(ARKADAŞLAR YORUM YAPMAYI VE YILDIZA BASMAYI UNUTMAYIN.)
Gözlerimi her ne kadar açmak istesemde bir türlü açılmıyordu ve beynimin içinde ayaz sürekli dönüp duruyordu. Onu çok özlemiştim ve iki defa rüyamda görmüştüm onu. Gözlerimi yavaşça açınca ışık yüzünden hemen geri kapattım. Önce gülşah annenin kokusu sonrada gözlerimin üzerine düşen o gölgeyi hissetdim. "Hanım efendi napıyorsunuz?" Dedi halime hanım. Gözlerimi açıp etrafa bakınca; "yuh abi burda kaç kişi var?" Dedim bozkurt ailesi, taha albay ve gülşah anne vardı. Gözlerim ışığa alışmaya başlayınca gülşah annenin ellerini tutup öptüm. "Saol gülşah anne." Dedim. Halime hanımın gözlerinden bir kırgınlık geçti sonra hemen kendini toparladı. "Kızım iyimisin?" Dedi yekta bey ona bakıp; "iyiyim yekta bey saolun." Dedim ve taha babama döndüm; "taha baba çıkış işlemlerini yapında hadi gidelim." Dedim yekta bey sinirle taha babama baktı. Noluyor abi? Birden el çırpma sesi gelince o yöne döndüm. Ecrin ellerini hareket etdirerek "iyimisin dudaklarımı oynatıyımmı?" Dedi onu kafamla onayladım. Dudaklarını oynatıp; "hala iyimisin?"dedi ona; "iyiyim yanıma gelsene." Dedim. Gülşah anne bana şokla bakıyordu. Ecrin yanıma gelince hafif yana kaydım. Off sanki kemiklerim birbirine batıyor gibi hissediyorum. "Hala sen iyisin değilmi seni çok merak etdimm." Dedi dudaklarını hızla oynatarak. "iyiyim ben merak etme."dedim ecrine. Kesinlikle gelip birden yanağımdan öpmesini beklemiyordum. "Ecrin bir daha bunu yapma olurmu?" Dedim soğuk bir sesle. Bunu isteyerek söylememiştim. Ecrin hemen yataktan kalkıp; "ben özür dilerim rahatsız olacağını bilmiyordum." Dedi ona bakıp; "sıkıntı yok minik hanım gel otur şuraya." Dedim komple yalan sıkıtı çok büyüktü. Ecrinin bir öpücüğü bütün çocukluğumu resmen gözlerimin önüne serdi. Kafamı hızla iki yana sallayıp tekrar gülşah anneye döndüm; "gülşah anne ben acıktım taha baba bana adana kebap alırmısın?" Dedim herkes bana şokla bakıyordu iki kişi hariç. Onlarda taha babam yani taha albay ve gülşah annemdi. Annem taha babama dönüp; "hayatım kebap alırmısın?" Dedi herkes şaşkınlıkla bize bakıyordu. Ne var abi alt üstü bir kebap istedik. Halime hanım, gülşah anneme dönüp; "hanım efendi saçmalamayın lütfen ameliyatdan yeni çıktı ne kebabı?" Dedi. Ben hala taha babama bakıyordum biz her vurulduğumuzda bir yolunu bulup illaki yiyorduk o kebabı bu yüzden beni en iyi anlayan şuan oydu ve gülşah anne bir süre sonra kebap yememize izin vermeye başlamıştı. Olum kadın artık anlıyordu lan biz vurulduktan sonra çorba getirmek yerine kendi yaptığı kebaplardan getiriyordu. Başımda konuşup duran iki kadına baktım. "Off yeter ne kavga etdinizki ben o kebabı her türlü yerim bu yüzden uğraştırmayın beni." Dedim olum yiyecem dedim lan yiyecem. "Ama kızım istersen saçmalama daha yeni ameliyatdan çıktın senin şuan kebap yemen değil çorba içmen gerek." Deyince herzamanki mimiksiz yüz ifademle ona baktım ve sonra taha babama baktım. Biz gözlerimizle bile anlaşırız ve taha babam anlamış olacakki kapıya doğru hareketlendi. Herkes onun nereye gitdiğini iyi biliyordu. Ecrin kolumu dürterek "hala o amca nereye gitdi?" Dedi evet demekki herkes anlamamış. "O yemek almaya gitdi acıktınmı?" Dedim elini ensesine atıp biraz düşündü sonra dudaklarını oynatarak; "evet hala acıktım." Dedi ona göz kırpıp; "biraz sonra birlikte yeriz olurmu?"dedim kafasını; 'olur' anlamında salladı. Off ben iyi acıktım ya.
...
Sonunda kebaplar gelmişti. Taha babam özellikle benimkini bol acılı yaptırmış yanına'da adananın acı biberlerinden getirmişti. Ecrinin ayranını çalkalayıp açtım. Ecrin galiba ilk defa kebap yiyordu. Taha babam birsürü kebap almış ve bozkurt ailesine'de ikram etmişti. Fatih,lale ve engin yiyorlardı ancak diğerleri yemiyordu. Olum odanın içi iyice kebap kokmaya başladı. Hemşire odaya girip bana şaşkınlıkla baktı. "Hanımefendi siz neyapıyorsunuz ameliyattan yeni çıktınız." Dedi olum bir kebabı ne kadar büyütdüler ya. "Ya hemşire hanım büyütülecek bir şey yok sadece bir kebap." Dedim off bu oda ne kadar kalabalık ya daralmaya başladım. Aceba gülşah anne ve taha babam hariç diğerlerini göndersemmi? Gerçi taha babam beni ameliyat eden doktorun yanına gider büyük bir ihtimal ile ancak bozkurt ailesi ne yapar bilmem. Heralde mardine dönerler. "Hemşire hanım siz ne yapmanız gerekiyorsa yapın birde ben çok daralmaya başladım gülşah anne ve taha baba haricinde herkes çıkabilirmi?" Dedim off resmen boğuluyorum ya. Hemşire serumu değiştirip çıkarken herkes sırayla odadan çıkmaya başladı. Bozkurt ailesi çıkarken kendime dikkat etmem gerektiğini söyleyerek gitmişti. Bir gerçek ailemiz eksikti abi bu nasıl iş ya. Herkes sonunda çıkmıştı. Taha babam ilaçlarımı alıp gelecek. Gerçi alsada ben ilaç içmem. Gülşah anneye bakarak; "Gülşah anne camı açarmısın içeri çok baskın oldu." Dedim abi bana bir darlanma geldi. Gülşah anne hemen camı açarak kebap kutularını toparlamaya başladı. Artık gülşah anne hariç kimse olmadığı için kendimi saldım şuan gözlerime bakan biri ne kadar acı çektiğimi görür ve anlardı. Evet bende acı çekebiliyorum robot değilim sonuçta ama bunu o piç aile hiç umursamadan akıllarına gelen her işkenceyi yapmışlardı. Ben iki ay komada kaldığımı biliyorum mesela ve bunun gibi daha birçok şeyin. Ama hiç birinde sesimi çıkaramamıştım o piçlere karşılık vermeye çalışırsam daha fazlasının olacağını bildiğim için sadece işkencemin bitmesini beklerdim. "Kızım iki saatdir sana sesleniyorum." Dedi gülşah anne elini yüz hizama getirmiş sallıyordu. Ona bakarak; "Anne çıkar beni burdan." Dedim bilirdi o eğer gülşah anne değilde direk anne diyorsam bir sıkıntım olduğunu anlardı. Annem bir süre yüzüme baktı. Sert maskemi kaldırınca ne kadar ezilmiş ve ne kadar acı çeken bir kız olduğumu görürdü. Ben o maskeyi sadece üç kişinin yanında çıkarmıştım. Şehidim güzel kardeşim ayaz, taha babam ve gülşah annemdi o üç kişi. Ha birde timim vardı güzel kardeşlerim ama şuan yanımda olmayan o altı yiğit kardeşim. Karargahtaki hain yüzünden bomba ile havaya uçan kardeşlerim. Onlar için hiçbir zaman ağlamadım. Onlar şuan en mutlu olacakları yerdedir ve belki beni görüyorlardır. Ben sadece onların kopmuş uvuzlarını toplarken benide yanlarına almadıkları için kızmıştım. Onlar şehit olduktan sonra her günümü şehitlikte geçirirdim ama görev,mardin,gerçek aile,vurulma derken hiç gidememiştim yanlarına. Gülşah annem bana bakıp; "kızım biliyorum hastanede kalmak istemiyorsun ama doktorun iki hafta kalman gerektiğini söyledi." Oflayarak anneme baktım. Abi iki hafta hastanede filan kalamam ben. Bir kere hastane beni boğuyor. "Anne doktoru çağır ben konuşuyum birde." Dedim annem beni kafasıyla onaylayıp; "tamam deli kız tamam ben hemen doktorunu çağıracağım ama sen sakın hareket etme." Dedi yastığımı düzelterek. Onu kafamla onaylayıp odadan çıkışını izledim. Annem gittikten iki dakika sonra babam gelmişti bana bakarak; "lalim iyimisin." Dedi ona sarılmak istiyordum hayatdaki tek dayanağım canım babama. Belki onlar benim öz ailem değildi ama beni kendi öz evlatlarından hiç ayırmamışlardı. "Baba sarılalımmı?" Dedim taha babam hiç beklemeden yarama dikkat ederek bana sarıldı. İşte şuan kendimi güvende hissediyordum. En güvende olduğumu hissetdiğim iki anım vardı; babamın kolları ve vatanım. Dağlardan indikten sonra vatanıma canım türkiyeme geldikten sonra hem huzurlu hemde güvende hissederdim. Babamın gözünden düşen bir damla göz yaşını parmaklarım ile yakaladım. "Ağlama baba ben iyiyim merak etme." Dedim herkesin yanındaki o iki kaplan şuan birbirine sarılmış ağlıyordu. "Korktum." Dedi. Babamın gözlerine bakıp; "baba daha bitmedi almam gereken intikamlar var." Dedim gülerek oda yüzüne buruk bir tebessüm kondurup; "tam bir delisin." Dedi babama bakmaya devam ederek; "benden daha deli olan birimi söylüyor bunu?" Dedim kahkaha atıp; "ehh babası neyki kızı ne olsun demi?" Dedi bende gülmeye başladım. Yaram biraz acıyor ama şuanlık sıkıntı yok. Kapının açılmasıyla babamda, bende sert maskemizi takındık. Doktor içeri girip yanıma geldi. "Geçmiş olsun lal hanım." Dedi bense direk konuya girdim. "Ben iki hafta burda kalmam evime gitmek istiyorum." Dedim doktor bana şaşkınlıkla bakıp; "lal hanım saçmalamayın kurşun eğer bir santim daha kalbinize yakın gelseydi şuan hayatta olamayabilirdiniz. Ve bu yüzden gözetim altında kalmalısınız." Dedi off ya. "O zaman iki hafta değilde iki gün kalsam." Dedim doktor biraz düşündükten sonra; "Bir hafta." Dedi kafamı 'olmaz' manasında salladım. "Üç gün." Dedim doktor "o zaman hemşireler bir sizi kontrol etsin yaranız iyi durumda ise üç gün sonra taburcu olursun." Dedi işte zafer. Doktor serumumu kontrol edip odadan çıktı sonrada bir hemşire gelerek kan filan aldı.
...
Sonuçlar iyiydi yaram gayet iyi durumdaydı bu yüzden üç gün burada kalacak sonra taburcu olabilecetim.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
3GÜN SONRA
Sonunda bugün taburcu oluyorum. Gülşah anne yarama dikkat ederek siyah tişörtümü giyinmeme yardım etdi. Annem eşofmanımı giyinmem için odadan çıkınca eşofmanımıda giyindim ve kapıya doğru seslendim; "anne." Gülşah anne yanıma gelip beni süzdü. Ayağıma siyah sporlarımı giyerken biraz zorlanmıştım ama sıkıntı yok. Annem ben alamadan sırt çantamı alıp koluma girdi. Birlikte odadan çıkıp hastanenin çıkışına doğru yürümeye başladık. Kapıda babam elinde sigara içerek bizi bekliyordu. Aha şimdi bitdi. Babam bizi görünce sigarayı her ne kadar saklamaya çalışsada annem görmüştü. Babamın yanına gelince annem, babamın elinden sigarasını alarak yere atdı. Babam şimdi bitmişti iyi bir azar onu bekliyor. Annem elini öne doğru uzatarak paketi istedi. Bende bu sırada arka tarafın kapısını açmıştım. Yavaşça arka koltuğa oturup annem ve babamı izlemeye başladım. Babam elini cebine atarak sigara paketini anneme verdi. Annem paketdeki tüm sigaraları çıkararak eliyle hepsini parçalamaya başldı. Babama dönüp; "hadi artık gidelim bu konuyu evde konuşacağız." Dedi ve yolcu koltuğuna oturdu. Anneme şaşkınlıkla baktım. Oğlum sigara pahalı pahalı resmen gözlerimin önünde daha yeni açılmış paketi parçalayıp atdı. Babam dikiz aynasından bana bakıp; "Daha iyisin değilmi?" Dedi babamı kafamla onaylayıp; "mükemmelim." Dedim artık operasyonlara bile çıkabilirdim ama ceza aldığım için çıkamayacaktım. Babam anneme dönerek; "Hayatım isterseniz siz gezmeye gidin lal üç ay izinli." Dedi annem hızla bana dönüp; "Genemi ceza aldın?" Dedi elimi enseme atıp; "evet gene ceza aldım." Dedim eğer daha öncede ceza almasaydım şuan binbaşı olabilirdim. Sürekli olarak rütbe düşürme cezası aldiğım için gene rütbem düşer zannetmiştim ama uzaklaştırma almıştım. "Şöyle bir iki hafta dinlenssin ondan sonra sende izin alabilirsen hep birlikte tatil felan yaparız." Dedi benim daha başka planlarım vardı. "Baba beni lojmana götürürmüsün?" Dedim annem sıkıntıyla bana bakınca; "söz yarın gelirim." Dedim babam arabayı karargahın lojmanına doğru sürmeye başladı.
Lojmanların olduğu yere gelince babam torpido kısmından silahım ve cüzdanımı bana uzatdı. Telefonum zaten yanımdaydı. Annem bana "kendine dikkat et." Derken babam arabayı çalıştırmış gidiyorlardı. Bende lojmana ilerleyip canım kardeşlerim ile kaldığım eve girdim. Artık onların kokusu evi terk etmeye başlamışı. Yavaş adımlar ile salona geçtim. Onlarsız bu evin ne kadar boş ne kadar sesiz olduğunu bir kere daha anladım. Gerçekler yüzüme bir kere daha tokat gibi çarptı. Ben onları sonsuza kadar kaybetmiştim. Salondaki attığımız kahkahalar doldu kulağıma sonra yavaş yavaş görüntüler düştü gözlerimin önüne. Salondan çıkıp önce sıdkı, kerem ve ahmet abinin odasına girdim. Her yerde resimlerimiz vardı. Resimlerden birini elime aldım. Fethi,sıdkı,ahmet abi,cevdet ve ben yan yanaydık kerem ve kemal ise ahmet abinin ve sıdkının sırtına binmişlerdi. O günü çok iyi hatırlıyordum hep birlikte yemek yemiş eve dönüyorduk. Yemeğe gitmeden önce yaptığımız bir operasyonda iddaya girmiş ve en az adam öldüren bütün time yemek ısmarlayacak demiştik. Yemeği ısmarlayan ahmet abi olmuştu. Elimdeki resmi yerine koyup masaya ilerledim. Elime gelen parfümü alıp kokusuna baktım. Sıddık'ın parfümüydü canım kardeşim. Sonra diğer parfümleride alıp kokularına baktım. Hayallerini bile özlemiştim. Bir süre sonra rüyalarıma bile gelmeyerek beni iyice yalnızlığa itmişlerdi. Odadan çıkıp diğer odaya girdim. Kemal, fethi ve cevdetin odasıydı burası. Gene heryer resimler ile doluydu elime bir resim alıp incelemeye başladım. Hepsinin elinde birer süpürge vardı. Karargahın bahçesini süpürüyorlardı ve sinirle kemale bakıyorlardı. Bu fotoğrafı ben çekmiştim kemal yüzünden bütün tim ceza almıştı. Resmi yerine bırakıp masaya doğru ilerledim ve parfümlerini elime aldım.
...
Nerdeyse akşam olmuştu bense bütün günümü onların parfümlerini koklayarak. Her ince ayrıntısına kadar ezberlediğim resimlere bakmış ve videolarımızı izlemiştim. Lojmandaki evden ayazın evine gitmiş ve onunla olan resimlerimize ve vidolarımıza bakmıştım. Şuansa abdest almış ve üzerimi değiştirmiş şehitliğe gidiyordum. Arabam burada olmadığı için taksi ile gidiyordum. Taksici şehitliğin önünde durunca arabadan inip ücretini ödedim. Saçlarımı kapşon ile kapatıp önce bütün şehitlerimiz için fatiha okudum. Daha sonra ezbere bildiğim yola yürümeye başladım. Timimin mezarların önüne gelince durup hepsinin ismine tek tek baktım. Şehit olan timimin yanında birde kardeşim ayazın mezarı vardı. Hepsi için birer fatiha okuyup mezar taşlarının üzerindeki resimlerini incelemeye başladım.
Önce ahmet abinin sonrada diğerlerinin mezarlarına giderek birşeyler anlatmaya başladım. Bana her ne kadar cevap veremeyeceklerini bilsemde arada sorular soruyordum. En son ayazın mezarının başına geldim ve mermerin yan tarafına oturdum. "Vurulduğumda annem çok endişelenmiş senden sonra benide kaybetmeye korkuyor." Dedim ve devam etdim; "Gene herzamanki gibi babam sigara içerken annem onu gördü ve tüm paketdeki sigaraları parçaladı." Dedim gülerek. "Ayaz biliyormusun bugün seninde evine gitdim artık ev senin gibi kokmuyor." Dedim ve anlatmaya devam etdim; "Parfümünde nerdeyse bitmiş biterde kokunu unuturum diye korkuyorum." Dedim. Mezar taşındaki resmini incelemeye başladım. "Ayaz ben korkuyorum." Dedim sessizce ve devam etdim; "senin,sizin yüzünüzü,sesinizi,kokunuzu unutacağım diye çok korkuyorum." Dedim kafamı mermer taşına yaslayıp anlatmaya devam etdim.
...
Sabah güneş doğmaya başlayınca mezarın yanından kalkıp son defa kardeşlerime baktım. "Ben şimdi gidiyorum ama gene gelicem tamammı?" Diyerek şehitliğin çıkışına doğru yürümeye başladım. Gece hiç uyumamış ve olan biten herşeyi anlatmıştım.
...
Şehitlikden çıkıp taksi bulmaya çalışdım. Sonunda bulduğum taksiye hemen binip evin adresini söyledim. Evin önüne gelince ücreti ödeyip taksiden indim ve evin kapısına doğru yürümeye başladım. Gülşah annem ve taha babam benim aksime bina'da değilde müstakil bir evde kalıyorlardı. Kapı ziline basarak beklemeye başladım. Gülşah anne kapıyı açıp hızla bana sarıldı. Teması seven biri değildim ama gülşah anne ve taha baba bana sarılınca kendimi daha iyi hissediyordum. Annem benden ayrılıp yüzüme baktı. Anlaşılan oda bütün gece uyumamıştı. Gözlerinin altında'ki koyu halkalar bunun en büyük ispatıydı. Annem elimi tutup beni içeriye doğru yönlendirince ayağımdaki spor ayakkabılarımı çıkarıp eve girdim. Anlaşılan taha babam sabah erkenden çıkmıştı. "Anne ben biraz uyumak istiyorum." Dedim gülşah anne beni kafasıyla onaylayıp; "tamam kızım." Dedi birlikte benim odamın önüne kadar geldik. Evet burada'da bir odam vardı. Odanın kapısına gelince annem salona doğru ilerleyecekken elinden tuttum. "Anne birlikte uyuyalımmı?" Dedim annem bana buruk bir gülümseme ile bakıp; "tamam kızım sen üzerini değişir ben geliyorum." Dedi odama girip siyah pijama takımımı giydim. Annemde elinde ilaçlarım ile gelmişti. Yatağa geçip direk yattım annem bana kaşlarını çatarak; "kızım hiç boşuna uğraşma bu ilaçlar içilecek." Dedi off içmek istemiyorum ya. Kafamı yastığa gömüp beklemeye başladım. Anem kafamı kaldırıp ona bakmamı sağladı. Bense ne yapacağını beklerken birden burnumu tutdu. Üç dakika boyunca nefesimi tutdum ama bir süre sonra ağzımı nefes alabilmek için actığımda ilacı ağzıma soktu. Hap dilimin üzerinde acı bir tat bırakınca mecburen su içmek zorunda kaldım. Annem ilaçları dolabın üzerime koyup yanıma geldi ve yarama dikkat ederek bana sarıldı. Kendimizi uykunun o korkutucu ancak güzel karanlığına bıraktık.(ARKADAŞLAR YORUM YAPMAYI VE YILDIZA BASMAYI UNUTMAYIN.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER KIZ ~GERÇEK AİLEMMİ?~
AdventureVatan sevmek ne erkek işi nede kadın işi. Vatan sevmek sadece yürek işi... Kıdemeli Üsteğmen Lal Kara. Bütün hayatı bir yalandan ibaret olan ve çocukluğu elinden alınan bir kadın asker. 24 sene boyunca öz olmayan kızları tarafından nerdeyse dağılac...