Ş.F | Bölüm: 13

8.1K 431 68
                                    

ŞİŞEDEKİ FIRTINA

Bölüm: 13

Hüküm verildiyse bir kez, itirazlar anlamsız, çırpınışlar faydasızdır. Hayat bu yörede böyleydi, töreyle doğmuşlardı, töreyle yaşamışlardı. Yazılı bir kanun yoktu, sözlü ve zihinlere korku salan hükümler vardı ki şu zamana kadar karşı çıkabilenlerin sayısı bir elin parmağını geçmemişti. Karşı çıkanların direnişi de her daim zaferle noktalanmamıştı. Bazı zamanlar kanlı mağlubiyetler dâhi yazılmıştı yazgılarına.

Oturduğu noktadan misafirhaneyi baştan sona dolduran insanlara hızlıca göz gezdirdi, Mir Mirşad Firuzhan. Gergin simalar, öfkeli homurtular, delici bakışlar misafirhanede cirit atıyordu. Mütemadiyen birbirini bulan bakışlar, öfkeli homurtular eşliğinde yön değiştiriyordu.

Saat akşamın dokuzuydu. Yediden beri buradaydılar ki öncesinde yemekler yenilmiş, tatlılar ikram edilmişti. Sonradan katılacak olanlar beklenilmiş, kahveler içilmiş, çaylar ikinci kez ikram edilmişti. Bu döngünün gecenin bitimine doğru birkaç kez daha tekrarlayacağından yana hiç kuşku yoktu.

Keskin sessizliğin hüküm sürdüğü saniyelerin bitimine çok az zaman kalmıştı, hissedebiliyordu. Bu gece alınacak karar her ne olursa olsun, her türlü can yanacak, can yakacaktı. Her iki aile de dönüşü olmayan bir yola girmişlerdi, Mir Mirşad Firuzhan'ın tek temennisi kardeşlerinin canının yanmamasıydı. Nitekim tüm bu yaşanılanların sebebi kendisiydi, delice öfkesiydi, inkâr etmiyordu.

Esasen aklı üst katta bıraktığı kadındaydı. Babasının gidişinin ardından perişan olan küçük kadını nasıl toparlayacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Perişan haldeki kadının tek kelime ettiği yoktu ki saatler süren ağlama krizinin ardından öylece bomboş bakışlarla etrafına bakar olmuştu.

Korkuyordu Mir, Eflin'e veyahut da karnındaki çocuğa bir şey olacak diye deli gibi korkuyordu. Hâl böyle olunca da ne bulunduğu ortama dikkatini verebiliyordu tam olarak, ne de çıkıp gidebiliyordu. Çaresiz bir şekilde onu geren toplantının bitmesini bekliyordu. Zaten öldürmek için bahane aradığı Fırat Arşın'la göz göze gelmek sinirlerini bozuyordu. Buna bir de beylik laflar eden bir oda dolusu adamı çekmek de eklenince canı daha da sıkılıyordu.

Bu gece bitecek gibi değildi.

Ağzının içinden homurdandı ve göz ucuyla amcası Hasan Firuzhan'a baktı. Amcası Hasan, Firuzhanlardan barış taraftarı olan tek fert denilebilirdi. Nitekim aksi gibi ailenin geriye kalan fertleri, onlara yapılan saygısızlığı kabul etmeyeceklerini ısrarla haykırıyorlardı. Özellikle de babası Derviş, Fırat'ın silahla evini basmasını kabul etmiyor, cezasız kalmayacağını dile getiriyordu her fırsatta. En nihayetinde o gün evde kadınların, çocukların olduğu düşünüldüğünde hak vermiyor da değildi.

Fırat Arşın, kız kardeşine yapılan saygısızlığı hesabını çok yanlış yönden sormuştu. Haklıyken, haksız konuma düşmüştü ki, babası Mehmet Arşın'ı sinirlendiren de tam olarak buydu. Aksi gibi kızına yapılan saygısızlığın hesabını Firuzhanlardan sorardı, Mehmet Arşın. Mir Mirşad Firuzhan'a hesabını sorardı.

Misafirhanede inci tanesi misali dizilmiş aşiret önderlerine, köklü ailelerin büyüklerine sırasıyla baktı, Mir Mirşad Firuzhan. Akabinde kafasını hafiften yana çevirdi Mirşad, Merxasları temsilen gelen- aradaki husumetten dolayı Agır Merxas bizzat kendisi gelmemiş, kendilerini temsilen yakın aile dostlarını göndermişti- tarafsız iki adama baktı. Mehmet Selim Ezerhan ile Seyyid Han Cihanşah.

İstanbul'da ve İzmir'de yaşayan iki büyük ailenin reislerini elbette ki duymuştu. Her iki adamı yakinen tanımıyor olsa da Seyyid Han Cihanşah'la yaptığı işler dolayısıyla tanışıklığı vardı. Yeğeni Şems Hanzade'yle de arkadaştı. Yakın zamanda nişanı vardı, nasip olursa nişana Eflin ile gitmeyi planlıyordu. Seyyid Han Cihanşah ile göz göze geldiğinde, kafasını hafiften eğerek selam verdi, Mirşad. Bu gece onlara fazla sorumluluk düşüyordu ki tek gayeleri barıştan yana alınacak bir karardı.

Şişedeki Fırtına ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin