için tuttu. "Bir Japon efsanesine göre yağmurlu bir günde biri size şemsiye ıslatırsa, kader iplerinizi sınsuza dek birbirlerine bağlarmış."
Selim
"Al bakalım sıcak ıhlamur." kupayı Aysima'nın önüne koydum.
Cengiz arayıp sadece Aysima'yı bulmamı söylemişti. Dışaarı çıktığımda binanın önünde yağmurda ıslamış bir mavi buldum. İlk işim hasta olmasın diye kıyafetlerini değişmesi için banyoya göndermiştim.
Boş gözlerle bana bakıyordu, tek kelime daahi etmiyordu. "Ne oldu mavim? Sesini yine esirgiyicek kadar ne yaşandı bu gece?"
Bilge'nin yaralandığı gün olduğu gibi konuşmuyordu. Poların kolunu daha çok çekerek ellerini kapattı. Kafasını kolllarına yaslıyarak dışarı iziliyordu. Ve ben ne yapıcağımı bilmiyordum.
Devrem
Cengiz kafayı yemek üzeriyim noldu bu kıza?
Selim, Aysima nasıl?
Berbet.
Yıkılmış.
Sessizliğe gömülmüş.Her şey öğrenmiş.
Bizim bile bilmediğimiz her şeyi öğrenmiş devremO her şey ne işte?
Aysima yıkılır diye ikizinin öldüğünü saklamıştık ama...
Lan Cemre kardeşimiş benim.Aysima'nın bahsettiği ikizi Cemre mi?
Devre bu kızın en büyük kabusu Cemre'nin şehit olmasıydı.Bu gece evden enkaz çıktı devrem.
Annesini sildi, bize yabancısınız dedi.
Selim nolursa olsun yalnızz bırakma.
Aysima'nın sessizliğini biliyorsun.Biliyorum devrem.
Telefonnu bırakıp Aysima'ya baktım. Hala aynı konumada duruyordu. Sanki küçük bir çocuğun elinden sevdiği oyuncağı almışsınızda küsmüş gibi.
Oturduğum yerden kalkıp Aysima'nın yanına oturdum. "Naz yine sırtını dönüp küstü mü mavim? Onun kalbi çok acıyordur demi?"
Odak noktasına girdiğimde bakışları beni buldu. Bu mavi gözler ilk defa bu kadar duygusuz bakıyordu. Sorduğum soruya sadece kafasını sallayarak cevap vermişti.
"Peki Naz yine öfkeli mi? Yoksa kalbi mi kırık?"
Yine kafasını sallayarak cevap vermişti. Ama hangi sorduğum soruya cevap vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi&Yeşil
SpiritualDağların yeşilliği, Gökyüzünün maviliğinin birleştiği hep ince bir çizgi vardır. Kavuşamazlar ama sevmektende vazgeçemiyecekleri bir çizgi. İki asker...biri Yeşil gözlü Yüzbaşı diğeri ise Mavi gözlü Astsubay. Onların ince çizgisinde kavuşmak yazıyor...