Çikolata

321 65 60
                                    

Jisung ertesi gün okula gelmişti ve yaşananları anlatınca tam anlamıyla şok olmuştu.

"Kaçırdığım şeylere bak ya! Cidden her tahtada mı çıktı yazı?" dedi.

"Evet." dedim.

"Oha ya! Hala da kim yaptı bulamadılar mı?"

"Hayır. Bulamadılar. Öğrenciye yönelik konuşma yaptılar ama öğretmen de olabilir. Ne de olsa ağrı kesici diye başka ilaç veren bir öğretmen gördü bu okul." dedi Chan Hyung.

"Abi Chan Hyung zeka seviye ortalamamızı yükseltiyor yeminle ya." dedim.

Chan Hyung güldü ve "Sağ ol Seungmin." dedi.

Jisung hala duyduklarının şaşkınlığını üzerinden atamamıştı ve gözlerinde inanamıyormuş gibi bir ifade vardı.

O hafta başka enteresan bir şey olmadı. Yani şimdilik.

Cumartesi günü buluştuk ve alışveriş merkezinde geziniyorduk. Yemek yedik ve biraz da mağaza gezdikten sonra bir kafeye oturup son yaşanan şeylerden muhabbet etmeye başladık. Cidden sıradan şeyler değildi. Hanginizin okulunda böyle garip şeyler yaşanmıştır ki?

Kafede otururken Jisunglar'ın evine gidip oturmaya karar verdik. Oyun falan oynarız diye düşündük.

Otobüse binip Jisung'un evine vardığımızda tam kapıdan içeri girerken annesi de çıkıyordu. Selamlaştık. Nöbete gittiğini öğrenmiştik. Annesi doktordu Jisung'un.

Eve girdik ve salona yattık direkt. Hepimiz yayıldık ve Jisung içecek almaya mutfağa gitti. Hyunjin de lavaboya gideceğini söyledi ve kalktı.

Bir süre sonra Jisung ellerinde bardaklar ve içeceklerde geldi. Ardından da Hyunjin geldi. Salona gelirken de gülerek konuştu.

"Jisung kanka saç dökülmesini önleyici şampuanı nereden aldın lan?"

"Abi onu mu gördün?"

"Evet abi. Kutusu çok güzeldi. Ondan çekti dikkatimi." dedi ve gülmeye başladı Hyunjin.

"Şampuan şişesi beğendi ya. Yemin ederim manyak bu." dedi Felix.

Hyunjin de ona bir bakış attı.

"Yargılanıyorum. Hiç yakışmadı sana." dedi ve Felix'in üstüne doğru yürüyüp koltukta oturan Felix'i gıdıklamaya başladı.

Felix gülmesini durduramıyor ve zorla Hyunjin'i itmeye çalışıyordu. Hepimiz de hallerine gülüyorduk.

Oyun oynamaya başladık ve ilk turda Changbin Hyung'la Minho Hyung eşleşmişti. Bir de iddiaya girmişlerdi, çikolatasına.

Üç el oynadılar ve üçüncü eli de Changbin Hyung'un kazanmasıyla Minho Hyung kaybetmişti.

"Minho'cuğum çikolatalar seni bekler." dedi Changbin Hyung.

"Bak bak iyi ki bir oyun kazandı." dedi Minho Hyung da.

"Abi Allah aşkına şu çocuğa 'hyung' diyin ya. Agresifleşiyor yoksa korkuyorum." dedi Jeongin.

Hepimiz gülüştük ve Minho Hyung asık suratla istemeye istemeye ayaklandı ve ceketini giydi. Cüzdanını da aldı ve bize yine tiksinirmiş gibi olan bakışlarından attı ve çıktı evden.

Biz de onu beklerken evde başka abur cubur var mı diye baktık ve etrafı topladık biraz.

Bir süre sonra Minho Hyung geldi. Ellerindeki poşetlere şaşkınlıkla bakıyorduk. Sadece çikolata almamışa benziyordu. Üç poşeti sadece sekiz tane çikolata için almamıştır değil mi?

"Bakmayın öyle. Gelin de alın elimden şunları, çok ağır. Veletsiniz falan ama kıyamadım. Dedim bu çocuklarım aç, bunlardan da isterler. Aldım işte bir sürü şey." dedi. Hepimiz yine gülüyorduk.

Chan Hyung kalktı ve Minho Hyung'un elindeki poşetlere uzanırken gülümseyerek konuştu;

"Velet mi? Alınıyorum."

Minho Hyung da gülümsedi. Jeongin ve ben de Chan Hyung'a yardıma gittik ve alınan abur cuburları tabaklara dizdik. İçeri götürüp ortadaki masanın üstüne koyduk. Abur cubur yiyerek, oyun oynayarak, sohbet ederek ve gülerek hoş vakit geçirmiştik. Kafamızı dağıtıp eğlenmiştik.

-

Bölüm işte
Napıyorsunuz keyifler nasıl

Sadece Eğlence İçin | SKZ'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin