Odadan çıkınca direk teğmen şuheda ile karşılaşmıştık.
Teğmen hazırola geçince; "rahat asker diğerleri çıktımı?" Dedim teğmen; "hayır komutanım ilk çıkan sizsiniz." Dedi
Yaklaşık iki dakika sonra gökhan'da odasından çıkmıştı. En son melih'de odasından omzundaki aparata taktığı bereyi düzelterek çıkdı.
Gökhan ve ben melihe bakmayı kesip şuhedaya döndük.
Gökhan, şuheda ve melihin birbirine baktığını görünce hafif sırıtıp yalandan öksürdü.İkiside rüyadan uyanmış gibi birden sıçradılar. Şuheda yere bakarak; "buyrun komutanım hazırsanız gidelim." Dedi ve bize eliyle; 'buyurun.' Der gibi bir işaret yaptı.
Ben yürümeye başlayınca melih, gökhan ve şuhedad'da yanıma gelince birlikte bahçeye çıktık.
Bahçedeki beklemmiz gereken yerde birkaç asker daha vardı ancak en rütbeli; gökhan, melih ve bendim.
Bizi gören askereler hazırola geçince melih; "rahat." Dedi ve bizde bir banka oturduk.
Yan taraftaki şuheda her ne kadar belli etmemeye çalışsada melihe bakıyordu ve melihte arada şuhedaya bakıyordu.
Şuheda gelip; "komutanım bir şeyler içmek istermisiniz?" Dedi ben direk; "çay varsa ben alırım." Dedim gökhan ve melihte aynı anda; "bende çay alayım." Dedi şuheda bizi kafasıyla onaylayıp; "kaç şeker istersiniz komutanım?" Dedi üçümüzde aynı anda; "iki." Demiştik.
Şuheda bizi kafası ile onaylayıp; "hemen getiriyorum komutanım." Diyerek yanımızdan ayrıldı.
Gökhan hemen melihe dönüp; "Oo hayırlı olsun." Dedi sırıtarak melih anlamaz gözlerle gökhana bakıp; "anlamadım." Dedi gökhan omuz silkip; "yakında anlarsın." Dedi ve bana döndü. Yunruklarımızı tokuşturup aynı anda birbirimize göz kırpmıştık.
Melih; "oğlum noluyor lan?" Dedi o sırada şuheda ve bir asker daha ellerinde çaylar ile geldi.
Şuheda biz üçümüzün çayını verdikten sonra diğerlerininkinide vermeye başladı.
Şuhedanın çay verdiği askerlerden biri göz kırpıp; "eyvallah." Dedi melih sinirle; "bu piç kim lan!" Diye dudaklarını oynatmıştı.
Gökhan belki görmemişti ama ben çok net görmüştüm.
O askerin rütbesine bakıp; "teğmen buraya gel." Dedim başta etrafına baktı sonra ona dediğimi anlayınca elindeki çayı yere koyup hemen hazırola geçerek yanımıza geldi.
"Tekmil ver asker." Dedim asker; "Kıdemeli teğmen yakup karadağ giresun emredin komutanım." Dedi
Melih hemen cebinden biraz para çıkarıp; "asker git bize üç tane çikolata al gel." Dedi yakup hızla parayı alıp koşarak karargaha gitti.
Şuheda hala belli etmemeye çalışsada melihe bakıyordu ve melihte belli etmeden şuhedaya bakıyordu.
Yakup elinde üç çikolata ile koşarak gelip önümüzde hazırola geçip elindeki çikolataları uzattı.
Melih elindeki çikolataları alıp; "eyvallah." Dedi yakup çikolataları verdikten sonra elini hızla geri çekmişti.
Yakup bize bakarak; "komutanım başka bir isteğiniz yoksa." Dedi onu kafamla onaylayıp; "gidebilirsin yakup." Dedim
Yakup gidince melih elindeki çikolataları bize uzattı. Birini ben birinide gökhan aldı.
Ben çikolatayı hemen açıp yemeye başladım. Çikolata benim vazgeçilmezimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER KIZ ~GERÇEK AİLEMMİ?~
AventuraVatan sevmek ne erkek işi nede kadın işi. Vatan sevmek sadece yürek işi... Kıdemeli Üsteğmen Lal Kara. Bütün hayatı bir yalandan ibaret olan ve çocukluğu elinden alınan bir kadın asker. 24 sene boyunca öz olmayan kızları tarafından nerdeyse dağılac...