(Enginin ve erayın isimlerinin yerlerini değiştirdim herhangi bir güncelleme bulunmamaktadır!)
(Arkadaşlar elimden geldiğince bozuk türkçe ile yazıyorum ve sizlere iyi okumalar dilerim...)
"Hele rojda başgan mağraya seni çağriy." Dedi itin biri "temam heval gideyem şimdih."diyerek çadırların yanıdan uzaklaştım ve mağraya doğru yürümeye başladım. Bu arada ben lal kara, yaklaşık iki yıldır dağlarda bu itlerin yanındayım. Sakın yanlış anlamayın burda olma sebebim; yapılacak olan eylemleri engellemek ve gerekli bilgileri albaya vermek. Mağranın önüne gelince itin biri beni durdurdu. "Hele söyleyesin niye gelmişen?" Dedi lan bunlar hep mal."Hele başgan çağrik beni heval öyle deyih." Dedim kafasını 'tamam' anlamında sallayıp mağranın önünden çekildi. Yemin ederim bunların hepsi mal. Mağaraya girip başkan dedikleri piç sado ya bakmaya başladım, beni görünce sırıtarak "hele rojda hoş gelmişen bah yeni bi plan yapmişah gel çabuh gel." Dedi yanını göstererek. Gidip yanına oturdum ve dinlemeye başladım.
Ben hayatımda bu kadar saçma plan duymadım amk. "Hele başgan mükemmel bir plan yapmişsen." Dedim sabo piçi sırıtarak kağıtları topladı. Yemin ederim mal amk bu. "Hele ben gidem büyon nöbet bendedir." Diyerek ayağa kalktım ne kadar saçma bir plan bile olsa albaya anlatmam gerekiyordu "tamam rojda sen gidesin bende planımız için bir heval bulam." Dedi sado piçini kafamla onaylayıp mağradan çıktım. Kendi çadırıma doğru yürümeye başladım gece olmuştu bu yüzden etrafta pek kimse yoktu. Çadırıma gelince hemen içine girip yatak olarak kullandığım tahtayı kaldırdım altındaki toprağı kazmaya başladım. Elime değen poşetle daha çok kazıp küçük poşeti çıkarttım. Poşetin içinden telefonu alarak geri poşeti çukura koydum. Tahtayıda üzerine koydup dışarı çıktım. Çadırlardan biraz uzaklaşmaya başladığımda nöbetçi diye koydukları itin biri "nereye gidiyen?" Diye sordu ona bakıp "hele heval ben bi beş dakka hela ya gidip gelecem sonra nöbeti değişireh." Dedim kafasını 'tamam' manasıda salladı. Hızla çadırlardan uzaklaşıp kimsenin olmadığına emin olarak bir kayanın yanına geçip karargahı aradım. "Yarasadan yuvaya." Dedim biraz bekledikten sonra görevli asker; "yuva dinlemede." Dedi "albay taha ile konuşmam gerek." Dedim asker "hemen çağrıyorum." Dedi etrafı birkez daha kontrol etdim. "Yarasa birşeymi oldu?" Dedi taha albay etrafa bakmaya devam ederken; "komutanım çok saçma bir plan yapmışlar ama ben genede haber vereyim dedim." "Anlat yarasa."dedi taha albay bende anlatmaya başladım; "Albayım sado piç- yani bunların başkanı birini seçip bilerek yakalanmasını sağlayacakmış. Yakalanan kişi kendini komutanlara acındırarak yanlarına almasını sağlayıp bilgi sızdıracakmış. Bunu anca bir çocuk ile yapabileceklerini düşünüyorum." Dedim yemin ederim ben bu kadar saçma bir plan ne gördüm ne duydum. "Yarasa bu önemli bir bilgi değil ve artık bu görevin sonuna geldik yarın sabah güneş doğduğunda askerlerimiz oraya baskına gelecek o yüzden yarın yuvana dön." Dedi "Emredersiniz Komutanım." Diyerek telefon kapatdık. Görevim bitdiği için telefonu parçalıyarak geri nöbet yerine döndüm. Mal beyinli uyuya kalmıştı. Yanından sessizce geçip çadırıma gittim son bir haftadır önemli belgeleri ve bellekleri toplamaya başlamıştım ve gerekli olan her şey tamamdı. Poşetin içindeki bellekleri ve dosyaları giydiğim çuval gibi şeyin içine koydum. Sessizce çadırımdan çıkıp mühimmat çadırına gittim ve kampı patlatmama yetecek kadar bomba aldım. Bombaları yerleştirirken birkaç kişi ile karşılaşmıştım ama onlarda uyku sersemi oldukları için fazla aldırış etmeden yanımdan geçmişti hep değişik amk. Son bombayıda sado piçinin çadırının yanına görünmeyecek şekilde koyduktan sonra çadırıma döndüm. Normalde nöbet yerine gitmem gerekiyordu ancak genelde ilk nöbet tutanlar vurulduğu için gitmemiştim. Yaklaşık beş dakika sonra silah patlama sesleri gelmeye başlamıştı. Gün doğmaya başladığını böylelikle daha iyi anlamış oldum. Elime bir keleş alarak bende dışarı çıktım yüzümü puşi ile iyice sarmıştım bu şekilde benim bir kadın olduğumu puşiyi indirmedikleri sürece anlayamayacaklardı. Askerlere sıkıyor gibi yaparak itlere sıkmaya başladım tam yer değiştirirken bacağımda hissetdiğim acı ile topallayarak kendimi bir kayanın arkasına attım. Kurşun bacağımı sıyırmıştı umursamadan itlere sıkmaya devam ettim. Sonunda bütün itler bitince altı tane asker etrafı kolaçan etmeye başladılar beni görenlerden biri yanıma gelip; "Komutanım burda itin biri var bu gebermemiş." Dedi yanıma birkaç asker daha gelmişti. "Bence gebertelim gitsin" dedi biri. Ben olsam bende gebertme taraftarı olurdum. "İşimize yarayabilir albay birini sağ alın demişti hepsi geberdiğine göre bunu sağ almamız lazım."dedi bak sen taha albaya adam zeki abi ne deyim. Askerlerden biri gelip beni ayağa kaldırdı ve ensemden tutarak beni yürütmeye başladı. Gayet rahat yürümeme askerler şaşırsada bir şey demeden yürümeye devam etdiler. Sonunda helikopterin olduğu bölgeye gelebilmiştik asker beni helikopterin içinde bir köşeye adeta fırlatırcasına atdı bende sanki canım acımış gibi bir ses çıkartdım. Sesimi kalınlaştırdığım için ve yüzümde puşi olduğu için beni erkek zannediyorlardı. Askerlerde helikoptere binince kamptan uzaklaşmaya başladık yeterince kamptan uzaklaştığımızı düşündüğüm için kampa döşediğim bombanın düğmesine bastım ve gelen 'bom' sesi ile askerler kampa bakmaya başladı. Bende kafamı arkama yaslayarak gözlerimi kapattım.
...
