Bir Fikir

233 55 68
                                    

(Jisung)

Pizzalarımızı yedikten sonra çok yediğimizden olsa gerek herkese bir ağırlık çökmüştü. Hepimiz masayı topladıktan sonra salonun farklı köşelerine tabiri yerindeyse yığılmıştık.

"Jisung daha 'Yemekten sonra tatlı söyleyelim.' diyordun." dedi Changbin Hyung.

"Abi yeriz yine de. Daha yeni kalktık yemekten diye böyleyiz şuan." dedim.

"Daha yeriz, diyor ya. Jisung midende yer kalmadı, nereye yiyorsun?" dedi Felix.

"Yerim abi. Tatlı için her zaman yerim var."

Bir süre herkes telefonunda takıldı. Kimsenin kalkıp bir şey yapmaya hali yoktu çünkü.

Bir süre daha geçtikten sonra biraz daha kendimize gelmiştik. O sırada da yerde yatan Seungmin heyecanla doğruldu.

"Aklıma bir fikir geldi!"

"Evi başımıza yıkacak nasıl bir planın var acaba Seung?" dedi Minho Hyung.

"Kurabiye yapalım!"

"Hayır abi, mutfağı mı yakalım?" dedim.

"Yakmayız ya. Felix var başımızda. Hadi ya!"

Her ne kadar Seungmin'i vazgeçirmeye çalışsak da bir şekilde o bizi ikna etti. Nasıl oldu anlamadık. Biz onu ikna edecektik ama bir ara taraflar değişti falan bir şeyler oldu. Sonuç olarak şuan Seungmin bizi eksik malzemeler için markete gönderiyordu.

"Jeongin, evde damla çikolata var mı?" dedi Seungmin buzdolabına kapağını açmış şekilde bakarken.

"Yok. Her gün evime bir manyak gelip durduk yerde kurabiye yapmıyor."

"Bu yeni nesil de gittikçe saygısızlaşıyor ya." dedi Seungmin sanki Jeongin'le arasında bir yaş yokmuş gibi.

Jeongin de göz devirdi.

"Bak 'Hyung' demeye dilim varmıyor bazen."

Ben dediğine gülüp yanımdaki Felix'i sarsarken -güldüğüm için onu sarsıyordum evet- Seungmin de diğer eksik malzemeleri söylüyordu.

"Çok amaçlı un var mı?"

"Unun kaç tane amacı olabilir abi?" dedi Hyunjin de sitemle.

"Ya abi, hiçbir şey bilmiyorsunuz. Şimdi poğaça yapmak için, kek yapmak için, kurabiye için, pasta için vesaire vesaire. Gördün mü, bak bir sürü işlevi var işte." dedi Chan Hyung.

Felix küçük bir gülüş attıktan sonra konuşmaya başladı.

"Chan Hyung, o işler öyle olmuyor yalnız." dedi aramızdaki en bilgili kişi olarak.

"Doğru lan, en tecrübelimiz Felix. Ben niye geçmiş düşünüyorum ki? Felix canımın içi biz şimdi ne koyuyoruz bu kurabiyelere? Yoğurt koyuyoruz değil mi?"

"Yoğurdun ne işi var lan kurabiyede?!" dedi Changbin Hyung sitemle.

"Hayır, meyve koymayacağız ki." dedi Felix de.

"Ya yoğurt meyve mi ki?" dedi yine aynı isyankar ses tonuyla Changbin Hyung.

"Of valla yeter ya. Bakın işin başındayken vazgeçelim." dedi Minho Hyung da.

Daha malzemeleri bilmiyoruz ama hepimizin beklentisi Pinterest'teki muhteşem kurabiyelerdi.

Zar zor malzemeleri belirledik ve kağıda liste şeklinde yazdık.

"Ee kim gidiyor markete?" dedim.

"Bak bak. Sen gideceksin lan." dedi Seungmin.

"Yo, ne münasebet?"

"Tamam ya ben giderim." dedi Jeongin.

"Tek gönderemeyiz Jeongin'i." dedi Chan Hyung.

"Niye ya?"

"Jeongin, iki gözümün çiçeği, aklımız kalır." dedi Chan Hyung.

"Ay sabır! Çocuk muamelesi görüyorum."

"Maumelası." dedi Seungmin.

Hepimiz o anları hatırlayıp gülmeye başladık.

"Şerro Changbin ya. Gelip artistlik yapıyordu bizi salıncaktan indirmek için." dedi Minho Hyung.

"Bak ben en son üstüne atlayacağım senin." dedi Changbin Hyung da karşılık.

"Tek gideyim ya, ne olacak?" dedi Jeongin.

"Anneciğim biz sana güveniyoruz, çevreye güvenmiyoruz." dedi Hyunjin.

Jeongin gözlerini devirdi.

"Tamam Jeongin ile ben gidiyorum. Sakın ama sakın kudurmayın. Geldiğimde hiçbir yer dağılmamış olsun, tamam mı?"

Hepimiz yan yana dizilmiş ellerimizi önümüzde birleştirmiştik küçük çocuklar gibi.

"Tamam Chan Hyung!" dedik hepimiz bir ağızdan.

"Veletler. Oturun evde. Külkedileri sizi." dedi Jeongin dalgasına ve tek omzunu bize doğru silkip saçını savurur gibi yaptı.

Kıkırdadık. Sonra onlar evden çıktılar.

...

"Chan Hyung?"

"Efendim?"

"Bu sene sınav senen ya senin. Bu olaylar üstüne tam anlamıyla hazırlanabilecek misin? Yani psikolojik olarak zor olmayacak mı senin için?"

"Aslında haklısın evet. Biraz zor bir dönem. Biraz değil, baya zor. Ama şuanlık bir şey söylemek için erken. Daha çok zamanımız var ama yolunda gitmeyen şeyler olursa hallederim bir şekilde. Ben de nasıl yaptığımı bilmiyorum ama şimdilik dikkatimi verip çalışabiliyorum. Her gün tekrarlarımı yapıp düzenli test çözüyorum. Tabii ki düzensiz gittiği zamanlar da oluyor. Bu çok normal her öğrenci için. Dediğim gibi şuanlık derslerime kötü bir etkisi olmadı ama etkisi olursa o zaman ayarlarız tabii ki."

"Anladım. Çünkü emeklerinin boşa gitmesini istemiyorum. En iyisini hak ediyorsun."

Chan gülümsedi.

"Teşekkür ederim Innie. Sağ ol düşündüğün için."

Ardından kolunu kaldırıp Jeongin'in omzuna attı ve kendine çekti. Kendine çekerken de konuştu.

"Jeongin'imiz birden duygusallaştı gibi geldi bana. Özel bir sebebi var mı acaba?"

"Hayır. Cidden bir şey olmadı. Olsa size söylerim zaten. Teşekkür ederim." gülümsedi Jeongin de.

"Tamamdır o zaman." dedi Chan ve Jeongin'in saçlarını karıştırdı. Ardından da saçlarının arasına bir buse kondurdu.

Beraber markete ulaştılar ve listedeki eksikleri almaya başladılar.

Ödemeyi de yapıp marketten çıktılar ve eve geldiler.

"Ben size evi dağıtmayın demedim mi?"

-

Tatlılar>>>>
Tatlıyı ben de her zaman yiyebilirim✊

Sadece Eğlence İçin | SKZ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin