ŞİŞEDEKİ FIRTINA
Bölüm: 16
Salonun baş köşesinde Dilşah Hanım oturuyordu. Sağ tarafında Dilda Hanım vardı, solunda da Dijle ve kuzeni Nalin olduğunu düşündüğüm kız oturuyordu. Ancak beni dumura uğratan şey, bunların hiçbiri değildi. Zira şaşkınlığımın sebebi Dijle'nin kucağındaki Ozan Ali'ydi. Dijle Ozan Ali'yi kucağına oturtmuş mamasını yedirirken, diğer herkes onlara sevgiyle bakıyordu.
Ben dün gece babamı bu velet için geri göndermiştim, ne işi vardı onun kucağında?
"Bilmiyordum," diye fısıldadı Mirşad, omzumun üzerinden bana doğru eğildiğinde. Kafamı yana çevirip ona ters bir bakış attığımda sıkıntıyla nefesini verdi. "Tamam, evde olduklarını biliyordum ama bunu değil," dedi kafasını iki yana sallarken. "Gerçekten bilmiyordum."
"Sordum mu?" diye çıkıştığımda afallayarak bana baktı. Benden böyle bir tepki beklemiyor olacak ki şaşırmıştı. Sinirle bakışlarımı çektiğimde hâlâ fark edilmediğimizi görmek hoşuma gitmedi. Hadi Dijle dünden razı Mirşad'a yaranmak için her şeyi yapmaya, peki ya bunlar? Hangi akla hizmet Ozan Ali'yi kucağına alıp mama yedirmesine müsaade etmişlerdi, aklım almıyordu.
"Hayırdır?" dediğimde sesim bana bile yabancı geldi ki normalinden bir tık daha yüksek ve fazlasıyla hiddetli çıkmıştı. Ancak haklıydım. Ozan Ali ve Dijle'nin üzerindeki sevgi pıtırcığı bakışlar beni bulduğunda dehşet bir ifade yerleşti şaşkın harelere. Delici bakışlarımın hedefi sırayla kişi değiştirdi. En başta, Meleknaz, hemen ardından Dilda Hanım ve en son Dilşah Hanım'ı buldu.
"Ne oluyor burada?" dediğimde kafamla Ozan Ali'yi haddinden fazla sahiplenmiş bir şekilde kucağına tutan Dijle'yi işaret ettim. Ozan Ali'yi onun kucağında gördükçe delirecek gibi oluyordum. Ben bu anlaşma uğruna ailemden geçmiştim, o kim oluyordu ki Ozan Ali'yi böyle sahipleniyordu?
Mama yediriyordu bir de!
Ona mı kalmıştı benim oğluma mama yedirmek?
Kimse tek kelime etmeyince sinirle nefesimi verdim tam hareket edecektim ki kolunu belime saran Mirşad ile durmak zorunda kaldım. Sinirle nefesimi verdim, belime sardığı koluna tırnaklarımı geçirerek çektiğimde, "Bırak beni," diye tısladım dişlerimin arasından.
"Sakin ol, odaya çık. Halledeceğim ben," diye saçmalamaya başladığında büktüğüm kolumun dirseğini karnına geçirdim ve omzumun üzerinden ona baktım sinirle.
"Sakın bana bir daha sakin ol deme. Olmuyorum sakin falan," dediğimde afalladı. "Ben sakin kaldıkça bana yapılan saygısızlık daha da artıyor, ne sakinliği ya? Ben niye sakin kalacakmışım?"
"Eflin..."
"Çek elini üzerimden," diye çıkıştığımda istemeye elini çekti ve ben yeri döve döve Dijle'ye doğru yürüdüm. Hiddetimle üzerine yürüdüğümde gözleri korkuyla kocaman açıldı. Üzerine eğildiğimde hızlıca geriye çekildi. Salak, onu döveceğimi mi sanıyordu?
Tek kelime etmesine fırsat vermeden Ozan Ali'yi hırsla kucağıma aldığımda, Dijle irkilerek geri çekildi. Bunu oyun sanan Ozan Ali'yse ön iki dişini göstererek kahkaha atmaya başladı.
"Ne yapıyorsun sen?" diye sordum dik dik yüzüne bakarken. Meleknaz ayağa kalkmış, her ihtimale karşı tetikte duruyordu ki her an Dijle'nin üzerine atlayacakmışım gibi durduğumun farkındaydım. Alık alık yüzüme bakan kızın saçını başını yolma isteğiyle dolup taşarken kendimi zor tutuyordum.
"Benim oğlumun senin kucağında ne işi var?"
"Ben..."
"Bir şey yaptığı yok," dedi Dilşah Hanım, bir anda Dijle'nin avukatı kesilirken. "Çocuk açtı, karnını doyuruyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şişedeki Fırtına ✔
Teen Fiction"Âşık oyun oynar mıydı?" Hayatımı camdan bir şişenin içinde yaşadığımı bilmiyordum. Ta ki şişenin içinde kopan fırtınayla düzenim altüst olana dek. Bilmediğim bir şehirde, esasen bana yabancı olan bir adama tutunmuş, kurtuluşu riyada aramıştım. En...