Karargaha gelince askerlerden biri yaklaşık üç metre yukardan beni aşağı atdı. Yaralı bacağıma rağmen dengede kalmayı başarmıştım ama yaralı bacağım sızlamaya başlamıştı. Bunun daha kötülerinide gördüğüm için fazla umursamadım. Herkesin şaşkınlıkla bana bakışını izledim askerlerde yanıma gelip sıraya geçti karşıdan gelen taha albayı gördüm yanımdaki asker; "DİKKAT" diye bağırdı herkes hazırol a geçmişti ve bende geçmiştim. Albay tam karşımızda durunca komutanları olduğunu düşündüğüm kişi; "Üsteğmen/Murat Kaya/Sivas/Elzem Timi Görevi Başarı ile tamamladı Komutanım." Dedi. Ayy sıra bana geldiyor biraz sonra heyecanladım lan iki yıl sonra tekmil verecek olmak heyecanlandırdı. Albay önümde durup puşiyi indirdi bazıları beni gördüğüne bazılarıda kadın olmama şaşırmıştı."Asker tekmil ver."dedi taha albay. Sert ve soğuk sesimle; "Kıdemeli Üsteğmen/Lal Kara/Adana/Görev Başarı İle Tamamladı Komutanım." Dedim. Yanımdaki askerler şaşkınlıkla bakıyorlardı hangisine daha çok şaşırmışlardı aceba kadın olduğumamı yoksa asker olduğumamı? "Temizlen ve yanıma gel." Dedi ifadesiz yüzümle albaya bakmaya devam edip; "Emredersiniz komutanım."dedim. Albay gidince bende burdaki odama doğru yürümeye başladım. Odama gelince anahtarım olmadığı için görevli bir askeri durdurdum. Aniden bana silah çekince; "Asker silahını indir ben lal kara odanın anahtarını getir." Dedim. Asker bana şaşkınlıkla bakmaya başladı kolidordaki askerlerden biri yanımıza gelip; "Emirhan Erdoğmuş/Van/Emredin komutanım" dedi. Bana silah doğrulatn asker hala şaşkınlıkla bakıyordu. "Komutanım rıfatın kusuruna bakmayın burda çalışmaya yeni başladı sizi tanımıyor." Dedi. Rıfat dediği asker silahını indirip "Rıfat Engin/Muş/Emredin komutanım." Dedi. Rıfata bakıp; "Odanın anahtarını getir asker."dedim. Hemen koşarak anahtarı almaya gitti. Yaklaşık 5dakika sonra geri geldi ve anahtarı verdi. "Komutanım ben şey kusura bakmayın sizi böyle gö-" diye bişeler anlatmaya başladı. Sözünü kesip; "tamam asker sıkıntı yok şimdi görevinin başına dön." Dedim. Rıfat hazırola geçip "Emredersiniz Komutanım." Diyerek yanımdan gitdi. Odama girip hızla duş aldım. Albayın yanına gideceğim için hızla hazırlanmaya başladım. Bacağımdaki yarayı temizleyip dikiş atmıştım. Ünüformamı giyip saçlarımı yukardan at kuyruğu yaptım. Beremide omzumun üstündeki aparata koyarak dosyaları elime alıp odadan çıktım. Sonda yuvama,üniformama kavuşmuştum. Albayın odasına gidip kapıyı tıklatdım; 'gel' komutuyla içeri girdim "Kıdemeli Üsteğmen/Lal Kara/Adana/Emredin komutanım."dedim. Sert ve soğuk bir sesle yüzümde de tek bir milim dahi oynamıyordu. Albay bana bakıp; "otur üstegmenim." Dedi ama oturmadım. Sonra albay daha sert bir sesle; "otur üsteğmenim bu bir emirdir." Deyince hızla oturdum. Elimdeki dosyaları ve bellekleri masanın üzerine koydum. Albay bellekleri ve dosyaları alarak incelemeye başladı. Dosyaları incelerken "ayağa kalk asker." Dedi. Hemen ayağa kalktım albayda ayağa kalkıp ünüformamdaki üsteğmen rütbesini söktü ve yüzbaşı rütbesini yapıştırdı "tekmil ver asker." Dedi tekrardan bende hazırola geçip; "Yüzbaşı/Lal Kara/Adana/Emredin Komutanım."dedim. Albay bana gururla bakıp; "Asker iki hafta izinlisin seni karargahın etrafinda görürsem ceza veririm şimdi çıkabilirsin." Dedi. Off ya ben iki hafta ne yapacam? "Komutanım o iki haftayı bir haf-" ben daha sözümü bitiremeden albay; "yüzbaşı çık dışarı ve gülşah akşam seni yemeğe bekliyor."dedi. Gülşah Anne,Taha Albayın karısıydı. "Emredersiniz komutanım." Diyerek odadan çıktım. Kolidorda beni buraya getiren askerler ile karşılaşmıştım. Onlarla ayak üstü biraz sohbet ettikten sonra kendi odama geçip sivil kıyafetlerimi giyindim. Karargahın dışına çıkıp motoruma binerek hızla karargahtan uzaklaştım.
...
Evime gidip motorumu park etdim. 4.kata hızla çıktıp evime girince hemen uyudum. Akşam Gülşah Annenin yanına gitmem gerekiyordu.Telefonumun çalmasıyla uyandım. Baktığımda yabancı numara olduğunu gördüm. Telefonu açıp; "alo" dedim. Buz gibi soğuk bir sesle. "Alo iyi günler lal kara ilemi konuşuyorum." Dedi. Kaşlarımı çatıp; "Evet benim ama siz kimsiniz?" Dedim "Ben Mardin Özel Bozkurt hastanesinden arıyorum 24 yıl önce sizinle aynı anda doğan bir kız olmuş. Ve sizden sorumlu hemşire, bebekleri ailelerine verirken bir karışıklık olmuş olabilir. Aileler bunu teyit etmek için DNA testi yaptırmak istiyorlar. Müsaitseniz yarın saat 13.30 da mardin özel bozkurt hastanesine gelirmisiniz?" Dedi oha lan o ne kadar çok konuştu öyle bir motorun soğsun. "Tamam gelirim." Deyip telefonu kapattım. Şahsen bu karıştırılma olayı umrumda değildi. Mardine gidip gezmeyi düşnüyorum. Şu iki haftayı ne kadar hızlı geçirirsem benim için o kadar iyi. Mutfağa geçip buzdolabını açtım ve içi bomboş du iki yıldır yoktum ve içinde olanlarda artık küflenmeye başlamıştı. Geri odama dönüp üzerimi değiştirdim ve gerekli birkaç kıyafet ile yedek silah, dört tane yedek şarjör ve iki tanede çakı aldım. Evimden çıkıp dört katı hızla indim arabama binip buraya en yakın markete sürdüm. Bu sırada Gülşah anneyi arayıp; akşam gelemeyeceğimi bir iş için mardine gittiğimi ve iyi olduğumu söylemiştim. Markete gelince arabamı park edip markete girdim. Marketten dört sandıvinç, iki soğuk kahve, sigara ve birkaç şey daha almıştım. Normalde sigara içen biri değildim ancak iki yıldır dağlarda hiç içememiştim ve markette görünce canım istemişti. Sandivinçlerden birinin poşetini dişimle yırtarak yemeye başladım. Bir yandan araba sürüp bir yandan karnımı doyurmuştum.
...
Sonunda mardine gelmiştim. Ara ara molalar vermiştim. Daha önce mardinde de görev yapmıştım. O yüzden buraları iyi biliyordum. Burdaki evime doğru arabayı sürmeye başladım. 2+1 evim vardı tek kişi olduğum için bana fazlasıyla yetiyordu. Hatda ben burda görev yaparken birde ev arkadaşım vardı. Sonunda eve gelmiştim. Saat daha sabah 07:25 di o yüzden pek kimse yoktu. Binaya girip en üst kata çıktım. Evim 5.kattaydı merdivenleri hızla çıkıp evime geldim. Ben tam kapıyı açmış eve girecekken; "Aa Lal Abla." Dedi. Elif ona; "günaydın elif sen bu saatte neden uyandın?" Dedim. Sabahın köründe niye uyanmışki? Yani ben bu saatde uyuma taraftarıyım. "Ee abla okul varya o yüzden erken uyandım ve hazırlanmaya başladım abim de ekmek almaya gitti binadan sesler gelincede abim geldi zannettim." Dedi. Oha lan nasıl bu kadar çok konuşabiliyorlar anlamadım ki. "tamam canım ama kapıyı binada duyduğun her sese açma olurmu." Dedim. Yumuşak çıkartmaya çalıştığım bir ses ile. "tamam Lal abla Görüşürüz." Diyerek kapıyı kapattı. Bende eve girip hemen camları açtım. İçerisi çok baskındı. Gelirken karnımı doyurmuştum bu yüzden hemen kendimi uykunun o karanlık kollarına bıraktım.
...
Ben ne ara alarm kurdum ya. Saat 11:30 olmuştu. Yataktan kalkıp duşa girdim. 10dakikalık bir duştan sonra hemen üzerime siyah bir eşofman takımı giyindim. Saçlarımı kurutmakla uğraşmak istemediğim için yukardan at kuyruğu yaptım. Silahımı belime görünmeyecek şekilde yerleştirdim. Ve son olarakta; cüzdanım,sigara paketim,telefonum ve anahtarlarımı alarak odadan çıktım. Dolabın boş olacağını bildiğim için hiç mutfağa gitmeden direk evden çıktım. Kapıyı kitleyip merdivenleri hızla indim. Sabah sporunu yapmış sayılırız. Arabama binip buraya en yakın markete sürdüm.
...
Yiyecek şeyler alıp geri eve döndüm ve malzemeleri yerleştirmeye başladım. Aklıma hastaneye gideceğim gelince elimdeki son makarna paketinide yerine koyup saate baktım 13:12 ydi. Üzerimi değiştirme gereği duymadım ayağıma postallarımı giyerek evden çıktım. Yaklaşık 15 dakika sonra hastaneye gelmiştim. Bu hastaneye daha öncede vurulduğumda geldiğim için yerini iyi biliyordum. Danışmadaki hemşirenin yanına gidip; "DNA testi için geldim." Dedim kadın sert ve soğuk çıkan sesimden dolayı irkilmişti. "Tabi hemen bakıyorum." Dedi. Son iki dakika ben dakik bir insanımdır tam zamanında orda olmalıyım. "3.kat soldan 2.od-" hemşire daha sözünü bitiremeden ben merdivenlere yönelmiştim. Postalların çıkardığı sesten dolayı bazıları bana bakıyordu. Ama ben kimseyi umursamadan hızla 3.kata çıktım. Odayı bulup kapıyı tıklatdım. İçerden 'gel' komutuyla içeri girdim. Sağ tarafta güya ailem olan piçler ve sol taraftada; bir boya kutusu, 50 li yaşlarında sert ve yüzünde mimik dahi oynamayan bir adam, aynı adam gibi 50 li yaşlarında duruşu sert ve yüzünde mimik oynamayan bir kadın birde,17 yaşlarında bir ekek vardı etrafa umursamaz bakışlar atıyordu. Hakan beni görünce "Oo Lal hoş geldin." Dedi bende kafa selamı verip;"hoş bulduk hakan abi hadi kanları alda gidek işim var." Dedim. Hakan abi vurulduğumda ameliyatıma giren doktorlardan biriydi. "Öncelikle sizlerden hastanemizin yaptığımız hatadan dolayı hepinizden hastanemiz adına özür diliyoruz. Öncelikle yekta bozkurt ve halil karaman dan kanları alalım." Dedi. Evet ben soy adımı değiştirmiştim. Yani taha albayın sayesinde bana kendi soy adını vermiş asker olmamda yardımcı olmuştu. Yekta beyden ve halil piçinden kan alınca sıra bize geldi. "Eda bozkurt ve lal kara sizlerden de kan alalım buyurun." Dedi ben hala ifadesiz bir şekilde sıramın gelmesini bekliyordum. Boya kutusu iğneyi görünce ağzını yaya yaya; "ayyy uzakkk tutuğğunnn onuu benden ben iğneğğğ yaptırmamm yagğ." Diye bağırmaya başladı. Off bizdekide kafa be. "Kes lan sesini. Alsın hemen kanı