(Felix)
Kwang-Ho, Hyunjin'in o lafı üzerine hiçbir şey söyleyemedi çünkü beklemiyordu.
Neyse ki kavga çıkmamıştı çünkü o gergin ortamda kimse zili fark etmediğinden nöbetçi hoca gelip sınıflara gitmemizi söylemişti. Biz de kantinden çıkmıştık. Diğer herkes de öylece izleyip kalmıştı.
Kantinden çıktıktan sonra hemen Hyunjin'in koluna girip sordum.
"İyisin değil mi? Umursuyor musun dediklerini?"
"Yani haksız yere katillikle suçlanmam tabii ki de hiç hoş değil ama içim rahat çünkü ben suçsuz olduğumu biliyorum. O kendini beğenmiş salak dikkat çekmek için yapıyor ve ben o ergenin laflarına üzülmemeliyim."
"Yine de sana dedikleri karşısında kötü hissettim. Nasıl cüret eder öyle şeyler söylemeye? O kim ki? Neyi nereden biliyor da konuşuyor?"
"Sen sinirlenme civciv. Onun da dersini aldığı gün olacaktır elbette." dedi ve gülümsedi.
Ben de gülümsedim. O da karşılık olarak saçlarımı karıştırdı.
...
Sonraki günler okul sitesi sadece bununla ilgili yazılarla dolmaya başladı. Neyse ki çoğu kişi benim haklı olduğumu söylüyordu. İnsanların onayına ihtiyacımız yoktu ama en azından onun gibi düşünen başka düşüncesizlerin olmadığını görmek iyiydi.
"Yemin ederim bütün beyinsizleri toplamışlar bizim okula." dedi Jisung.
"Eğer tek kelime daha etseydi ve hoca gelmeseydi tutamazdım kendimi." dedi Chagbin Hyung.
"Zaten Kwang-Ho ne dediğini bilmiyor. İşi gücü ön planda olup popüler olmaya çalışmak. Yaptığı fazlaydı. Ne demek ya yeni kurbanını seçiyor? Ben başınıza iş almayın diye sizi tutuyorum ama konuştukça konuşuyor. Bela arıyor resmen. Yeterince ileri gitti zaten. En küçük bir lafında ben de tutmayacaktım sizi." dedi Chan Hyung.
Sinirlendiği çok belli oluyordu. Hepimiz çok sinirlenmiştik. Sınırı yeterince aşmışlardı.
Ama konu kapanmamıştı. Her ne kadar yeterince sert tepki versek de durmazlardı. O yüzden biz de küçük bir karşılık verdik onlara.
Olaydan ertesi gün, konferans salonunda yapılan etkinlik tarzı bir şeyde öğretmen anlattıklarını bitirdikten sonra bize yani öğrencilere döndü.
"Eklemek istediğiniz veya sormak istediğiniz bir şey var mı?"
Jeongin elini kaldırdı.
Hoca da tek el kaldıran o olduğu için hemen onu gördü ve söz hakkı verdi.
"Hocam, sınıf öğretmeni olduğunuz 9/F sınıfında olan Kwang-Ho ve arkadaşları dün Hyunjin Hyung'a katil imasında bulundu. Tek kanıtı da isminin yedi harfli ve kendisinin dokuzuncu sınıf olması. Ayrıca kantinde dün iftira attıktan sonra olmayacak laflar edip üstümüze yürüdüler. Kışkırtıcı laflarda bulundular. Yalanlayamazlar çünkü neredeyse bütün okul kantindeydi ve olayları gördü. Kimse de inkar edemez. Lütfen icabına bakın yoksa avukat olan annemi okula çağırmak durumunda kalacağım." dedi sakince ve son cümlesinde gülümseyerek.
Ardından Changbin Hyung da ayağa kalktı.
"Ve ben de polis olan babamla konuşmaktan hiç çekinmeyeceğim."
Bütün öğrenciler ve salondaki öğretmenler şaşırmış şekilde izliyorlardı. Kwang-Ho ve arkadaşlarının suratlarına baktığımda ise ne kadar korktuklarını gördüm. İşte cesaretleri bu kadardı. Öylesine laf atmak kolaydı. Sonuçlarına da katlanacaklardı madem.
İşte biz de böyle bir karşılık verdik. Etki-tepki kuvveti misali.
Ama şöyle bir durum vardı ki şuanda konferansta müdür ya da müdür yardımcısı yoktu. O yüzden öğretmenleri onları süzdükten sonra sınıfta icaplarına bakacağını belirtti. Sonra da sınıfa çağırıp onları uyardığını söylemişti bize.
Ama yetmezdi. Sadece uyarı ile kurtulamazlardı bu durumdan. Ellerinde hiçbir geçerli gerekçe yokken bana suç atmışlardı ve gereken yapılmalıydı.
Artık olaylar daha da sinirlendiriyordu bizi. Birimize gelen her kötü etkide hepimiz çileden çıkıyorduk. Artık kim ne yapıyorsa bir an önce bulunması lazımdı. Çok sıkılmıştık ve elimiz kolumuz bağlı oturmak da damarımıza dokunan bir diğer noktaydı.
-
Oha yargı dağıttılar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Eğlence İçin | SKZ'
FanfictionKüçük yaşlarında yazlığın parkında tanışıp beraber büyüyen ve şans eseri de aynı liseyi tutturan 8 çocuk. Okullarında bir psikopat ya da psikopatlar dolaşıyor ve onlar onu bulmak zorunda. (Yetişkin içerik: şiddet, cinayet, psikolojik unsurlar)