Kırmızı, Sayı

329 64 57
                                    

Dün Chan Hyung'la beraber müdür yardımcısının odasında kameraların gün boyu devre dışı bırakıldığını öğrendiğimizde çok şaşırmıştım. Okulda kesinlikle bir şeyler dönüyordu ve hala gizemlerini koruyorlardı. Kimse hiçbir açıklama da yapmıyordu. Biz öğrendikten sonra gidip çocuklara söyledik. Tabii ki.

"Ne demek kamera kayıtları yok?" dedi Hyunjin.

"Baya." diye cevap verdi Chan Hyung.

Jeongin bir süre düşünceli düşünceli bakındı ve sonra yavaşça konuşmaya başladı.

"Eğer kameralar devre dışı bırakıldıysa bu, okulda diğerlerinin görmemesi gereken bir şey olduğu anlamına gelmez mi?"

Hepimiz ona baktık.

"Yani eğer bu tahta işini biri okul dışından yapsa yani okulda görünmese neden kameraları engellesin? Demek ki bu tahtada yazı çıkması olayı falan hepsi okulda olan birinin yaptığını gösterir. Tahtaların yazılım sistemleri o kadar da zor değil. Kodu biraz iyi bilen biri sistemine rahatça girebilir. Yani bu okulda yapılması zor bir eylem değil."

"Çok mantıklı lan. Biz nasıl düşünemedik bunu?" dedi Changbin.

"Jeongin haklı. Kameralar o gün, tüm gün boyunca yokmuş. Bu da kameraların hala sistemden mi yoksa manuel olarak mı kapatıldığını gizler." dedi Chan Hyung.

"Eğer bu işi yapan birden fazla kişi varsa kameraları okula belki de geceden gelip bile kapatmış olabilirler. Ya da kameraları dışarıdan kapatan farklı biri ya da birileri, okuldaki kısmı da halleden başka biri ya da birileri olabilir." diye mantıklı bir açıklama daha yaptı Jeongin.

"Bence de en mantığa yatan bu. Tek kişi olması da bence biraz zor. Bu kadar şeyi yapması. Zaten eğer kameralar kapatıldığı için okulda bu kadar olayı döndüren tek kişi olamaz." dedi Hyunjin.

Biraz daha bu konu hakkında konuştuk ve sonra çok kafamız karıştı. O yüzden bu konuyu şimdilik bir kenara bıraktık ve biz kendi gündemlerimizden konuşmaya başladık.

...

Gün geçmiyordu ki bu okulda bir gün de normal geçsin artık. İlk olaydan sonra biri büyü falan yaptı bizim okula herhalde. Yoksa bu yaşananların başka açıklaması olamaz.

Şimdi ne oldu diye sorarsanız; bugün sabah herkes okula gelip ilk dersten sonraki ders için ders kitaplarını almak üzere koridordaki uzun dolaplarını açtıklarında kapaklarında bir kağıt buldu.

A4 kağıdının yarısından biraz küçük bir kağıdın tam ortasında kırmızı büyük bir yuvarlak vardı ve yuvarlağın üzerinde de sayılar yazıyordu.

Bu kağıtlar neydi, kim bıraktı, ne ara bıraktı, hepimize nasıl bıraktı, bu sayılar ne?

Bizim sekizimizin yan yana olan dolaplarından çıkan bu korkutucu şeyle hepimiz birbirimize baktık.

"Saçma bir ihtimal; okul etkinlik gibi bir şey yapıyor olabilir mi?" dedi Changbin.

"İyi de hiçbir açıklama yapmadılar ki." dedi Jisung.

"Evet." diye onayladı Felix.

Kağıdın başka yerinde bir şey yoktu. Sadece kırmızı nokta ve ne işe yaradığı, neye göre belirlendiği belli olmayan bir sayı.

Bizim numaralarımız ise şöyleydi;

Benim 143,
Felix'in 12,
Changbin'in 110,
Jisung'un 132,
Seungmin'in 101,
Chan Hyung'un 80,
Hyunjin'in 15,
Jeongin'in 11.

Bu numaraları ne yapacaktık ve ne için koyulmuşlardı bilmiyorduk. Herkes şaşkınca kağıdına bakıyordu sadece. Koridor sessiz ve birbiri ile bakışıyordu herkes, birinden bir açıklama bekler gibi. Hocaların haberi var mıydı?

Herkes sessizken bir kız konuştu ve sessiz olduğumuz için rahatlıkla duyabildik.

"Numaralar sıralı mı?"

"1 var mı?" dedi Chan Hyung.

Devam etti ama kimsede 1 çıkmadı, en küçük sayı 8'di. Diğer koridorda da öğrenciler vardı ve eksik numaralar oradaydı büyük ihtimal. Hocalarda da bu numara işi yoktu yüksek ihtimalle.

"Hocaların haberi var mıdır? Söyleyecek miyiz?" dedi Jeongin.

"Bence hocaların haberi yok. Şimdi şöyle yapalım, sınıf başkanları kendi sınıfındakilerin numaralarını küçükten büyüğe sıralasın. Ben de zaten kurul başkanı olarak bir derste çağırırım sizi. Bakalım numaralar herkeste mi var ve sıralı mı." dedi Chan Hyung.

Herkes onayladı. Sonra Chan Hyung diğer dönemlerin de koridorlarına gidip aynı açıklamayı yaptı. Chan Hyung'un bu durumu hemen kontrol altına alabilme kabiliyeti ve ortamı yatıştırması çok güzeldi. Çok rahat ve çok profesyonel.

Derse girdiğimizde hocanın hiç açıklama yapmadan derse girmesinden bu numara işinden haberi olmadığı belliydi. Kimse de Chan Hyung'un uyarısı üzerine sesini çıkarmadı. Dersin bitimine son dakikalar kala sınıf başkanı söz istedi.

"Hocam arkadaşlara duyuru yapabilir miyim?"

"Tabii, kızım."

Sınıf başkanı tahtaya geçti. Herkes konuyu anladığından hemen başkana odaklandı.

"Arkadaşlar, zil çalınca lütfen çıkmayın. Ödevleri kontrol edeceğim o yüzden lütfen kimse yerinden ayrılmasın."

Aslında ödeve bakmayacaktı. Herkes neden olduğunu biliyordu. Chan Hyung'un açıklamasını biliyordu çünkü herkes.

"Evet çocuklar, başkanı duydunuz."

"Teşekkürler hocam."

Hafifçe eğildi ve geri yerine döndü. Sırasına giderken tüm sınıfa bir bakış attı. Herkes anlamıştı bu bakışı.

Zil çalıp hoca sınıftan çıkınca ve başkan da eline kağıt kalem alınca artık bu gizli "operasyonumuz" başlamıştı.

Başkan yine tahtaya geçti.

"Şimdi herkes yerinde kalsın. Sıraya sokmamız lazım sayıları."

Herkes onayladı ve sessizce oturmaya başladı. Herkeste ciddilik hakimdi çünkü yaşanan bu garip olay karşısında herkes neler döndüğünü merak ediyordu.

"Şimdi tek basamaklı sayısı olan var mı?"

"5."

"7."

Sınıf başkanı kağıda yazdı ikisini de.

"10 ve 20 arasında sayısı olan?"

Böyle böyle devam etti ve sonuç olarak en küçük sayı 5, en büyük sayı 1003 çıktı.

Cidden garip şeyler dönüyordu. Hadi bakalım.

-

Her an silicekmişim gibi

Sadece Eğlence İçin | SKZ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin