Ş.F | Bölüm: 23

7.1K 483 103
                                    

ŞİŞEDEKİ FIRTINA

Bölüm: 23

Bir çift göze aldandığım dünyada, bir çift sözle ayrılacağımı bilemezdim.

Sonra bir kurşun sıkıldı fezaya, bir yemin döküldü acıya tutuk dilde, tutulması imkânsız olanından...

Kandım, esasen inanmak istedim. Nitekim ölüm soğuktu ve ben bîçare yaşamak istiyordum.

Oysaki ölüm diye bir gerçek vardı ve ben o gerçek beni hiç bulmayacakmış gibi yaşadım. En nihayetinde bir nefes kadar yanımdaydı ki ben kör olmuştum o meyus gerçeğe.

Üç Gün Önce:

Perşembe Gecesi:

Günün yorgunluğu üzerimde akarken, belimi tutarak doğruldum. Liya'yla kına tepsisini hazırlıyorduk. Nalin ve Dilşad'ın kına gecesi nihayet yapılıyordu. Büyük âşıkların kavuşmasına sayılı gün kalmıştı.

Akşam üzeri başlayan kına halay ve oyun havalarıyla başlamıştı ki bir kez daha şok olmama sebep olacak şekilde saatlerce nefes almadan oynamışlardı. Yaşlısından gencine kınaya katılan herkes o halaya girmişti. Buna ben de dâhildim. Ancak hem yörenin oyunlarını pek bilmediğimden hem de hamile olmam sebebiyle bir iki turdan sonra çıkmıştım ben. Dilşah Hanım'ın deyimiyle yaşlı biri gibi yanında oturup oynayan kızları, gelinleri izlemiştim çoğunlukla.

Nihayet kına yakma zamanı gelip çattığındaysa evin büyük gelini vasfıyla görevimin başına geçmiş, Liya ve Asya ile kına tepsisini hazırlamaya başlamıştık. Gelinin ve damadın etrafında gezinecek ailenin kızları ise onlar için hazır edilen kaftanları giyip hazırlanmışlardı. Kimileri def çalacakken kimileri de mumlarla eşlik edecekti. Mumlarla eşlik edeceklerin arasında ben de vardım, eh def çalmayı bilmiyordum.

"Bu kadar kalabalığa gerek yoktu aslında," diyen kişi Dijle'den başkası değildi ki akşamdan beri yaptığı gibi bir milyonuncu kez sinirlerimi bozmak için ağzını araladığında Liya dikkate alma der gibi bana baktı. Nalin ve Dilşad'ın kına gecesinde rezillik çıkarmak istemediğimden söylediği çoğu şeyi duymazdan gelmiştim, ancak ben de insandım. Bir yerde patlayacaktım o olacaktı. Nitekim ben alttan aldıkça Dijle aranıyor olacak ki rahat durmuyordu.

"Yol yordam bilmeyenler bize ayak bağı olmaktan başka bir işe yaramaz, geçip içeriye otursalar daha iyi."

"Kimi diyorsun sen Dijle?" dedi Asmin ters ters ona bakarken.

"Dijle mi? Önceden abla derdin bana," dedi Dijle bozulmuş bir edayla Asmin'e bakarken.

"O öncedendi Dijle," dedi Asmin dik dik onun yüzüne bakarken. "Düşündüm de ablaya falan ihtiyacım yok, yeterince ablam var benim. Fazlası ayak bağı olmaktan başka bir işe yaramaz."

"Asmin," dedi Lavin uyarır bir tınıda. Haklıydı, Dijle bile bile üzerimize geliyordu ki rezillik çıkarmaktı niyeti. "Kaftanını giy hadi."

Aldığı uyarıdan hoşnut kalmasa da bir şey demedi Asmin, "Tamam abla giyiyorum." dedi ve Dijle'den uzaklaşmaya başladı.

"Ozan Ali'yi ne yaptın Meleknaz," diye sordum az önce içeriye giren kızı fark ettiğimde. Birkaç dakikaya kalmaz Nalin'in kınasını yakacaktık, şimdi içeride kızlarla birlikte mumları yakarken Ozan Ali'yi babasına teslim etsin diye verdiğim canım görümceme döndüm.

"Yade bana ver dedi," dedi Meleknaz yanıma vardığında. "Ağabeyim erkeklerin olduğu tarafta kalıyordu, gitme kızar sana dedi."

"İyi o zaman," derken Lavin'e döndüm. Kına tepsisini alıp doğruldu. "Biz de içeriye geçelim artık, Dilşad abi geleli çok oldu."

Şişedeki Fırtına ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin