ŞİŞEDEKİ FIRTINA
Bölüm: 5
Bu saatten sonra hayatın karşıma çıkaracağı hiçbir şey beni şaşırtmaz, başıma bundan daha beteri gelmez dediğim noktada, hayat benimle alay edercesine önüme envaı çeşit felaket senaryoları sıralayarak, bana seç beğen al, diyordu.
Yapacağım hangi seçim daha az yara verecekti ki?
Terk edilmiş, inandığım noktadan kırılmış, karnımda bir çocukla ortada kalakalmış olmam yetmiyormuş gibi kurtuluşu ümit ettiğim kişiyle de sınanmış olmam bedevi şansımın kaçıncı seviyesiydi, çözmüş değilim.
İsyan etmek istemiyor olmama rağmen isyandan başka kelâm da dökülmüyordu dilimden. Zihnimde durmaksızın yankılanan sevgilim sözcüğü ve o malum sahne beni rahat bırakmıyordu. Kırılmış gururuma, zedelenmiş onuruma işkence etmekten geri durmuyordu. Bilincim adım adım karanlığa sürükleniyordu. Esasen o karanlığı kurtuluş olarak görüp ilerlemeyi isteyen benim lâkin buna dâhi müsaade etmiyorlardı.
Karanlığa doğru adım adım koşarken duyduğum, duyduğum anda tanıdığım o ses zihnimde yer edindiği anda öfkeyle dolup taşıyordum. Gözlerimi aralayıp, bana olmayacak duaya âmin dedirten o adamı parçalara ayırmak istiyordum fakat buna dâhi gücüm kalmamıştı. Tükenmiş ruhum bedenimden kurtulmayı başaramıyordu bir türlü.
"Eflin, beni duyuyor musun?"
Lânet olsun ki duyuyorum!
Elleri yanaklarımda, kolonyayla ovduğu bileklerimde dolandıkça kendimden iğreniyorum. Açsam ya gözlerimi, açıp ağız dolusu küfürler sıralasam yüzüne, onu paralasam, beni kandırıp buraya getirdiği için onu bin pişman etsem...
"Bu böyle olmayacak," dedi seslice nefesini verirken. "Hastaneye gidiyoruz. "
"Abi hastanelik bir durum yok," diyen Reber'in sesini anında tanımış olmam, ona karşı da bilenmeme sebep olmuştu. "Bayıldı yalnızca." Reber'in teskin eden sesi kendinden emin ve toktu. "Birazdan kendine gelir."
Ah, keşke aksi mümkün olsa!
Burnundan soluyan Mirşad'ın bu yanıttan memnun kalmadığı açıktı. Esasen kendimdeydim herkesi duyuyor ve her şeyi algılıyordum. Lâkin gözlerimi açıp, bu durumla yüzleşmek istemiyordum.
Bu bir kaçıştı evet ama kaçtığım kişi onlar değil, kendimdim.
"Kim bu kız Mirşad?"
Asıl sen kimsin?
"Abimin karısı!"
"Ne!"
"Dilşad'ın kucağındaki minik afacan da oğulları, Ozan Ali."
Gözlerim kapalı dâhi olsa Reber'in şu anda bu durumdan bir hayli keyif aldığını anlayabilmem güç değildi. Bu çocuk belasını mı arıyordu?
"Bir de Dilşah Su var tabii, ancak o henüz doğmadı."
Rabbim sabır...
"Ay bana bir şeyler oluyor!"
Ağlamaklı çıkan bu sesi tanımam uzun sürmedi. Nitekim tek bir kez duymuş olsam dâhi dudaklarından çıkmış o tek kelime saniyelerdir zihnimde yankı yapıyor ve çaresizliğimi, kandırılmışlığımı zihnime balyoz darbeleri misali indiriyordu.
Sevgilim...
Sevgilin batsın!
"Sakın bayılma Dijle!"
Neden biri Reber'i susturmuyordu Allah aşkına?
"Bir de seninle uğraşamayız."
Bu çocuğun bir dur durağı yok muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şişedeki Fırtına ✔
Teen Fiction"Âşık oyun oynar mıydı?" Hayatımı camdan bir şişenin içinde yaşadığımı bilmiyordum. Ta ki şişenin içinde kopan fırtınayla düzenim altüst olana dek. Bilmediğim bir şehirde, esasen bana yabancı olan bir adama tutunmuş, kurtuluşu riyada aramıştım. En...