(ARKADAŞLAR KİTABI YENİ YAZMAYA BAŞLAMAMA RAĞMEN OKUNMA SAYISI FAZLA ANCAK OY VE YORUM SAYISI AZ. LÜTFEN YORUM YAPMAYI VE YILDIZA BASARAK OY VERMEYİ UNUTMAYIN...
TEŞEKKÜRLER VE İYİ OKUMALAR🇹🇷🇦🇿🇹🇷)Evin içinden gelen tıkırtı sesleri ile gözlerimi yavaşça açıp odayı kontrol etdim. Hiç kimse yoktu ve gülşah annem hala uyuyordu. Gülşah anneyi dürterek sessizce uyandırdım. Bana önce gülümseyerek baktı sonra bir sıkıntı olduğunu anlamış olmalıki gülümsemesi soldu. Aynı anda yataktan kalkıp kapıya doğru ilerledik. Ben belimden silahımı çıkarınca gülşah annem'de belindeki silahı çıkarttı. Gülşah annem normalde bir ev hanımı olmasına rağmen silahının olma sebebi taha babamın çok düşmaanı olmasıydı. Bu yüzden taha babam, gülşah anneme hem silah eğitimi hemde yakın dövüş eğitimi vermişti. Yavaşça kapıyı açıp dikkatli bir şekilde kolidora baktım. İki adam taha babam ve gülşah annemin odasına giriyordu. Aynı zamanda salondan'da sesler geliyordu. Kaç kişi olduklarını bilmediğimiz için birbirimizden ayrılmayacaktık. Anneme ellerimi oynatarak; "önce sizin odanız çok sessiz olmalıyız." Dedim beni kafasıyla onaylayınca yavaşça odadan çıkıp gülşah annemgilin odasına doğru gittim arkamdan gelen yere düşme sesiyle oraya dönünce gülşah annenin birini bayıltdığını gördüm. Hızla odaya girip adamlarla dövüşmeye başladık. Burada işimiz bitince kolidordaki adamı kimse görmeden gülşah annelerin odasına çektik. Gülşah anneye baktığımda sırıtdığını gördüm. Neye sırıtdığına bakarken yerde acı içinde erkekliğini tutarak kıvranan birini görünce bende sırıttım. Bu aile hep piskopat abi. Telefonumu çıkarıp taha babaya mesaj atdım.
BEN:Birisi adresleri karıştırdı heralde evde yabancı insanlar var.
Yazdım böyle durumlarda şifreli konuşarak anlaşırdık. Telefonu geri cebime koyup anneme döndüm. Ellerimi hareket etdirerek; "sessizce salona geçiyoruz." Dedim beni gene kafası ile onaylayınca sessizce odadan çıktık. Kolidorun sonuna gelince dikkatle salona girdik. İki salak etrafı dağıtarak birşey arıyor gibiydi. "Ne aradığınızı söyleyinde yardım edelim." Adamlar hızla bize dönünce silahımı belime koyup önümdeki adamın eline tekme attım. Silah düşünce adam bana sağ eliyle yumruk atmaya çalışdı. Yumruğundan son anda kurtulmuştum. Bu sefer sol gösterip gene sağ eliyle yumruk atacak iken bileğinden yakalıp ters çevirdim. Ve arkasına geçtim bacaklarına vurarak yere düşmesini sağladım ve ensesinin arkasına sert bir yumruk atarak bayılmasını sağladım. Gülşah anne'de adamın ensesine silahın kabzası ile vurarak bayıltmıştı. Arkamda hissetdiğim hareketlilik ile o yöne döndüm adamın biri bana silahını doğrultmuştu. Tam bir atakta bulunacakken adam yere düştü. Sebebine bakarken gördüğüm siyah terlikler ile gülşah anneme döndüm. Kadın resmen tam 12den vurmuştu adamın alnından vurmuş ve hemen ardından erkekliğine tekme atmıştı. Evi dikkatlice kontrol ettik kimse olmadığından emin olunca salondaki koltuklara oturduk. Off yaram acıyor ama dışarıya belli etmiyorum. Adamları sırayla kalın bir halat ile bağlamıştık. Birden kapı hızla açıldı ve içeri askerler girmeye başladı. Taha babam hızla yanımıza gelip hasar kontrolü yaptı. Askerler önümúzde bağlı adamları alıp götürürken bir asker; "komutanım bu adamın alnındaki iz ne aceba." Dedi yanındaki askere. Gülşah annemi göstererek; "terlik izi." Dedim asker anlamış olacakki gülmemek için kendini zor tutuyordu. Birde bu muhabbeti dinleyen birkaç asker daha vardı ve onlarda kendilerini gülmemek için zor tutuyorlardı. Bütün askerler çıkınca taha babama döndüm. "Taha baba herhangi bir bilgin varmı?" Dedim taha babam sıkıntı ile bir nefes alıp; "hayır şuanlık bir bilgim yok ancak burada tehlikede olduğumuzu biliyorum." Dedi taha babamı onaylayıp; "o zaman eşyalarınızı toplayın benim evime gidelim orada daha güvende oluruz." Dedim gülşah anne beni kafasıyla onayladı. Taha babam'da "tamam o zaman siz hazırlanın benim karargaha dönmem gerek." Dedi kendi canımı düşünmüyorum ancak gülşah anne ve taha babayı korumam gerekiyor. "Gülşah anne silahını yanından ayırma odaları askerler kontrol etdi ancak sen genede tedbirli ol herhangi birşey olursa çığlık at ben odaları bir daha kontrol edeceğim." Dedim taha babam bana 'sana emanet' bakışları atarak evden çıkmıştı. Evin odalarını kontrol etmeye başladım. Ancak hiçbir şey yoktu. Ayazın odasının önüne gelince derin bir nefes alıp odaya girdim. Ayazsız buralar hiç çekilmiyordu. Timim şehit olduktan üç hafta sonra ayaz'da bizi bırakıp gitmiş şehit olmuştu. Odayı kontrol edip birşey olmadından emin olarak odadan çıkacakken yastığın eğimli durduğunu fark ederek yatağa yöneldim. Dikkatli bir şekilde yastığı kaldırınca altındaki zarfı görüp dikkatli bir şekilde aldım. Yatağın etrafına iyice baktım başka hiçbir şey yoktu. Zarfı açıp içindeki yazıya baktım. "Bu sadece bir uyarıydı ayağını denk al albay yoksa sevdiklerini senden almaktan çekinmem..." Yazıyordu. Zarfı cebime koyup gülşah annenin yanına gitdim valizleri hazırlamıştı. Elindeki valizlerin ikisinide alıp evden çıktım. Taha babamın bizim için bıraktığı arabaya bindim gülşah annede yolcu koltuğuna geçmişti. Arabaya yerleştirilmiş bir bomba yada herhangi bir düzenek varmı diye kontrol etdim. Hiçbirşey olmadığından emin olunca arabayı çalıştırıp yola çıktım. Gülşah anne yol boyunca sessizdi. Binanın önüne gelince arabayı park edip indim. Valizlerin ikisinide alıp gülşah anneyi beklemeye başladım oda arabadan inince birlikte binaya girdik. Birlikte dört katı hızla çıktık. "Gülşah anne kapıyı sen açsana valizleri yere koymayım." Dedim gülşah anne beni onaylayıp cebinden anahtarlığı çıkarıp buranın anahtarını bularak kapıyı açtı. Evet evimin anahtarı gülşah annede, taha baba'da ve ayaz'da vardı. Eve girince gülşah anne direk mutfağa girdi. Eşyalarını onlar için olan odaya koyup mutfağa geçtim. Gülşah anne yemek hazırlıyordu. "Çok sessizsin." Dediğimde dönüp bana baktı. Gözleri dolmuştu. Hızla yanına gitdim. "Gülşah anne ne oldu?" Dedim hızla bana sarılıp; "kızım biz buraya geldik ama baban hala tehlikede." Dedi kafamla annemi onaylayıp; "o halde şöyle yapalım ben taha babamı arayayım konuşalım olurmu?" Dedim kafasını hızla 'tamam' anlamında salladı. Cebimdeki telefonu çıkarıp taha babamı aradım. Telefonu ikinci çalışda açdı.
Taha Baba kızım bir sorunmu var?
Ben Hayır taha baba, gülşah anne seni merak etmiş o yüzden aradık.
Taha Baba Gülşahım merak etme beni. Siz şuan güvendesiniz demi?
Gülşah Anne Evet hayatım biz güvendeyiz ama çabuk gel olurmu?
Taha Baba İşim bitince gelirim şimdi kapatmalıyım.
Gülşah Anne Tamam hayatım jendine dikkat et.
Diyerek telefonu kapatıp bana verdi. "Aaa sen yaralı d3ğilmiydin ya gidip yatsana sen bende yemek hazırlayayım." Dedi ulan bu nasıl duygu değişimi kadın kocasının sesini duyunca atom karınca oldu resmen. Beni sırtımdan iterek mutfakta çıkardı. Bir yandan da kendi kendine; "ben buraları iyi bir temizleyim bu ne böyle hep kir hep." Diyordu. Oysaki ben ne zamandır eve gelemiyorum ne ara kir olduysa. Ha bu arada benim söylemeyi unutduğum birşey var. Gülşah annemin bazı takıntıları var ve bunlardan biride temizlik. Salona geçip elime kumandayı alıp açtım. Kanallarda hiçbirşey yoktu. Dahada doğrusu bana göre hiçbirşey yoktu. Bu vatan için can veren yiğitleri 45 saniyeye hatda daha az bir süre içinde gösteriyor daha sonra ise başka bir haber verip üzerinde iki saat konuşuyorlardı. Oysaki iki saat konuştukları şeyse hangi ünlü nereye tatile gitti, hangi ünlü kiminle ne yaptı. Sinirle televizyonu kapatıp elime telefonumu aldım. En sevdiğim çizgi film lerden biri olan cilleyi izlemeye karar verdim ancak telefonumun şarjının %8 kalmasıyla ayaklanıp telefonu şarja taktım. Televizyonu geri açıp internete bağlayıp cille'nin 10.bölümünü açtım ve izlemeye başladım. Belkide yirminci kere bile izliyor olabilirim ancak sevdiğim bir çizgi film olduğu için sürekli izliyorum. Gülşah annem elinde sofra bezi ile geldi. Dikkatle sofra bezini serip yemekleri getirmeye başladı. Yardım etmek istesemde izin vermeyeceğini bildiğim için hala çizgi film izlemeye devam ediyordum. Gülşah anne sofrayı hazırlayınca yanıma gelip annımdan öptü. Birlikte masaya geçip yemek yemeye başladık. Bir yandan yemek yeyip bir yandan çizgi film izliyordum. Gülşah anne; "kızım yemeğini yesene." Dedi gülşah anneye dönüp; "yiyorumya." Dedim bana gülerek bakıp kafasını iki yana salladı.
Yemeklerimizi yedikten sonra gülşah annenin sofrayı kaldırmasına yardım etmek istemiştim ancak beni kesin bir dil ile reddetmiş ve dinlenmem gerektiğini söylemişti. Ben hala çizgi film izlerken gülşah annede işi bitmiş olmalı'ki oda yanıma gelmiş oturuyordu. Kapının çalması ile gülşah annem hızla ayağa kalktı. Onu durdurup her ihtimale karşı belimdeki silahımı çıkartarak kapıya doğru yürüdüm. Kapının deliğinden gelene bakıcakken mercek tarafında gördüğüm karartı ile gülşah annemide kendimide yere atdım ve bir silah sesi duyuldu eğeri bir saniye bile geç eğilseydim o mermi şuan gözümün içinden geçmişti. Gülşah anemi hızla kendi odama yönlendirdim ve salinda şarjda olan telefonumu alarak yanına gitdim kapı özel tasarım olduğu için açmaları uzun sürecekti. Kitaplığı yana çekerek gizli bölmeyi açıp gözlerimi okuttum gülşah anne ile birlikte içine girdiğimizde kapı kapanmış ve kitaplık geri eski yerine geçmişti. Odayı ikiye bölerek silahlarım ve yarasa olarak plan yapdığım çalışma odamdı. Allahdan telefonumun sarjı dolmuştu. Eve yerleştirdiğim gizli kameralar ile kaç kişi olduklarını öğrenmek için kendi geliştirdiğim uygulamaya girdim. Oha amk resmen kapının önünde 30 adam vardı. Binanın dışına bakabilmek için balkona yerleştirdiğim kameraya erişim sağladım. Dört araba dışarda bekliyordu. Aklıma gelen şey ile sırıtıp beklemeye başladım. Umarım binadan hiç kimseye zarar vermemişlerdir. Gülşah annem çoktan taha babamı aramış ve durumu açıklamıştı. Askerler şuan yoldaydı. Kapının kırılma sesi ile sırıtıp daha önceden her ihtimale karşı hazırladığım bazı oyunlarım vardı. Telefondaki uygulamadan bazı oyuncaklarımı devreye soktum ve birsürü silah patlama sesi gelmeye başladı. Kameradan bakınca oyuncaklarımın adamları çoğunu öldürdüğünü sadece birkaç adam kaldığını gördüm. Balkon kamerasından dışardaki arabalara bakınca içindekilerin indiğini ve binaya girdiklerini gördüm. Binanın içindeki kameralara ulaşıp diğer insanların güvende olup olmadığını kontrol etdim. Hepsinin kapıları kapalıydı. Zaten bu bina hem karargaha hemde polis karakoluna yakın olduğu için PÖH ler ve askerler oturuyordu. Evin içinden gelen tıkırtı sesleri ile salondaki kameraya bağlandım. Evin haşatı çıkmıştı. Yaklaşık 20 kişilerdi. Diğer oyuncaklarımı devreye sokup beklemeye başladım. İçerden gelen silah sesleri kesildiğinde diğer odalardaki kameralara bakarak kimsenin olmadığından emin oldum. Binanında etrafında kimse kalmamıştı. Gülşah anneye dönüp; "gülşah anne burası sadece benim gözlerim ile açılıyor merak etme burada güvendesin taha babam biraz sonra gelir benim etrafı kontrol etmem gerek." Diyerek gizli bölmeden çıktım ve hızla geri gizli bölmeyi kapattım. Silahım hala elimdeydi. Sessizce salona gidip yaşayan varmı diye baktım. Yerde kıvranan bir it görünce hemen yanına gittim. Karın boşluğundan vurulmuştu. "Kimin itisiniz lan siz?" Diyerek boynundan tutup duvara yapıştırdım. Zar zor nefes alıp; "it sizsiniz herşeyin bedelini ödeyeceksiniz." Dedi yumruk atıp; "ulan it olu it neyin bedeli lan bana bak seni öldürmem daha beter ederim konuş." Dedim tıslayarak korkmaya başlamıştı ancak belli etmemeye çalışıyordu.tehlikeli bir şekilde sırıttıp arkamdaki. Beni vurmak için silahını bana doğrultan yerde yarı baygın adamın kafasına hiç bakmadan direk sıktım. Duvara yapıştırdığım adam korku ve şokla bana bakmaya başladı. Arkama hiç bakmadan adamı nasıl vurduğumu sorguluyordu. "Sen nasıl onu gördün?" Dedi tehlikeli bir şekilde sırıtmaya devam edip; "benim arkamdada gözlerim var. Hem bak o acısız öldü eğer konuşmazsan seni hedef tahtam yapabilirim." Dedim adam korkuyla başını sallamaya başlamıştı bile. "Maho başgan gönderdi. Karısıyla kızını öldürün dedi başka birşey bilmiyom." Deyince tehlikleli bir şekilde; "sana konuşursan seni acısız bir şekilde öldürürüm demedim bu yüzden hala hedef tahtam olabilirsin." Deyince daha çok korkmaya başladı. "Peki neden taha albayın ailesinesaldırmabızı istedi?" Dedim. "Söylerim ama bana işkence etmeden öldüreceksin." Dedi her türlü öleceğini biliyordu. Zaten biraz sonra kan kaybından bayılır. "Anlaştık ama yalan söylediğini bir seziyim o zaman işkenceden işkence beğen." Dedim tıslarcasına. Adam hızla kafasını sallayıp; "oğlu ve hamile karısını öldürmüş aynı zamanda kampı'da patlatmış oda intikan istiyormuş başka birşey bilmiyorum." Dedi evet bunun bildikleri bu kadardı belliki. Adama dönüp; "türk askeri merhametli'dir seni adalete teslim edeceğim." Diyerek adamı yere yatırdım ve yarasına baktım. Kurşun tam içeri girmemişti. Televizyonun yanındaki dolaptan ilk yardım çantasını alıp içindeki cımbız ile kurşunu çıkardım ve sargı bezi ile yaranın etrafını sadece kanı durdursun diye baskı yapacak şekilde bağladım. Her ihtimale karşı ellerini plastik kelepçe ile arkadan bağladım. Bana minnet ile bakıyordu. Normalde kafasına sıkardım ama işte bir sürü kişi ölmüştü ancak biz barış yanlısı bir milletdik. Onun belliki bekleyeni vardı. Belkide o piçlerin elinden kurtarılması gereken bir anası,babası,karısı yada çocukları vardı. Taha babam hızla içeri girdi askerler etrafa şaşkınlık ile bakıyordu. Nerdeyse 50ye yakın adam ölmüştü. Taha babam önce bana baktı. Hasar kontrolü yaptı daha sonra yerde yatan adama baktı. Hızla yanıma gelip adamın boğazına sarıldı. Taha babamı zor durdurup; "Albayım ben adamı konuşturdum onu adalete teslim edebilmemiz için bize diri lazım." Diyerek taha babamı adamdan uzaklaştırdım. Askerlerden bkrk gidip yarasına bakmaya başladı adam o askere'de minnetle baktı. Taha babam bana dönüp; "gülşah nerede?" Dedi taha babama bakarak; "gülşah anne odamdaki gizli odada." Dedim birlikte benim odama geçtik bu gizli yerden taha babamında haberi yoktu. Kitaplığı çekip gözlerimi cihaza okutdum ve kapı açıldı. Gülşah anne silahını buraya doğrultmuştu. Bizi görünce hemen silahını indirip koşarak ikimize'de sarıldı. Taha babam gözleri ile hemen bir hasar kontrolü yapmışdı. "Komutanım görev izni istiyorum." Dedim taha babam ne demek istediğimi anlamış olacakki; "bu konuyu karargahta konuşalım." Diyerek gülşah annenin elinden tutarark evden çıktılar. Bende onlar ile birlikte evden çıktım.
(ARKADAŞLAR KİTABI YENİ YAZMAYA BAŞLAMAMA RAĞMEN OKUNMA SAYISI FAZLA ANCAK OY VE YORUM SAYISI AZ. LÜTFEN YORUM YAPMAYI VE YILDIZA BASARAK OY VERMEYİ UNUTMAYIN...
TEŞEKKÜRLER VE İYİ OKUMALAR🇹🇷🇦🇿🇹🇷)
(Bu bölüm pek içime sinmedi sizce bu bölümü silip tekrar'mı yazsam?)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER KIZ ~GERÇEK AİLEMMİ?~
AdventureVatan sevmek ne erkek işi nede kadın işi. Vatan sevmek sadece yürek işi... Kıdemeli Üsteğmen Lal Kara. Bütün hayatı bir yalandan ibaret olan ve çocukluğu elinden alınan bir kadın asker. 24 sene boyunca öz olmayan kızları tarafından nerdeyse dağılac...