~BAHAR TÜRK~
Son bir saniye ve sıfır, evet koca bir sıfır ancak bu sefer elde onlarca insanın hayatı vardı.
Lal vücudunu patlayıcının yanına bırakıp derin nefesler alarak soluklandı. İlk defa onu böyle görmüştüm.
Hastane onu ilk gördüğüm yerdi ama sanki onu yıllardır tanıyormuşum gibiydi.
Fatmadan gelen haberle her ne kadar istemesemde bozkurt malikanesine gelmiştim. Lal herkesi uzaklaştırmış bomba ile ilgilenirken ondan sadece on ya da on beş adım ilerdeydim.
Beni farkettiğine emindim ama neden farketmemiş gibi davrandığını anlayamamıştım.
Onun kafasının içi bir kara kutuydu o kutuyu açsam bile içindekileri nasıl çözecektim bilmiyorum.
Daha fazla burda kalmayı bırakıp lal'in yanına doğru yürüyüp vicudumu onun vicudunun yanına bıraktım ikimizde yerde boylu boyunca uzanıyorduk.
Lal bombayı imha ederken bende kan ter içinde kalmıştım, ter içinde kalma sebebimse bu manyak lal'di ona birşey olmasını istemiyordum.
Lal bana hiç dönmeden; "ne zaman söyleyecektin, söyleyecektiniz?" Diye sordu, sorduğu soru ile kaskatı kesildim.
Öğrenmişti, elbet öğreneceğini biliyordum ama bu kadar erken öğrenmiş olması beni şaşırtmıştı.
Lal'in sorusu üzerine sessizliğimi korurken yüzümdeki maskeyi çıkartıp koluma sardım.
Lal bana doğru dönüp yüzümü en ince ayrıntısına kadar inceleyip beni süzdü.
Alaycı bir sesle; "Ee röntgenci hanım varmı bir hastalığım felan, varsa röntgende çıkarmı?" Diye sordum.
Burnundan derin bir nefes verip; "bir soru sordum." Dedi.
Tam ağzımı açmış cevap verecekken bahçeden içeri giren bozkurt ailesi ile koluma bağladığım maskemi geri çözüp yüzüme bağladım.
Ellerimi yere koyarak yerden destek alıp yarama dikkat ederek ayağa kalktım ancak ne kadar dikkat edersem edeyim yinede yaram kendini belli etmiş ve bana daha dikkatli olmam gerektiğine dair resmen bir uyarıda bulunmuştu.
Lal anında bana gözlerini kısarak bakıp yaralı olduğumu anlamış gibi bakıp; "röntgen çektiğimde yaralı olduğunu görmemiştim." Dedi.
Hay si***m açık vermiştim yaralı olduğumu bilmemeliydi hiçkimse bilmemeliydi.
Lal'de ayağa kalkınca bozkurtlar bir lal'e birde bana bakıyorlardı.
Tam bir adım atmışken koluma dokunan parmaklarla hızla geri çekilip; "Sakın! Sakın birdaha bana dokunmaya kalkma savcı yoksa," sözümü lal kesip; "yoksa ne olur?" Dedi.
Az önce karşımda halime hanım varken şimdi ikizim vardı.
Belkide lal'den korkmam gerekirdi ya da benim yerimde başka biri olsa lal'in karşısında konuşamazdı hemen kaçmak isterdi ama ben lal'in üzerine doğru bir adım atıp; "bedelini öder deyilmi savcı?" Deyip nefretle baktım.
Küçüktüm ama bazen küçük olmak gerçekleri değiştirmezdi halime hanıma dönüp bana öğrettiği gibi "kinini sabit tut savcı sana yapılanları unutma unutmaki sana yapılanların karşılığını misliyle ver!" Dedim.
Benden bir katil oluşurmuşlardı ben den bir bağımlı oluşturmuşlardı ben den bir yalancı oluşturmuşlardı benden bir savaşçı oluşturmuşlardı benden bir kalpsiz oluşturmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER KIZ ~GERÇEK AİLEMMİ?~
AdventureVatan sevmek ne erkek işi nede kadın işi. Vatan sevmek sadece yürek işi... Kıdemeli Üsteğmen Lal Kara. Bütün hayatı bir yalandan ibaret olan ve çocukluğu elinden alınan bir kadın asker. 24 sene boyunca öz olmayan kızları tarafından nerdeyse dağılac...