Yine

256 54 43
                                    

Olayın üstünden birkaç dakika geçti. Teneffüse bir iki dakika vardı ve bir öğrenci yine kendi sınıfının beden başkanı olarak spor salonuna girmiş bulundu. Top sepetinin başında kanlarla yatan kızı görünce yerinde dondu ve kaldı. Ne tepki verebilirdi ki?

Hemen koşup bahçede olan öğretmenine haber verdi.

"Hocam!"

"Ne oldu Chin-Ho?"

"Hocam... Spor salonu..."

Gördüklerinden dolayı düzgün düşünemiyor ve konuşamıyordu bile. Nefes nefeseydi.

"Ne olmuş spor salonuna. Kilitli mi? Anahtar vardı sende."

"Hayır... Kız..."

"Ne kızı?"

"Yerde yatıyor. Top sepetinin önünde..."

"Ne demek yerde yatıyor? Sakince anlat şunu."

"Spor salonuna girdim. Top sepetinin önünde bir kız yatıyordu. Kanlarla."

"Ne diyorsun çocuğum sen?"

"Hocam gelmeniz lazım."

İkisi koşa koşa spor salonuna gitti ve öğretmen de gördüklerine inanamadı. Bu okul lanetliydi. Böyle gerçekliğine inanılmayacak olaylar peş peşe yaşanıyordu ve bu hiç de normal kabul edilecek bir şey değildi. İşte, şimdi de spor salonlarında bir öğrenci ölü bulunmuştu.

...

"Arkadaşlar neden ambulans ve polis geldi?" dedi Jisung.

"Ne polisi ya?" dedim ve arkamda kalan cama dönüp dışarı baktım kantin camından.

Cidden polis ve ambulans vardı. Hem de sirenleri açık.

"Bak Changbin Hyung. Baya polis işte."

"Ne oluyor ya?" dedi Chan Hyung.

"Her günümüz kaos." dedi Seungmin.

"Bir günümüz de olaysız geçsin ya. Cidden yeter." dedi Minho Hyung.

Hak veriyorduk hepimiz. Normal bir okul gününü özlemiştik. Her gün acaba bugün ne olacak diye düşünüp diken üstünde geliyorduk okula. Nedense böyle bir sessizlik vardı okulun üstünde. Sanki herkes her bir kelimesini sakınıyordu okuldan. Haklı ve psikolojik olarak.

Biz izlerken ve diğer öğrenciler de fark edip izlemeye koyulurken hemen sağlık görevlileri sedyeyi çıkardı ve bazıları da koşarak okula girdi. Kısa bir bekleyiş sonunda beyaz tişörtü ve beyaz hırkasının büyük bölümü kırmızıya boyanmış baygın bir kız çıkardılar. Evet, bu Mun-Hee'nin sevgilisiydi. Ne olmuştu ona böyle?

"Hadi oradan." dedi Minho Hyung.

Hepimiz şok olmuştuk. Şimdi ne alakaydı? Ne olmuştu?

Hepimiz birbirimize baktık. Hemen yerimizden fırlayıp bahçeye çıktık. Çevremizdekilere ne olduğunu sorduk ama onlar da bizim gibi yeni görüyorlardı. Sağlık görevlilerinin arkasından ağlayarak gelen birkaç kız vardı. Arkadaşları olsa gerekti.

"Şurda kızın arkadaşları var. Onlar biliyordur." dedim.

Hepsi onayladı beni ve kızların yanına yürüdük. Zor ayakta duruyorlardı. Belki de onlara sormak yanlıştı ama bizi bilgilendirecek başka birileri yok gibi duruyordu. Hocalar da bahçeye çıkmışlardı ve öğrencileri sakinleştirmeye çalışıyorlardı.

Sakin bir sesle sordu Chan Hyung;

"Kızlar, kusura bakmayın. Olay nedir?"

Ağlayan kızlardan biri Chan Hyung'a döndü. Ağlamaktan yüzü ve gözleri kızarmıştı. Arada hıçkırıyordu ve nefesi kesiliyordu.

"Hae-Woo... Bıçaklandı."

Ne demek... Ne demek bıçaklandı? Ne oluyor ya bu aşağılık okulda? Önce bir öğrenciye öğretmen ilaç verir, dolaplara bırakılan numaralarla sırlar açıklanır sonra da öğrenci bıçaklanır. Kim ne ara yapıyor bunları? Niye bulunamıyor?

Hepimiz şoklarla kıza bakıyorduk. Kızın ağlaması daha da şiddetlendi.

"Teşekkürler." dedi Chan Hyung şaşırdığını ses tonuna yansıtarak.

Hepimiz yine birbirimize baktık.

"Bu cidden çok fazla." dedi Hyunjin.

Felix'in gözlerinde saf endişe vardı. Korktuğu çok belli oluyordu. Hyunjin'in koluna sarılmıştı ve etraftaki, sirenleri her yere yankılanan ambulans ve polis arabalarına bakıyordu.

Kızı ambulansa bindirdikten sonra ambulans yine o sirenleri ile okul bahçesinden çıktı. Rehber öğretmeni de ambulansa binip gitmişti. Polisler de bahçedeki öğretmenlerle konuştu ve ardından müdür, müdür yardımcıları ile okula girdiler. Büyük ihtimal kamera kayıtlarına falan bakacaklardı.

"Şimdi ne olacak?" dedi Jeongin.

"Bir şekilde bıçaklayanı bulacaklar." dedi Seungmin.

"Kameralara bakacaklar." dedi Chan Hyung.

Hocalar zar zor asayişi sağladı ve öğrencileri sınıflara toplamayı başardılar. Hemen sınıf öğretmenleri sınıflarına girdiler ve öğrencileri sakinleştirmeye çalıştılar.

Tabii işe yaramadı.

Biz hocanın bizi boş açıklamalarla susturmasını izlerken müdür yardımcılarımızdan birinin bağrışı duyuldu;

"Ne demek kamera kayıtları yok?"

Ne? Yine mi?

Sadece Eğlence İçin | SKZ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin