Flashback
Masadan ayrılıcağımız sırada Büşra gelmişti. Bu kızın gelişleri her seferinde beni daha çok korkutuyordu.
"Komutanım istihbarattan haber geldi."
"Dinliyoruz seni."
"Cem'in de o köyde olması bekleniyormuş."
"Hemen hazırlıklar yapılsın. Pençe sizde çıkıyorsunuz."
"Emredersiniz Komutanım."
Hazırlıklar tüm hızıla devam ediyordu.
"Ali abi siz burada bekleseniz biz haber verince köye girersiniz olmaz mı?"
"Aysima haklı Ali fazla dikkat çekeriz bu şekilde."
Ali abi aklında bir şeyleri tarıyordu. Bizimkiler desen her an saldıralım peşindeler.
"Haklısınız."
"Ali bunu yalnız göndermek demek. Başına bela almak demek." sinirle abime bakıyordum. "Kendine dikkat ediyorsun orada. Kötü bir şey olduğunda hemen atlamıyorusun."
"Tamam annecim başka isteğin var mı?" silahımı belime takarken abime baktım.
Tim tabiki bizim bu halimize gülüyordu.
"Ciddiyim ben."
"Bende askerim unuttun mu Yüzbaşı?"
"Vallahi sen halla benim baş belası kardeşimsin Astsubay."
"Bu şey mi demek? Başını belaya sokarsan seninle kavga ederim."
"İsteyince ne güzel anlıyorsun."
Hep anlıyordun da anlamamazlıktan geliyordum diyelim biz ona.
"Aysima konuşalım mı biraz?" dedi Selim, sessizliğini bozarken.
Olayları anlattıktan sonra hiç konuşmamıştık. Daha doğrusu ben konuşmaya cesaret edememiştim.
"Olur."
Selim dışarı doğru yürüdüğünde peşine takıldım. Kendimi her türlü konuşmaya hazırlasam iyi olurdu.
Hangarın dışına çıktığında durunca son anda çarpmaktan kurtulmuştum.
"Dün geceden beri çok düşündüm Aysima. Başta anlatmadın diye çok kızdım sonra birbirimize söz verirken canımızda yansa, birbirimizi kırsakta bir arada kalıcağımızın sözünü verdiğimiz aklıma geldi." biraz dediklerinden rahatlasamda konuşmanın sonu nere gidicek diye merak ediyorum. "Bu kolye ait olması gereken yer benim yanım değil."
Cebinden çıkardığı kolyeyi bana uzattı.
"Selim bu kolye yönünü kaybettiriyor. Senin canını yakmama sebep olucak."
"Hayır, bu kolye senin boynunda hep kuzeyi gösteriyor. Doğru yönü sana gösteriyor, kalbini kime emanet ettiğini." bana yaklaşmıştı. "İzin var mı?"
Başımı sallamakla yettindim. "Selim affetme, affedersen acıttığım bu kalbi unutturum."
Dipdibe olduğumuz için sessiz konuşmalarımızı bile duyuyorduk.
"Ben seni Kartal yuvasında affedeli çok oldu mavim." uzun zaman olmuştu ondan bunu duymayalı. "Şimdi bunların konuşma sırası değil. Görevden sonra her şeyi uzun uzun konuşucaz bitanem."
Ben dediği mavim kelimesinde takılı kalmıştım.
Kafamı bir anlığına kaldırdığımda bütün timin bizi izlediğini görmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi&Yeşil
SpiritualDağların yeşilliği, Gökyüzünün maviliğinin birleştiği hep ince bir çizgi vardır. Kavuşamazlar ama sevmektende vazgeçemiyecekleri bir çizgi. İki asker...biri Yeşil gözlü Yüzbaşı diğeri ise Mavi gözlü Astsubay. Onların ince çizgisinde kavuşmak yazıyor...