Arabayı hızla uçuruma sürmüş ve her ihtimale karşı son kez herkesin sesini duyabilmek için bizimkileri aramıştım.
Onlar ile konuştuktan sonra bombanın patlamasına son sekiz saniye kala kemeri çözmüş ve beş saniye kala zar zor arabadan atlamıştım.
Atladıktan sonra kafamı kayaya çarpmam ile bilincimin kayması bir olmuştu.
Gözlerimi açtığımda kafamdan süzülen kan sağ gözümü nerdeyse açamıyacağım kadar fazla akmıştı.
Sol gözüm ile etrafa bir bakış attım ve ellerim zinicirli bir mağra duvarına asılı bir şekilde durduğumu gördüm.
Ulan korkudan elimde tek zincir ile bağlamaları gerekirken üç zincir ile bağlamışlardı.
Gelen ayak sesleri ile gözlerimi geri kapatıp kimin geleceğini beklemeye başladım.
Gelen adım seslerine göre üç kişi olduklarını tahmin etmek zor değildi.
Sessizce beklemeye devam ettim ve yüzüme atılan soğuk suya rağmen hiçbir tepki vermedim.
Yavaş yavaş gözlerimi açtım. Salaklar bana şaşkınlık ile bakıyorlardı.
Mahoya öldürücü bakışlar atarak; "burdan her şekilde kurtulabilirim." Dedim tıslarcasına.
Maho korksada belli etmemek adına itlerine; "hele veren cantayi." Dedi.
Çantayı alıp içinden işgence aletleri çıkarmaya başladı.
Şimdiden kendimi alacağım darbelere hazırlamaya başladım.
Eline bir kırbaç alıp arkama geçti ve keyifle; "nasıl çıhacan gomutan?" Dedi.
Sırtıma kırbacı vurmaya başlayınca gülerek; "götünüzde bomba patlatarak burdan çıkacam maho ama emin ol sen o kadar çabuk gebermeyecen." Dedim.
Gülerek daha hızlı vurmaya başladı.
Bu işgencelere alışıkdım. Hem küçükken gördüğüm şiddet hem eğitimler hemde yarasa olarak çıktığım görevler sayesinde bu tür durumlara alışıktım.
Maho hemen yorulup çantaya doğru yürüyüp eline bir bıçak aldı.
Tişörtümün arka kısmını keserek sırtımın gözükmesini sağladı.
Sırtıma çizikler atarken benden herhangi bir tepki bekliyordu ancak benim tek verdiğim tepki gülmekdi.
Acı çektikçe gülen insanlardandım ben.
Her acı çektiğimde geçmişim aklıma gelir'di acı geleceğin değil geçmişin hikayesiydi ve geçmişin izleri silinmezdi.
Her insan kendine yazılan kaderi yaşardı herkes kendi kaderinin mahkumuydu.
Sırtıma ince çizikler atmayı bırakıp daha derin çizikler atmaya başladı.
Attığı her çizik bana geçmişimi hatırlatırken ben daha çok gülüyordum.
Gecmişim beni bir piskopata ve bu piskopat'da beni yarasa'ya çevirmişti.
Bu piskopat ve yarasa halimden hiçbir zaman pişman olmamıştım ve olmayacağım.
Belki geçmişim benden çocukluğumu almıştı ancak bana güçlü bi kadın olabilmemi ve hayatımın dönem noktası olan yarasa lakabını vermişti.
Maho sırtıma çizik atmayı bırakıp kollarıma çizik atmaya başladı.
Her ne kadar acıya dayanabilsemde sonuçta bende bir insandım ve kan kaybından gözlerimin önü kararmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER KIZ ~GERÇEK AİLEMMİ?~
AdventureVatan sevmek ne erkek işi nede kadın işi. Vatan sevmek sadece yürek işi... Kıdemeli Üsteğmen Lal Kara. Bütün hayatı bir yalandan ibaret olan ve çocukluğu elinden alınan bir kadın asker. 24 sene boyunca öz olmayan kızları tarafından nerdeyse dağılac...