Tamam, işte şimdi korkmaya başlıyorum. Düşünsenize, pencereden düşerek bir kız ölüyor ve ölümünden yaklaşık bir ay sonra elektrikler kesikken sadece tahta açılıyor ve üstünde o kız ile ilgili garip şeyler yazıyor.
Tamamen algılayamıyordum. Kim bu yazıyı nasıl yazmıştı? Elektrikler kesilmemiş miydi? Bu ne zaman yapıldı?
Koridorlarda öğretmenler gezinmeye başladı. Hepsi birbirine tahtadaki yazı herkeste mi çıktı diye soruyordu. Geçen birkaç dakikanın ardından her akıllı tahtada bu yazının çıktığı anlaşıldı. Neler dönüyordu, kim yapıyordu bilmiyorum ama şuan tek istediğim onların yanında olmaktı.
Yine birkaç dakikanın ardından hocamız geri sınıfa geldi.
"Arkadaşlar biliyorum, fazlasıyla tuhaf bir durum ama şuan sakin olup konferans salonuna çıkmamız gerekiyor. Müdür mesaj attı. Hadi bakalım."
Hepimiz ayaklandık ve sınıftan çıkmaya başladık. Tek derdim şuan kalabalık arasından arkadaşlarımı görüp yanlarına gitmekti.
Koridor boyunca ya da merdivenlerde denk gelmedim onlarla ama konferans salonunun olduğu kata çıkan son merdiveni de çıktıktan sonra karşımda Changbin Hyung'u gördüm.
Hızlı adımlarla ona doğru gittim ve direkt sarıldım. O da korktuğumu anlamış olacak ki hemen geri sarıldı.
"Korktun mu?"
"Çok tuhaf."
"Haklısın. Gel, diğerleri içeride. Yer tuttuk. Sen gelmeyince birimiz kapıya çıkalım da seni alalım dedik."
"Anladım. Teşekkürler."
Gülümseyip başımı okşadı ve koluna sarılmışken içeri girdik. Bizimkileri gözlerimle aradım ve tam bulduğum sırada da Changbin Hyung beni o tarafa yönlendirdi.
Beni ortalarına oturtmuşlardı. Daha iyiydi.
Chan Hyung bizi sakinleştirmek için konuştu.
"Endişelenmeyin, salağın biri şaka yapmak için yapmıştır."
"Böyle şaka mı olur abi? Kız öldü." dedi Minho Hyung.
"Haklısın. Kesinlikle haklısın. Böyle dalgaya alınacak bir şey kesinlikle değil. İşte hangi vicdansız yaptıysa artık."
"Ama bütün akıllı tahtalarda elektrikler kesikken çıkması çok ilginç değil mi?" dedi Felix Hyung.
"Bildiğim kadarıyla kod sistemleri o kadar da karışık değil ama..." diyip duraksadı Chan Hyung.
"Ama?" dedi Hyunjin Hyung.
"Şartelleri birinin indirdiği anlamına gelir bu. Büyük ışıkların şartelini indirdi ve ardından sadece tahtaları açtı."
"Kim?" dedi Changbin Hyung.
"Bilmiyorum ama bunu yapanın okuldan biri olduğu açık. Şartellerin yerini bilen biri. Öğretmen veya öğrenci."
Chan Hyung zekiydi. İki dakikada dedektif gibi mantıklı açıklamalar yapmıştı.
"Birkaç gün bekleyelim. Belki yeni bir detay bulurlar. Sonra hem okulun genel ağ sitesine yazarız hem de hocalara söyleriz. Bulmaları daha kolay olur."
Hepimiz onayladık Chan Hyung'u. Sonrasında mikrofondan müdürün sesi duyuldu.
"Çocuklar, biliyorum daha önce hiç rastlanmayan ve hoş olmayan bir şey yaşandı. Sanıyoruz ki iyi yazılım bilen arkadaşınız çok ciddi olan bu konuda biraz eğlenmek istemiş. Kim yaptı bilmiyoruz ama en kısa sürede öğreneceğiz ve hakkında gerekli işlemleri yapacağız. Şimdi dürüst olup kim yaptığını söylesin bence. Konferanstan sonra gelip dürüstçe söylerse daha kolay olur işler. Kim yaptıysa yaptığı yanlış ve çok çirkin. O yüzden işleri daha da zorlaştırmayın. Biz kamera kayıtlarından bulursak daha da kötü olur."
Müdür biraz daha buna benzer şeyler söyledi ve tam konuşması bittiği sırada konferansın da ışıkları yandı. Bu işleri daha da garipleştirdi ama kimse bir şey demedi. Hepimiz salondan çıktık ve öğrenciler bahçede dolaşmaya başladı. Zaten teneffüse az bir zaman vardı.
-
O değil de ben her Apocalypse dinlediğimde ysb "Kırmızı Şarap" bölümünü hatırlıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Eğlence İçin | SKZ'
FanfictionKüçük yaşlarında yazlığın parkında tanışıp beraber büyüyen ve şans eseri de aynı liseyi tutturan 8 çocuk. Okullarında bir psikopat ya da psikopatlar dolaşıyor ve onlar onu bulmak zorunda. (Yetişkin içerik: şiddet, cinayet, psikolojik unsurlar)