senimi bekleyecem." Dedim. Sert ve soğuk bir sesle. Hemen pırsıp sesizce kanı verdi. Hakan abi bana teşekkür edercesine bakıp geri işine döndü. Sıra bana gelince bende kan verip beklemeye başladım. Hakan abi; "Sonuçlar 2 saat içinde çıkar hastanemizin yaptığı hatadan dolayı özür dileriz." Dedi. Telefonum çalınca taha albayın aradığını gördüm. Ama görev hatdımdan arıyordu. Yani yarasa olarak yaptığım görevlerde kullandığım hat. "Alo buyurun taha bey." Dedim. Sert ve soğuk bir sesle. "nerdesin?" Dedi taha albay. Hemen cevap verdim; "mardindeyim efendim." Dedim. Arkamdan da biyolojik ailem geliyordu. Berden biliyon biyolojik ailen olduklarını derseniz; yekta bozkurt resmen erkek halim. "Güzel yarasa mardin karargahına git ve yekta albayı bul sana önemli belgeler verecek sende o belgeleri bana getireceksin." Dedi. Sert ve soğuk sesimle; "tamam efendim halmedeceğim." Dedim. Telefonu kapatınca hastaneden çıkıp banklarından birine oturup erene mesaj attım.
Ben:Eren bana yekta bozkurt ve ailesini araştır.
Eren:10 dakikaya bütün bilgiler elinde.
Telefonumu cebime koyup acıktığım için hastanenin kantine gitdim. Market alışverişi filan derken hiçbirşey yiyememiştim. Bir tost ve birde çay alarak cam kenarında olan masaya geçtim ve karnımı doyurmaya başladım.
...
Karnımı doyurmuştum ve üstelik bilgilerde gelmişti. Terörle hiç bir bağlantıları yoktu. Hatda ailenin çoğu bu güzel vatan için çalışıyordu.
YEKTA BOZKURT
Mardin de albay.
55 yaşında
Kendilerine ait şirketleri var.
Halime Bozkurt ile evli.
5 çocuğu var.
...
HALİME BOZKURT
Terörle Mücadele savcısı.
Yekta Bozkurt ile evli.
52 yaşında.
5 çocuğu var.
...
~ÇOCUKLARI~
AGAH BOZKURT
Asker~Kıdemeli yüzbaşı.~
30 yaşında.
Bir kızı var.
Karısı EsmanBozkurt(çevik) Şehit olmuştur.
(Esma Çevik Gerçek Bir Türk Kahramanıdır)
...
FATİH BOZKURT
Polis~Başkomiser~
26 yaşında
Nişanlı
...
ENGİN BOZKURT
Asker~Kıdemeli Üsteğmen~
25 yaşında
Bekar
...
EDA BOZKURT
Meslek yok.
24 yaşında.
Sevgilisi var.
...
ERAY BOZKURT
Lise son sınıf.
17 yaşında.
Sevgilisi var.
.
.
.
Gibi birsürü bilgi vardı.ARKADAŞLAR HERKESE MERHABA. BÖLÜMLERDE BAZI KARAKTERLERİN İSİMLERİNİ ŞEHİTLERİMİZİN İSMİNİ VEREREK ONLARI ANMAYA ÇALIŞIYORUM. LÜTFEN UNUTMAYALIM VE UNUTDURMAYALIM. ŞEHİTLERİMİZ BU VATANIN İSİMSİZ KAHRAMANLARIDIR...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER KIZ ~GERÇEK AİLEMMİ?~
AdventureVatan sevmek ne erkek işi nede kadın işi. Vatan sevmek sadece yürek işi... Kıdemeli Üsteğmen Lal Kara. Bütün hayatı bir yalandan ibaret olan ve çocukluğu elinden alınan bir kadın asker. 24 sene boyunca öz olmayan kızları tarafından nerdeyse dağılac...