"Komutanım."
Kapının önnde gördüğüm düğün yazısıyla Hamza abiye döndüm.
Yolda Şırnak'a dönmediğimizi fark etmiştim ama buraya geliceğimizi hiç tahmin etmiyordum
"Burada olmayı çok istiyordum bizde ufak bir izin aldık."
Görevdeydik biz, hangi ara yapmıştı?
"Aysima." Ali abiyi görmüştü. "Hamza, devrem."
"Ali'm."
Bugün daha ne kadar şaşırabilirdim bilmiyorum.
"Napıyorsunuz burada kardeşim?"
"Bizim yavru kurtu yetişmesi gereken bir düğüne getirdikte."
Ali abinin bakışları beni bulduğunda şaşırdı. "Aysima?"
Ses çıkarmadan gidip Ali abiye sarıldım.
"Sen gelmiyordun hani."
"Benimde haberim yoktu abi. Bana da süpriz oldu biraz."
"Sen gelmicem dediğinden beri bizimkiler baya üzüldü."
"Neredeler şimdi?" merakla sordum.
"Kızlar gelin odasında, Cengizler de damat odasıında hazırlanıyor."
"Komutanım?" onay alamak için Hamza abi'ye döndüm.
"Git hadi çok bile dayandın."
"Girişten merdivenlerden çıktığında sağdaki oda gelin odası tam karşısında da damat odası."
Başımı sallayarak düğün salonundan içeri girdim. Salon demek az kalırdı burası baya saray gibiydi.
Önce bizm pamuk şekeri görsem iyi olurdu. Hızla çıktığım merdivenlerde gelin odası yazısını görünce kapıyı çaldım.
"Cengiz abi yeter!" Bahar sinirle kapının arkasından konuşuyordu. "Düğün saati gelene kadar göremezsin Bilge'yi."
Bahar kapıyı açtığında karşısında beni görünce şaşırmıştı, beni beklemediği kesindi.
Sessiz olmasını işaret ettim. İçeri girdiğimde Bilge'nin arkası bana dönük olduğu için görmüyordu geldiğimi. Kızlardan ilk fark eden Büşra oluca yanındaki Sedef'i dürtmüştü hemen. Diğerleride onların tepkisini görünce beni fark ettiler.
"Bilge."
"Efendim Bahar?"
"Aysima'ya kızdın mı gelmicem diyince?"
Cevabı bende merakla bekliyordum. "Kızdım ama gelmediği için değil bize kendini bu kadar özlettiği için kızdım."
"İki elim kanda da olsa bu düğüne geliceğimi söylemiştim." aydan Bilge'nin tepkisine bakıyordum bir yandan. "O iki eldeki kanı sadece vatanımız engeller. Her zaman öncelliğimiz görevimiz."
Bilge gelinliğinin eteklerinden tutup bana doğru dönmüştü. Her an ağlayabilirdi şuan bunu istiyiceğim en son şey.
"Aysima."
"Sakın ağlıyım deme." sıkı sıkı sarıldım. "Seni ağlattım diye çenesinden kurtulamam."
"Rahat vermedi sabahtandır."
Yapmıştır öyle şeyler...
Bilge'ye biz sarılırken kızlarda bize sarılmıştı. Sanki kocaman bir çemberin içine almak ister gibi.
"Yeter be boğuldum." Bilge'nin isyanıyla ayrılmıştık hemen. "Üstümde resmen 10 kilo taşıyorum."
"Seni pamuk şeker hemen mızmızlan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi&Yeşil
SpiritualDağların yeşilliği, Gökyüzünün maviliğinin birleştiği hep ince bir çizgi vardır. Kavuşamazlar ama sevmektende vazgeçemiyecekleri bir çizgi. İki asker...biri Yeşil gözlü Yüzbaşı diğeri ise Mavi gözlü Astsubay. Onların ince çizgisinde kavuşmak yazıyor...